21. KALBE PRANGA

13.8K 1.2K 691
                                    

Merhaba,

Erken geldik bu sefer. Oy ve yorumlar unutulmasın, iyi okumalar!

Bir de... Henüz yeniyim, kalıcı olmam size bağlı diyerek Instagram hesabımı bırakıyorum: @dussmussmelekk

AA

Bazı hisler prangadır kalbe; verilmesi gereken kararlarda, önüne çıkarlar engel olmak istermişçesine.

Göğsümde hissettiklerimi bir insana karşı hissedebilmek için ne kadar süre geçmesi gerektiğini hep merak ederdim. İlk görüşte mi, tanıyarak mı, yoksa kendiliğinden mi oluyordu? Bilmiyordum. Eğer şu an yaşanmasaydı muhtemelen böyle hissettiğimi de bilmeyecektim.

Kalbimin çıkar gibi atması, nefes alabiliyor olmama rağmen alamıyor gibi soluklarımın kesilmesi, başımın dönmesi çok saçmaydı. Üç aydır buradaydım. Üç aydır, şu an karşımda olan adamı inceliyordum, görevim buydu çünkü.

Milan Balandin. Yirmi sekiz yaşında, Rusya, Ufa doğumlu. Anne ve baba adının sahte olduğu belli, sonradan Dmitri Balandin onu kendi nüfusuna aldığı için anne adı, Katarina olarak görünüyor. MIT Fizik öğrencisi, bölümünün birincisi. Sonradan okuduğu Moskova, Matematik ve Fizik enstitüsünü son on yılın en yüksek ortalamasıyla bitirdi. Balandin şirketinin başına geçtiğinden beri şirketin hisse satışlarının artması, şirketin değerinin artması, ne kadar başarılı olduğunun göstergesi. Milan Balandin tam bir kontrol manyağı, işkolik. Bunlar buraya okuyup geldiğim bilgilerdi.

Burada olduğum üç ay boyunca, her gün onun hakkında rapor çıkarıp bildirmiştim, her hareketini incelemiştim. İşinden başka bir önceliği yoktu, her şeyde ayrıntılarına kadar inceleyerek insanları bunaltıyordu ve her şeyin dışında ilgilendiği projeleri vardı. Bunu bir gün odasına girdiğimde, fark etmediğimi düşünse de, dikkatimi çekmeyeceğini düşünerek kenara ittiği dosyalardan fark etmiştim.

Şu an dudakları neredeyse dudaklarıma değerken neden bunları düşünüyordum bilmiyordum, sanırım kendime mantıklı bir açıklama bulmaya çalışıyordum. Şu an sırf beni öpmesi için yalvaracak durumdayken, aynı zamanda elimde bir silah olsa, ailem için başına sıkabilecek olmamı aşabilmeye çalışıyordum.

Her şeyi bir kenara attım, bunları düşünmemin sırası değildi. Gözlerimi kapattım ve nefeslerimizin karıştığı saniyelerde, beni öpmesini bekledim. Öpmedi. Dudakları dudaklarımın üzerindeyken bekledi.

"Bazen," diye fısıldadığında, dudaklarıma çarpan dudakları aklımı başımdan alıyordu ama gözlerimi araladım. "Bazen bilirsin." Neyi diye sormak istedim. Hafifçe geri çekildiğinde gözlerim aralanmıştı. Mavilerini ilk defa bu kadar yakından, bu kadar koyu gördüğüme yemin edebilirdim. "Seni tam olarak tanımıyorum bile dedin ya," diye açıkladı kendini. "Bazen tanımasan da, bilirsin." Yanında olması gerektiğini.

Yutkunduğumda, belimdeki eli sıkılaştı. "Ve ben," dedi ve yutkundu. "Ben, yanımda değilken aklım sende kaldığı için seni yanımda tutmak isteyecek kadar bencil bir insanım."

"Neden öpmüyorsun o zaman?" diye sordum birden. Güldü. Dudağının kenarındaki ufak gamzeye takıldı gözlerim. Gülüşü yaramazdı, muzipti. Umursamadan ensesinden tutup onu kendime çektiğimde, neden bunu bu kadar beklettiğimi düşünüyordum çünkü az önce düşünmemek için çabaladıklarım, aklıma bile gelmiyordu. Tek düşündüğüm, dudaklarından gelen mentol tadıydı.

Üst dudağını dudaklarımın arasına sıkıştırdığımda, alt dudağımı aklımı almak istermişçesine çekiştirdi. "Burası hiç yeri değil," diye hırıltılı bir tonda konuştuğunda, kendimi geri çekip kıkırdadım. Başımı eve çevirdiğimde, korumaların başka taraflara baktığını gördüm. İkimizin de göğsü uzun süre koşmuşuz gibi hızla inip kalkarken, birden üzerimize vuran ışıkla birbirimizden uzaklaştık.

MATRUŞKA || AA (KİTAP OLDU!) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin