Ep 4

157 38 12
                                    

Dün gece sınav kağıtlarını okuduktan hemen sonra koltuğa kıvrılmıştım. Genelde uzandığım her yerde, özellikle de yorgunsam, sızıp kaldığım için koltukta da uyuyakalmışım.

Günün yorgunluğuna karşın bedenimin kendini uykuya teslim etmesi kaçınılmazdı.

Sabah gözlerimi ağrıyan bedenimle birlikte araladım ancak görüş açıma Pole'un suratı girmişti.

Üzerime doğru eğilmiş, tepemden beni izliyordu ki bu ilk uyanan birine göre oldukça korkutucu bir görüntüydü.

Elimi kalbime götürerek Pole'a baktım.
"Beni korkuttun!"
"Ah özür dilerim..."

Doğrularak gözlerimi kapattım ve o görüntüyü zihnimden silmeye çalıştım. Her ne kadar başarılı olamasam ve o yüz ifadesi zihnimin bir yerine kazınmış olsa da, yapabilecek bir şey yoktu.

Ona bakarak uykulu bir şekilde konuşmaya
devam ettim.

"İnsanlar uyuyorken başlarına dikilmemelisin."
"Uyumak mı? O ne demek? İnsanlar neden uyuyorlar ki?"

Ayağa kalkarak tutulan yerlerimi esnettim ve hala sorduğu saçma soruların cevabını bekleyen bedenine döndüm.

Böyle sorular sormasını bir yandan anlayabiliyordum. Sonuçta o insan değildi, bu tarz şeyleri merak etmesi normaldi. Ancak bir süreden sonra bu sorular sizi rahatsız edebiliyor.

"Uyumak, insanların belirli aralıklarla yaptıkları bir şey. Çok yorgun olduğumuzda dinlenmek için uyuruz. Belli bir süre sonra da uyanırız. Beden eski enerjisine kavuşmuş olur."

Ona anlayabileceğini düşündüğüm bir şekilde açıkladıktan sonra kafasını anlamış gibi sallayan Kutup Yıldızına sordum.

"Siz uyumuyor musunuz?"
"Biz uyumayız. Onun yerine boynumuzun arkasında şeffaf yuvarlak bir çıkıntı olur."

Kendisi hakkında bir şeyler anlatırken heyecanlanıyordu. O heyecanla arkasını dönünce bir kez daha şok yaşamıştım.

Çünkü kaldırdığı saçlarının hemen altında, boynunun üzerinde şeffaf bir yuvarlağı işaret etti.

"Ben göremiyorum ancak orada olması gerekiyor. Görebiliyor musun?"

Sorduğu soruyla birlikte kafamla onu onayladım. Önünü yeniden bana dönerek saçlarını serbest bıraktı ve gülümsedi.

"Oradaki ışık her zaman yanar. Bu yıldızların enerjisidir."
Aklıma kitaptan okuduğum cümleler gelmişti.

Uzun süre parıldamayan bir yıldız olamaz.
Eğer uzun süre parıldamazlarsa...
Bu onların öldüğü anlamına gelir.

"Okuduğum bir kitapta yıldızların ölebileceğini söylüyordu. Bu doğru mu?"
Beni kafasıyla onayladı ki bu beni oldukça üzmüştü.

"Doğru. Az önce gösterdiğim yerdeki ışık sönerse, bu benim..."
"Öldüğün anlamına gelir."

Yumuşak bir ses tonuyla cümlesini tamamladım. Sakince kafasını salladı ve gülümsemeye çalıştı. Sadece çalıştı...

"Evet. Yıldızlar hakkındaki kitabına bakabilir miyim?"

"Ah evet, masanın üzerinde. Bu arada fakülteye geçmem gerekiyor. Geri döneceğim. Ben dönene kadar evden dışarı çıkmamalısın."

Hızla bana dönerek kaşlarını çattı.

"Fakülte neresi? Neden oraya gidiyorsun?"
"Fakülte insanların daha çok gençlerin eğitim gördüğü bir yer. Orada eğitmenlik yapıyorum."

Kutup Yıldızı #Wattys2019Where stories live. Discover now