16.Bölüm: "Güneşin Doğuşu"

288 45 33
                                    

Taehyung'un bakış açısından

"Şu çiçeklere bir bakın!"

Jung Hoseok saklamakta zorlandığı mutluluğu ile koca çiçek demetinin odasına taşınışı izlerken ben ise neler olduğunu anlamak için hemen ofiste kısa bir gezi yapmaya başlamıştım. Jung Hoseok'u bu kadar içten gülerken ilk kez görüyordum, adeta gözleri parıldıyordu. Merakıma yeni düşük çalışanlardan birinin yanındaki boş sandalyeye oturdum.

"Bu çiçekler de nereden çıktı böyle?"

Çalışan adam gözlerini bilgisayar ekranından çekip gülümseyerek çiçeklere baktı.

"Do Yoon'dan geldiğini duydum."
"O kim?"
"Jung Hoseok'un senden önceki favorisi! Haha!"

Neredeyse vücudumun taş kestiğini sanmıştım. Bu da ne demek oluyordu? 'Favorisi' derken ne kastetmişti? Yutkunduktan sonra birbirine dolanıp kalan kollarımı hafifçe sallayarak soğukkanlı gözükmeye çalıştım. Çalışan adam ise beni süzdükten sonra iğneleyici bir şekilde güldü.

"Do Yoon'a teşekkür borçlusun, eğer dergiden ayrılmasaydı kimse onun yerine birini alma ihtiyacı duymazdı."
"O neden ayrıldı?"
"Kaza geçirdi, sen hiç duymadın mı Do Yoon'u?"

'Hayır' anlamında başımı salladığımda o da isteksiz bir şekilde arkasına yaslandı.

" 'Güneşin Doğuşu' veya 'Güne Doğan Ay' ı hiç okudun mu?"
"Okumadım ama arşivde gördüm, önceki ciltlerin içindeki deneme yazılarından bahsediyorsun."
"Evet, onlar! Onlar Do Yoon'un yazıları, Jung Hoseok onun yazılarına bayılırdı."

Gerçekten kıskançlığın getirdiği tüm mide bulandırıcı duyguları sırayla yaşarken soğukkanlılığımı korumak da epey zorlanıyordum.

"Kaza geçirmesi büyük talihsizlik oldu ama şimdi iyi bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığını duyunca sevindim."
"Ne kazası geçirdi?"
"Trafik kazası, uzun süre hastanede yatması gerekti. Kolunda ve bacağında hala sıkıntı olduğunu duydum ama kazadan sonra onu hiç görmedim."
"Onu görmediğin halde baya şey biliyorsun."
"Do Yoon'u burada herkes çok sever, hem bu kaza süreci boyunca Jung Hoseok hep onun yanındaydı o yüzden ister istemez neler olup bittiğini duydu herkes."

Anladığımı gösterir şekilde başımı sallarken ne hissedeceğimi bilemez halde sırtımı oturduğum sandalyeye yasladım. Bir bakıma "Do Yoon" un yerini doldurduğumu düşünmeye başlamıştım ki bu kendimi biraz kötü hissettirmişti. Eğer Do Yoon kaza geçirmeseydi belki de Jung Hoseok benim yazılarımı hiç okumayacaktı. Hem Jung Hoseok'un mutluluğuna bakılırsa Do Yoon onun için önemli birine benziyordu. Bu konu aklımı kurcaladığı için işim olmasına rağmen Jimin'in masasına doğru yavaş adımlar atmaya başladım.

Jimin benim başında dikeldiğimi fark edince kulaklıklarını çıkarıp gülümsedi.

"Bir şey mi oldu?"
"Do Yoon kim?"

Jimin soruma başta şaşırsa da sonra tekrar gülümsedi.

"Çiçeklerden mi bahsediyorsun? Ah, o bizim önceki çalışanlarımızdan biriydi."

Kollarımı birleştirerek masanın etrafında tur atmaya başlamıştım ki Jimin ilgisiz bir şekilde bana baktı.

"Neden soruyorsun?"
"Daha önce adını duymamıştım."
"Kısa bir dönem çalıştı diyebilirim, az ama ona bağlı bir okuyucu kitlesi vardı. Şimdi bir üniversitede çalışıyormuş."

Kıskançlığım her dakika katlanarak artarken ben de rahat edemez bir şekilde yürüyüşüme devam ediyordum. Sürekli hareket halinde olmamdan sıkılan Jimin birkaç saniye baktı.

My Dear Poem ° VhopeWhere stories live. Discover now