4.

1.7K 133 53
                                    




Keyifli Okumalar!

Diana💎

Arabadan inerken kucağımda düşmek üzere olan çantamı zincirlerinden yakaladıktan sonra hiç hızımı kaybetmedim ve arabanın kapısını ne derece şiddetli kapattığımı umursamayarak evimizin kapısına doğru iri adımlarla yürümeye başladım.

Peşimden Taehyung'un bana seslendiğinin ve gür sesiyle boydan boya tüm sokağı rahatsız ettiğinin farkında olsam da onunla kavga etmek istememekten ziyade insanlara rahatsızlık vermek istemediğimden umursamıyordum. Fakat lanet olası evimize girdiğimizde daha fazla susabileceğime hiç inancım yoktu.

"Yah!" derken bana yetişmişti ve ben çantamdan anahtarı bulup ancak çıkarabilmiştim. "Kocan olduğumu sanıyordum, bana duvarmışım gibi davranıyorsun."

Anahtarı, Taehyung'un gövdesini zorlukla kenara itip delikten geçirdim ve aynı saniyelerde derince nefesler alıp vermeye çalıştım.

Onunla arabada eve gelene kadar dalaşsaydık muhtemelen kaza yapar, belki son gecemizi dakikalar önce fark etmeden Ha Neul'lerle geçirmiş olurduk. Ne istiyordu? Onu elbette duvar yerine koyacaktım. Bazen o kadar -düzeltiyorum, çoğu zaman- mantıksız konuşup mantıksız hareketler sergiliyordu ki öylece tüm şaşkınlığımla kalakalıyordum.

Eve girdikten hemen sonra Taehyung da peşimden girmiş ve ben istemsizce zonklayan alnımı ovalamaya başladığımda kapıyı kendisi kapatıp karşıma geçmişti. Gözlerimi yumarken sinirlerimi toparlamaya çalışıyordum. Alnımda yerini koruyan parmaklarım titriyordu.

"O herifi hayatımızda istemediğimi daha ne kadar belirtebileceğim hakkında hiçbir fikrim yok ve siz hala o şerefsizi samimi bir buluşmada hiçbir haddi olmazken karşıma çıkartıyorsunuz. Üstelik bizden biriymiş gibi!" Öfkeli solukları yüzüme çarparken gözlerinin içine bakmaya korkuyordum. "O çocuk, bizden uzak dursun istedikçe dibimizde bitiyor." Sesi bu sefer artık dayanamıyormuş gibi yorgun bir hale büründü. "Çok mu zor, Diana? Benim için onu hayatımızdan siktir etmen çok mu zor? Neden bu kadar zorlanıyorsun? Kahretsin! Zor olan ne?"

"Taehyung!" derken artık daha fazla çirkin laflarının kulaklarımı tırmalamasına müsaade etmedim. Gözlerimin dolmaması adına çabalarken yüksek sesle ona karşılık verdim. "Jimin, insanlık edip çocuğu davet etmiş. Senden başka hepimiz Namjoon'un da insan olduğuna inanıyoruz, onun da duyguları var. Sen ise ona iğrenç..." Nasıl ifade etmem gerektiğini bilemeyerek biraz duraksadım. "Kendisini kötü, dışlanmış hissetmesine neden oluyorsun. Ortada hiçbir neden yok ama sen ona tam bir-"

"Ne gibi davranıyorum?" derken sözümü kesip biraz daha eğildi üstüme. "Şimdi de onu koruyorsun demek..." Hayret dolu bir gülüşle nefes verirken doğrudan yüzüme dağılan sıcak nefesiyle yutkundum. "Namjoon'un duygularını incitiyorum, hadi beni azarla Diana."

Yüzündeki korkunç ifade, tüylerimde inanılmaz bir ürpertiye sebebiyet verdiğinde şu an gerçekten... Ağlamak istiyordum. Kavga ettiğimiz zamanlar, sevdiğim adamın bana böyle bakması çok yakıyordu canımı ve aniden her şeyi bırakıp çömelmek, hıçkırarak ağlamak istiyordum. İşte o isteğim, an itibariyle başgöstermişti.

"Taehyung..." dediğimde sesim titriyordu. Tıpkı hala ellerimin titrediği gibi.

Devam etmenin faydasız olduğunu anlayıp sustum. Ne dersem diyeyim, biz yeniden kavga edecektik. Biz sürekli bu konuyla gündeme gelmekten bıkmayacaktık. Çünkü Taehyung, anlayamıyordu. Namjoon ile artık bitirebileceğim basit seviye bir ilişkim yoktu. Ona değer veriyordum, o güzel bir insandı. Üstelik benim ortağım olmuştu. Taehyung, çocuk öylece yaşayıp gidiyorken, hiçbir sebep yokken Namjoon ile arkadaşlığımı bitirebileceğime inanıyorduysa hala, öyle bir şey olmayacaktı.

Love Affair: Upside Down Onde histórias criam vida. Descubra agora