10

565 33 31
                                    

Percy'nin Bakış Açısı

Sevgi nedir? Birisine koşulsuz güvenmek ve senin en iyi yanlarını çıkaran mıdır yoksa kendini bağlayıp seni yönetmesine ve değiştirmesine izin verdiğin kişi midir? Birisine nasıl güvenebiliriz ki? Sürekli varlığını yanında istemek ve onu hayal etmek normalde takıntı değil mi? İşte bunların cevabını ben de bilmiyorum. Evet, sevdiklerim var fakat güvendiğim birisi olduğundan emin değilim. Avuç içlerinin terlemesi, kalbinin yerinden çıkacak gibi atması ve seni her daim rahatlatan o lanet kokusu... suçlu hissediyordum fakat bunları o kişiye duyduğumdan değil, gözünün içine bakarak "seni seviyorum" dediğim ve karşısında gülüşünden içimin kıpırtılarla dolduğu kişinin o içine çektiğim dünyalara bedel kokusunu unutmaya başladığım için suçlu hissediyordum. Ona duyduğum güveni sorgulamaya başladığım için suçlu hissediyordum ve kalbimle beynimin bir olup beni kandırdığı için suçluydum. Zihnimin bunalmaya başladığını anlamıştım. Birisini sevmenin asıl büyük zaafım olduğunu fark edeli ise üstünden yıllar geçti. Yalnız hissediyordum. Annabeth'in bu ihaneti nasıl yapabileceğini anlamıyordum. Birisini seviyorsan niye arkandan iş çevirir? Sevdiğin birisi neden terk eder? Senin için her şeyin anlamı olan birisi neden sırtını döner? İşte bunları anlamıyorum, birisini neden sevdiğimizi anlamıyorum ve birisine nasıl bu kadar bağlanıp yokluğunda kalbinden bir parçan kopmuş gibi hissettiğini anlamıyorum.

Annabeth'in neden bunları yaptığını bilmiyordum ve inanmıyordum. O beni seviyordu. O da herkes tarafından seviliyordu. Herkesin gözündeki mükemmel çifttik. Fakat Nico'nun yazdıklarında da bir haklılık payı olduğunu biliyordum ki ona bağırıp tüm bu yazdıkların yalan diyemiyordum. Bağırmak istiyorum, karşıma alıp bütün bunları inkar etmek istiyorum. Annabeth'in saçlarını okşayıp, kulağına onu sevdiğimi fısıldamak istiyorum ve bundan pişmanlık duyuyorum. Onun narin bedenine sarılmak ve bana bütün bu yazanların yalan olduğunu söylemesini istiyorum. Öyle değil mi sevgilim? Bunlar yalan, değil mi? Seni Jason'la konuşurken Leo'nun yakalamadığını, Leo'yu görünce panikle kaçmadığınızı ve bana söylememesi için tehdit etmediğinizi söylerdin sevgilim, bundan şüphem yok. Ve ben de o yalana inanırdım çünkü aksi gerçek olmak için fazla can yakıcı. Öyleyse neden şu an Nico'nun suratına haykırıp sen yalancıdan başka bir şey değilsin diyemiyordum? Bu gerçekti. Her ne kadar ben inkar etsem de gerçek buydu. Tıpkı diğerlerinden kaçtığım gibi bundan da niye kaçmıyordum? Aklımı kaçırmadım, beni sevdiğini biliyorum Annabeth. Sen, beni seviyorsun. Sevmek zorundasın. Jason'la eminim ki sadece önemsiz bir konu hakkında görüş almak için buluştun, gizlice, panik içinde, tehdit edecek kadar önemli bir konuyu... Belki sadece bir tavsiye veriyordun. Bana yalan söylemedin. Gözümün içine bakıp bana sayısızca dediğin "seni seviyorum"lar yalan değildi, hissettin. Kalbinle söyledin! İnkar edemezsin, şu an hayatta olsan bana sarılıyor ve tüm bunların bizi ayırmaya çalışan birisinin oyunu olduğunu söylerdin. Hep dediğin gibi ve saçımı okşardın. Birbirimiz için yaratıldığımızı sen de biliyorsun. Öyleyse neden şu an Nico'nun omzunda ağlıyordum? Ona öfkemi kusmak ve bir daha asla yanıma gelmemesini söylemek yerine neden omzunda ağlıyordum?

Nico'nun beni sakinleştirmeye çalıştığını biliyordum, inkar etmeye çalıştığımın gerçekten başka bir şey olmadığını ds biliyordum. Belki de tüm bu önceden gelen mektupları yazan kişi haklıydı... hayır Percy, bunu düşünmemelisin. Kim bilir belki onları da Nico yazmıştı... Zihnim bana oyun oynamaya çalışıyor. O eski, garip mektupları yazan kişi Nico değildi ve bunu ben de çok iyi biliyordum. Yavaşça ve sakince benliğimi yitiriyordum. Aklım bana tuzaklar hazırlıyordu, kimseye ise güvenim kalmadı ama hâlâ devam ediyordum. Tüm bu çabalarım ne için? Orada gerçekten beni seven birisi var mı? Babasız büyüdüm, annem ise bir domuza sırf "benim için" idare ettiğini söylüyordu ama bir çıkarın yoksa neden birisine katlanırsın? Aklımda sadece bu dört sözcük yankılanıyordu: "Benim hayattaki amacım ne?" Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Tek bildiğim şey şu anki duygusal boşluğun yarattığı etkiyle çok yanlış hamleler yapacağımdı. Tıpkı aklımdan anlık olarak geçen Nico'yu öpme düşüncesi gibi. Aptal bir duygusal çöküklükten dolayı böyle bir hata yapmayacağım. O Will ile mutlu ve Nico'yu o anlamda sevmiyorum. Şu an aklımı da karıştırmaması gerekiyor. İşte tam da bu yüzden çevremdeki bütün insanları kendimden uzaklaştıracaktım. Ben zayıf ya da düşüncesiz değilim. Sadece güvenini kaybetmeye başlamış korkan birisiydim. O mektupta yazanlardan sonra... Annabeth'in nasıl Jason'ın yanına gidip hararetli bir şeyler tartıştıktan sonra aniden gülmeye başladıklarını ve yakınlaştıkları anda Leo'nun nastığı yazıyordu. Bundan birkaç saat sonra habersiz bir görev çıktı, birkaç gün ardından ise Annabeth öldü. Ardından Leo intihar etti. Tüm bunlar bir tesadüf mü? Neler olduğunu ben de takip edemiyorum artık. Sadece düşüncelerimde boğuluyorum ve beni yüzeye çıkaracak kimsem yokmuş gibi hissediyorum.

İçimden gelen ani bir istekle Nico'yu ittim ve özür dileyerek sahile yürüdüm. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Sadece kenara çekilip olanları sindirmem ve biraz düşünmek istiyordum. İşte bu yüzden sahile yürürken arkamdan seslenen kişiye aldırmadım ve yoluma devam ettim. Kim olduğunu çıkaramamıştım ve umurumda da değildi fakat ses inatla beni çağırıyordu. Tam o sebeple arkamı dönmüştüm ki gördüğüm kişi... hayır, bu o olamazdı. Sağlam bir şekilde deliriyordum. İmkansızdı, o ölmüştü.

Uzun zamandır yazamadığım için özür dilerim, doğrusu Wattpad'i bırakmıştım ve yazmak içimden gelmiyordu. Fakat kendimi yine burada buldum. Nasılsınız? Konuşmak istediğiniz bir konu ya da sorunuz varsa yazmaktan çekinmeyin ve sağlıklı kalın!

Melezlerin İntikamı /Percabeth Fan-FicWhere stories live. Discover now