7

6.9K 827 657
                                    

Jimin, dış kapının önündeki aynada gömleğinin kollarını düzeltiyordu. Oldukça çökmüş yüzü nedeniyle, en azından üstünün başının iyi göründüğüne dikkat etmek istemişti.

Dün gece, geç saatlere kadar Jungkook'u beklemişti fakat eve gelen olmamıştı. Sabah, odasının bozulmamış çarşafı da, dün hiç gelmediğini kanıtlıyordu.
Aslında neden beklediğini bilmiyordu Jimin. Normalde pek umursamazdı ancak son olaylardan sonra içten içe, ona ihtiyaç duyuyordu. Jeon yanında olunca tüm sorunlardan uzak gibi hissediyordu kendini.

Derin bir nefes aldı ve son kez iyi göründüğünden emin oldu. Ardından eline çantasını ve Haewon için yaptığı tatlı poşetini alıp, dış kapıyı kapatmıştı.

Küçük kızı fazlaca özlemiş ve onu sevindirmek için küçük bir hediye vermek istemişti.




♡•♡•♡




"Jimin!"

Dizlerine yapışan Haewon ile kahkaha attı Jimin. Küçük kız her zamanki sakın tavrının aksine bugün cıvıl cıvıldı. Ve öğretmenini gördüğü için de oldukça mutlu olmuş gibi görünüyordu. Jimin, bu durumdan oldukça hoşnuttu. Haewon'u kendine alıştırmak için çok uğraşmıştı ve şimdi iyi anlaşıyor olmaları onu duygulandırıyordu. Küçük kıza oldukça bağlanmıştı.

"Bugün keyfin baya yerinde, hm?"

Örgülü saçları karıştırırken güldü. Haewon'sa yerinde zıplamış, parıl parıl parlayan koca gözlerini Jimin'e doğru dikmişti.

"Evet! Jimin biliyor musun? Dün bütün gece babam benimle kaldı! Onu çok özlemiştim ve o da beni çok özlediğini söyledi. Beraber uyuduk ve uyumadan önce bana bir sürü masal anlattı!"

Haewon'un coşkulu konuşması sebebiyle, Jimin kaşlarını kaldırmış ve küçük omuzlara hafif bir sarılma bahsetmişti. Haewon'un babasına olan sevgisini biliyordu ve şimdi anlıyordu bu mutluluğun sebebini.

Haewon henüz küçük bir kızdı. Babasını çok az görebiliyordu ve onu ne kadar çok özlediği bir gerçekti. Abisi Yoongi onun üzerine titrese de, annesiz ve babasız kalmanın ne denli zor bir durum olduğunu çok iyi biliyordu. Buna rağmen Haewon, oldukça güzel yetişmiş, olgun bir çocuktu. Zekiydi ve asildi fakat yine de bir çocuktu işte. Durumlar yüzünden olgun bir kimliğe bürünse de, şimdi karşısında ona sevimlice bakan kız çocuğu gerçekti.

"Senin adına çok sevindim, tatlım. Umarım baban yakında işlerini bitirir ve daha çok görür seni."

Bir taraftan da bu gizemli babanın kim olduğunu oldukça merak ediyordu. Haewon'un hayranlıkla anlattığı babası kimdi? Nasıl biriydi ve nasıl görünüyordu?

Bir an aklına dün Jungkook'un da evde olmayışı ve Haewon'la oldukça yakından ilgilenişi geldi. Ancak anında kafasını iki yana sallamış ve "saçmalık," diye fısıldamıştı.

"Ne dedin Jimin?"

"Hiçbir şey, canım. Sana yiyecek bir şeyler getirdim. Bunları bitir ve sonra boyama yapalım olur mu?"

Küçük kız sevinçle ellerini çırptı.

"Sen en iyisisin, teşekkürler!"

Ardından paketi kaptığı gibi mutfağa kaçmıştı. Jimin gülerek kızı takip etti.

&&&

Jimin, gergince tabağındaki yiyecekleri didiklerken Jungkook ona tezat bir şekilde rahatça yemeğini yiyordu. Bunu yaparken Jimin'i izlemeyi de kesmiyordu, elbette. Jimin de bu yüzden geriliyordu ya işte. Zaten normalde de yanında geriliyorken, yemek yerken onu izlemesi onu daha da strese sokuyordu.

daddy lessons, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin