"Beni boşver asıl sen iyi ol."

"İyiyim ben Menesse ama korkuyorum bu olaylar beni çok yıpratıyor bir gün yorulup Fırat'ı yarı yolda bırakmaktan korkuyorum." şu sıralar zihni çok karışıktı kendini hiç olmadığı kadar yorgun hissediyordu Güneş. Ailesinin yokluğu, hastaneler, şehir şehir gezmek tüm bunlar ona çok ağır gelmişti.

"Bunlar sana beyninin bir oyunu. Korkma, sen Fırat'a aşıksın ve aşık bir kadın sevdiği adamı asla yarı yolda bırakmaz."

"Haklısın. Ha bak neredeyse söylemeyi unutuyordum Menesse ben liseye başlayacağım." dedi Güneş sesindeki az önceki kasvetin yerini sevinç almıştı.

"Sen ciddi misin çok mutlu oldum Güneş başaracağına eminim."

"Sağ ol kardeşim. Neyse sen dinlen sonra görüşürüz." deyip telefonu kapattı Güneş.

Güneş hâlâ aldığı hediyenin mutluluğunu yaşıyordu. O hep polis olmak istemişti ama liseyi kazandığı yıl annesinin kanser olduğunu öğrenince liseye yazılamamıştı bile çünkü annesine ondan başka bakacak kimse yoktu. Babası çalıştığı için küçücük yaşına rağmen annesine hastanede tek başına bakıyordu Güneş. Hiçbir zaman şikayet etmedi sonsuza kadar bakmaya hazırdı ama annesi onu yalnızlığın ortasında bir başına bırakıp gitti. Daha annesinin ölümünü atlatamadan babası gözlerini kaybetmişti. Bütün hayallerini unutup kendini ailesine adadı Güneş.

Ta ki Fırat'la karşılaşana kadar. Hayallerine kıydığı gibi kıyamamıştı ona. Şimdi o kıyamadığı kişi ona vazgeçtiği hayallerini gerçekleştirme şansı veriyordu. Okuyup çok istediği gibi polis olacaktı. İnsanın hayallerinin önündeki en büyük engel kendi kurallarıdır. İnsan yeter ki her şeyin çok güzel olacağına inansın ve içindeki gücün farkına varsın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Güneş geceliğini giyip yatakta kulaklıkla bir şeyler dinleyen Fırat'ın yanına geçti.

"Ne dinliyorsun?"

"Kitap." dedi Fırat kulağındaki bir kulaklığı çıkarıp.

"Hımm hangi kıtap?"

"Sol ayağım."

"Hayatım bu kaçıncı dinleyişin?"

"Onuncu." dedi Fırat gülümseyerek. Güneş'in sorma amacının esasen çok başka olduğunu biliyordu.

"Niyetin ezberlemek falan mı?"

"Evet ama kitabı değil, umudu ve mücadeleyi."

"Sen umudun kendisisin zaten Fırat. İyi ki tanımışım seni iyi ki tutmuşum o gün elini."

Fırat kulaklığını ve tableti sehpaya indirip yüzünü Güneş'e doğru döndü.
"Elimi tuttuğun günden beri hep bu korkuyla yaşadım biliyor musun? Ya bir gün pişman olursa ya mutlu edemezsem korkusuyla."

"Asla ne olursa olsun seninle evlendiğim için pişman olmam yüreği güzel adamım."

Yaklaşıp alev alan kalpler eşliğinde birleşti dudakları. Fırat Güneş'i usulca yatağa yatırdığında "Bana emaanet edilen bu kalbi sonsuza kadar seveceğim." diye fısıldadı kulağına.

••••••

İlgar odaya girdiğinde az önceki neşesinden eser yoktu suratı asık bir şekilde öylece bakıyordu. Menesse endişeyle ayağa kalkıp. "Ne oldu?" diye sordu.

ODA ARKADAŞIM Where stories live. Discover now