Bölüm 16

684 38 5
                                    

 Amerikan filmlerinde gördüğümüz tarzda bir partiydi geldiğimiz parti. İki katlı bahçeli bir evde, gümbür gümbür müzik eşliğinde alkollü bir eğlence.

Bolca da kalabalıktı.

Gökalp Hazar'ı bekliyor olmalıydı ki girer girmez yanımızda bitti "Hoş geldiniz." derken. "Parti sahibi Batu yakın arkadaşım, ev sahibi gibi davranabilirsiniz yani."

'Evinizde hissedin' demeye çalıştığını anlamıştım ama yine de komikti, gülümsememi bastırdım gözlerimi etrafa çevirirken.

"Seninkiler de içeride bir yerlerde." dedi ardından Gökalp, bunun kibar bir kovma olduğunu düşünüp yanlarından uzaklaştım.

Bana 33lük bir bira tenekesi uzatan kızla karşılaştım sonra, reddetmeye çalıştım ama elime tutuşturup yoluna devam etti.

Bulduğum ilk masaya koymaya karar verdim, akciğerlerim çoktan sorunlu olduğu için sigara içebilirdim ama gayet sağlıklı olan karaciğerimi bozmak planlarımda yoktu.

Ardından omzumdan tutulup çevrildim, Gökalp beni yanına çekmeye çalışıyordu. Sesini duyabilecek yakınlığa geldiğimde "Üst kattaki yatak odalarına çıkanlar olmuş da, Batu onları halletmemi istedi. Hazar'a takılır mısın?" dedi.

Tam aradığım şeydi, "Tabii." dedim onu son gördüğüm yere ilerlemeden önce.

Hazar'ı bulduğumda duvar kenarında yere çökmüştü, boş boş etrafı izliyordu.

"Sa." dedim selam demenin biraz saçma olacağını düşünürken. Hala ergendim, neden ergensi davranmayacaktım ki?

"As." dedi gözünü elimdeki biradan çekmeden.

Yanına oturdum ben de, sonra "İster misin?" dedim formaliteden.

Gerçekten kabul etmesini beklememiştim ama elimden aldı kısa bir teşekkürle.

Her zamanki sessizliğimiz oldu bir süre, düşünceden düşünceye daldığım hoş bir andı.

"Senin yanındayken konuşmak zorunda hissetmiyorum biliyor musun?" dedi bir an sonra. Bir süre daha sustuk, demek istediğini gerçekten anlamıştım.

İnsanların yanında konuşmak zorunda kalıyorduk, çünkü herkes sohbet etmenin normal bir şey olduğunu düşünüyordu. İki insan bir araya geldiğinde konuşma eylemi gerçekleştirilir diye düşünüyorlardı, bizceyse bu bowling oynamak ya da at binmek gibi bir aktiviteydi. Extreme bir aktivite, yaparken adrenalin salgıladığımız ve yapmaktan her an hoşlanmadığımız bir aktivite.

"Mesaj böyle değil sanki." dedim kurduğum cümlenin düşüklüğünü umursamadan.

Beklentilerimi boşa çıkarmadı Hazar, demek istediğimi anlayıp "Değil mi? Mesajlaşmak kolay." dedi.

Yeniden sustuk, Hazar çoktan açtığı teneke birayı kafasına dikti.

"Boş boş ne yapıyorsunuz?" dedi Gökalp sonunda yanımıza ulaştığında. "Farkında mısınız milyon kişilik bir parti bu." O da Hazar'ın diğer yanına oturup Hazar'ın çoktan bitirdiği bira tenekesini kaldırdı içinde var mı bakmak için.

Az sonra bira tenekelerini kucaklamış bir kıza seslendi Gökalp, "İster misiniz?" dedi kendi için bir tane alırken.

"Yok, teşekkürler." dedim düşünmeye bile gerek duymadan.

"Almasam daha iyi." dedi sonra Hazar.

Gökalp içeceğini açarken etrafa bakındı, sonra ayağa kalktı Hazar'ın kalkması için elini uzatırken.

SineWhere stories live. Discover now