"Ney?"
Düştüğüm için afallamıştım, ama kendimi toparlayıp Jungkook'un önünden kalktım.
Uzaklara fırlamış olan şampuan şişesini almak için sol tarafıma uzandığımda, Jungkook ellerini belime sarıp beni kucağına çekmişti.
Ve tabiki benim küçücük vücudum, onun güçlü kollarının etkisiyle onun vücuduyla hemen buluşmuştu.
Bir heykelin kucağında gibiydim, ama bu az da olsa rahatsız ediciydi.
"N'apıyosun gerizekalı?"
"Sen orale teşebbüs edersen bende başka şeylere teşebbüs ederim."
O piç gülüşü var ya... Of!
"Saçmalama Jungkook."
Kucağından kalkmaya yeltenmiştim ancak tekrardan beni kucağına çekmiş, bacaklarımı beline dolamış, ve ellerini kalçama koyup beni kalkmamam için kendi kucağına sabitlemişti.
"Jungkook napıyorsun?"
"Orale teşebbüsün cezasını veriyorum Jeon Jimin."
Ellerimi elerinin üstüne koyup beni rahat bırakmasını sağlamaya çalıştım ancak o, ellerimi tuttu.
"Jungkook, bırakır mısın beni? Lütfen."
"I~ıh."
"Hadi ama. Eğlenmiyorum ben."
"Uzun zamandır seni beklediğimi biliyor muydun bebeğim?"
"Nasıl?"
"Çok uzun zamandır, seni izliyorum Jimin. Hakkında herşeyi biliyorum. 20 yaşındasın, Busan, Geumsa-dong'da doğdun. Annenle ve babanla aran berbat, çünkü sana asla iyi davranmazdı sen küçükken. Hatta senden nefret ediyorlar diyebilirsin. Konservatuar okuyorsun, ve şarkıcı olmak istiyorsun. Bazen, okul çıkışları part time olarak Bar Nabi'de şarkıcılık yapıyorsun ama bu işi sevmiyorsun. Sadece para içi yapıyorsun. Chijeu-Buldak en sevdiğin yemek, asla dakdoritang yemezsin, susama alerjin var, yediğin anda nefes alamamaya başlıyorsun. Eskiden her gün okul çıkışı Baegjo Restoranına gidip yemek yerdin, ama restoran iflas ettiği için artık okul çıkışı yemek yemiyorsun. Genelde okuldan çıkarken pizzayı sipariş edip, pizzacıdan alıp eve gidiyorsun. Ama kilo aldığını düşündüğün için artık diyet yapıyorsun. Küçüklüğünden beri oturmuş bir spor düzenin var. Her sabah 100 mekik, 50 şınav. Ve tabiki boyunun uzaması için günlük 300 barfiks. En yakın arkadaşların Kim Namjoon, Min Yoongi ve Kim Taehyung. Lisenin başladığı günden beri arkadaşsınız. Daha ne anlatayım?"
"S-sen.. Nasıl?"
"Ah, biliyorum, Grinin 50 tonu gibi olduk değil mi? Ben seni uzun zamandır takip edip senden hoşlanan Christian Grey, ve sen de... Jimin Steele."
Söylediği şey komik olacak ki lafının bitiminde tok bir kahkaha patlattı. Filmi izlememiştim, dolayısıyla espriyi anlamamıştım.
"Jimin, sen seviyorum tamam mı? Beni bırakmanı istemiyorum."
"Jungkook, seni tanımıyorum bile."
