8

7.3K 884 437
                                    

"Teşekkürler, güzel görünüyorlar."

Jungkook, önüne konulan tabağa bakıp gülümsedi. Hava kararmıştı ve ev gaz lambasının loş ışığıyla aydınlanıyordu. Dans eden sarı ışık, Jungkook'un yüzüne vuruyor, yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını açığa çıkarıyordu.

Jimin gülümseyen adamın, parlak gözlerine baktı. Gözbebekleri tasasız bir şekilde bakıyor, göz kenarları hafif kırışıklıklarla süsleniyordu. İster istemez o da gülümsedi.

Haewon'la ilgilendikten sonra boş zamanı olduğu için yemek yapmak istemişti. Şimdi Jungkook'un beğendiğini söylemesi, içten içe onu mutlu etmişti.

"Afiyet olsun."

Geri kalan zamanda, sessizlik içinde yemeklerini yemeye başladılar. Sadece tabak çatal sesleri duyuluyor, ikisi de birbirine kaçamak bakışlar atmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Jimin kendini bir taraftan rahat, bir taraftan oldukça gergin hissediyordu. Jungkook'la ne konuşacağını bilemiyor, sohbet başlatmak için de kendini oldukça çekingen hissediyordu.

Fakat bu his, Jungkook'un elindeki yaraları görene dek sürdü. Küçük kırmızı lekeler, onu oldukça endişelendirmişti.

"Elinize ne oldu?" diye sordu titrek bir sesle.

Jungkook'sa onun bu haline tezat bir şekilde oldukça rahattı. Yeni fark ediyormuş gibi elime baktıktan sonra, "önemli bir şey değil. Küçük bir anlaşmazlık oldu sadece." dedi.

Ancak Jimin hiç ikna olmuş gibi durmuyordu. Hızlı bir şekilde sandalyeyi itip yerinden kalktı. "Burada bekleyin, size pansuman yapacağım."

"Jimin-"

"Sadece bekle!"

Jungkook onun bu haline gülümsedi. Küçüktü falan ama arada içindeki asi canavarı gösteriyordu. Biraz sonra ona bu hareketlerinden bahsetse, utançtan kıpkırmızı olacağını biliyordu. Jimin gerçekten de çözülmesi zor ancak eşsiz bir parçaydı onun için.

Jungkook düşüncelere kapıldığı sırada, Jimin koşarak karşısına geçti, genç adamın. Malzemeleri açarken bir yandan da söyleniyordu durmaksızın. Jungkook'un hipnoz olmuşçasına onu izlediğinden habersizdi.

"Birden ne olduğunu anlayamıyorum size. Oysa ki son günlerde oldukça sakin görünüyordunuz."

"Bunu sana düşündüren nedir?"

Jimin kısa bir anlığına gözlerini ona çevirmiş fakat hemen ardından işine geri dönmüştü. Oldukça odaklanmıştı. Dudakları öne doğru uzamış, gözleri irice açılmıştı.

"Bilmem," dedi sadece. "Yani, en azından benim yanımda, oldukça yumuşaktınız."

"Sadece senin yanında.." Fısıldadı Jungkook. Jimin anında hareketlerini kesmişti. Sargı bezi elinde öylece kalırken, kafasını kaldırmamakta ısrarcı gibiydi.

"Sadece seninleyken böyle bir adam oluyorumdur belki de." Uzanıp karşısındakinin yanağını kavradı ve gözlerini birleştirdi. İri eli, yumuşacık teni güzel bir şekilde sarmıştı.

"Sadece seninleyken gerçek benliğim ortaya çıkıyordur. Sen olduğun için, seni sevdiğim için."

Fısıltısı aralarında eriyip gitti. Jimin, kaşlarını hüzünle bükmüş, her an ağlayacakmış gibi bir ifadeyle bakıyordu ona. Bir süre anlamlı bir sessizliği paylaştılar ancak gözleri bir an bile ayrılmadı.

En sonunda şaşırtıcı hamle, Jimin'den gelmişti. Yanağında ki sargılı eli kavradı ve parmaklarını geçirdi birbirine. Bakışları hala kendini dikkatle izleyen adamdaydı.

daddy lessons, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin