Bölüm 5

1.1K 58 8
                                    

"Şş Ezrak," dedi iyi tanıdığım bir ses. "Oğlum baksana buraya."

Kafamı kitabımdan kaldırıp Erem'e döndüm.

"Karşıdaki yeşil şallı kızı görüyor musun?" dedi biraz kısık sesle.

'Şaka mı?' dedim içimden ama dışımdan sadece "Ne oldu ki?" diye sordum.

"Sence bana bakar mı?" dedi yarım gülümsemesiyle.

"Oha Erem, hem de Melisa varken yani." dedim içten bir ohlama eşliğinde.

"Ya ama bir Melisa'ya bak, bir de bu yeşillinin asaletine. Hem o kız kendi kendine gelin güvey oluyor, ben hiç umut vermedim."

"Aman neyse, git akşam bul İnstagram'dan da dm falan at madem." dedim, konunun benimle ilgisi olmadığını öğrenince üzerinde vakit kaybetmemeye karar vermiştim. "İsmi Sevde'ymiş bu arada, belki yardımı olur."

"Sen nereden biliyorsun?" Erem bir anda meraklanmıştı, 'Aferin Ezrak.' dedim kendime.

"Kardeşim yaz kış şala sarılan pek fazla insan görmüyoruz, bir de hep orada oturuyor falan." Bulabildiğim bahaneleri sıralarken çok da dikkat çekmemeye çalışıyordum.

"Oğlum sen süper bir kankasın ya, madem kızla tanışıklığın var, bizi bir konuşturursun değil mi?" diye sordu Erem, bu da benim cevabıma hiç dikkat etmediğini ve ismini bilmemi de önemsemediğini gösteriyordu.

Gerçi haklıydı, o ve diğer çoğu insan için okuldakilerin ismini bilmek normaldi. Benim içinse bu gerçekten sıra dışıydı, sınıfımın tamamını bilmiyordum mesela. Neyse ki Erem o sırada bu detayı fark edecek kadar dikkatli değildi, düşündüğü tek şey Sevde'yle nasıl konuşacağıydı.

"Aslında," dedim, aklıma bir fikir gelmişti. "Onların sınıfında bir arkadaşım var. Belki o ikinizi tanıştırır."

Sevde'nin kaloriferin yanında bir demirbaş olmasına rağmen yerini Hazar'a verdiğini hatırlamıştım, bu onların samimi sayılabileceğini gösterirdi, değil mi?

"Ya sen nasıl bir kralsın beee," diyerek ellerini saçlarıma uzattı Erem, sevmediğimi bilmesine rağmen hem de.

"Oğlum bırak, sabah sabah kıvrılmışlar zaten yine." dedim kafamı uzaklaştırırken. Temastan gerçekten hoşlanmıyordum.

"Tamam tamam, sen benim işi hallet de." dedi ve beni kullanılmışlık hissiyle bırakarak Çınar ve Selin'in yanına gitti.

Telefonumu çıkarıp Hazar'a mesaj yazarken bir yandan da koridoru kesiyordum, belki görürüm diye. Tabii ki göremedim.

Ezrak: Selam.

Ezrak: Hazar sizin sınıfta Sevde vardı ya,

Bu mesajdan sonra ne yazarsam yazayım sıçtığımı fark ettim, ne diye konuya böyle girmiştim ki?

Hazar: Evet?

Mesaj anında çift tiklenip cevap gelirken benim beynim donmuştu, saçmalamaya karar verdim. Sessiz kalırsam daha bir yanlış olacaktı çünkü anladıkları.

Ezrak: Sevgilisi falan var mı biliyor musun?

Ezrak: Yani benim için değil bir arkadaş merak ediyor

'Valla bravo Ezrak, sıvamakta üstüne yok Ezrak, siktir git şuradan Ezrak.' diye saydırıyordum içimden, ne demiştim ben?

Hazar: Anladım.

Hazar: Sevde'yle samimi değiliz, bilmiyorum.

Hazar: Ama pek o tarz bir insan değil o, önce ders sonra hayat tayfasından.

SineWhere stories live. Discover now