28.

1.2K 94 40
                                    

Keyifli Okumalar!


Diana💎

Jungkook'un alnındaki ter damlaları, şakaklarının biraz gerisini örten saç tellerinin arasına doğru iniyor ve orayı ıslatıyordu. Çenesi sık sık titriyordu, elleri ise bir yerlere sığmaya çalışıyormuş gibi sürekli hareket halindeydi.

Karşımdaki koltukta Taehyung ile yan yana oturuyorken onu izlemekten kendimi alamıyordum. Ona bakmak bir yandan çok zor geliyordu ama diğer yandan, çaresiz bedeninin girdiği halleri izlemeden edemiyordum. Çok korkunç bir görüntüydü...

"Jungkook-ah," dediğinde sonunda Taehyung, dakikalardır Jungkook'a verebilmek üzere elinde beklettiği su bardağını ona uzattı. "İç biraz, kendine gel."

Jungkook bardağı alıp birkaç yudum su içti. Ardından bardak tekrar Taehyung'un avucuna ulaştı.

"İyi görünmüyorsun, Jungkook. Hastaneye gitmeliyiz." dedi Taehyung.

Jungkook, bununla birlikte gözlerini zeminden kaldırıp Taehyung'a dikti. "Bana yardım edecek misiniz?"

İstediği şey Ha Neul ile barışmaktı. Ama bu imkansızdı. Taehyung ve benim elimde olan bir şey de değildi üstelik. Ha Neul kararını vermişti, son derece haklıydı. Jungkook pişmanlık duyuyor olabilirdi ama bunun şuan için hiçbir önemi yoktu.

"Jungkook," dedim. "Sana yardım edemeyiz ki... Bu imkansız."

"Lütfen..." diye yalvardı. "O kağıdı imzalayamam." Nefes alamıyormuş gibi duraksayıp derince soludu. "Ha Neul giderse ben biterim. O benim sahip olduğum tek şey, en güzel şey. Beni hayata bağlayan kadın. Eğer o giderse..." Engelleyemediği ağlamasını bastırabilmek adına duraksadı yeniden. "Hayatım da onunla birlikte biter."

"Jungkook-ah, sonuçlarına katlanamayacağın hatalar yapmamalıydın o halde." dedi Taehyung dayanamayarak.

"Bahanen her neyse..." Derin bir nefes verdim. "Artık Ha Neul'le olmayı hak etmiyorsun."

"Diana..." derken bana yalvarırcasına baktı Jungkook.

"Üzgünüm... Gerçekten, üzgünüm." dedikten sonra ayaklandım.

Daha fazla ne Jungkook'u bu halde görmek istiyordum ne de yaptığı şeyi hatırlamak. Direncimin düştüğünü hissediyordum resmen, Jungkook gidene dek yukarıda dinlensem iyi olacaktı.

Taehyung'un üzerimdeki bakışlarını umursamadan salonu terk edip merdivenlerden yukarı çıkmıştım. Bazen küçük bir kutuya hapsedilmişim gibi sıkışıyordu ruhum. Özellikle de kötü şeyler düşününce. Son yaşadıklarımız ise bunu fazlasıyla hissetmeme sebep oluyordu.

Biraz yukarı katta dolandım. Gezinince kendimi iyi hissediyordum. Yine de suya ihtiyaç duymuş ve yeniden mutfağa uğramak üzere aşağı inmeye hazırlanmıştım. Adımlarım henüz merdivenin başındayken Taehyung ve Jungkook'un sesleri daha net duyuluyordu.

"Namjoon," dedi Jungkook. "O piç kurusu bunun hesabını verecek."

"Bunu zaten yapacağı belliydi, Jungkook." derken Taehyung'un ses tonu, Jungkook'u sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi.

Konuşmalarını bölmemek için aşağı inmekten vazgeçmiş ve onları dinlemeye başlamıştım.

"Ha Neul'den bunu gizlemeyi düşündük ama Namjoon bizi bir şekilde yine avucuna hapsetti. O gün orada ne işi vardı, aklım almıyor." diye devam etti Taehyung.

"Onu hiç görmedin mi?" dedikten sonra öfkelenirken sesini yükseltti Jungkook. "Orospu çocuğu hayalet gibi! Beni videoya aldığında bile onu görmedin mi? Oradaydın Taehyung... Ha Neul sana sinirliyse videoda seni de görmüş demek ki?"

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now