Ep 3

194 37 4
                                    

"Sanırım bunlarla idare edebilirsin."

Benim kıyafetlerimi giymiş olan kadına baktım. Normalde evime tanımadığım birini hayatta almazdım ancak bu sefer iyilik yapacağım tutmuştu.

Üstelik kendisi de ısrarla benimle konuşması gerektiğini söyleyip duruyordu.

Zaten onu dinledikten sonra gönderecektim. Üzerine bol gelen siyah bir tişört ve birkaç sene önce aldığım ancak şuan bana olmayan açık gri eşofman altımla odaya bakıyordu.

Elimle beni takip etmesini işaret etmem üzerine odayı süzmeyi bıraktı. Neden hayran hayran baktığını da anlamamıştım ya neyse...

"Otur lütfen."
Elimle koltuğu gösterdim. Küçük adımlarıyla koltuğa ulaştı ve oturdu. Bende ayakta dikilerek elimi ceplerime soktum.

"Seni dinliyorum. Benimle konuşmak
istediğin şey nedir?"
"Ayakta mı duracaksın?"

Gergin olduğumdan dolayı tamamen aklımdan çıkmıştı. Bir an önce konuş ve evimden çek git der gibi olmuştu değil mi?

Sakince karşısına oturarak ona döndüm. Normalde insanlara karşı nazik de değilimdir. Neden bugün iyilik meleği olasım tuttu ki!

"Şimdi seni dinliyorum."
Kadın kafasıyla onayladı ancak konuşmak yerine utana sıkıla etrafı inceledi.

Daha çok konuşmak istediği şeyden kaçınıyor gibi bir hali vardı. Ya da söyleyeceği şeye vereceğim tepkimden korktuğu için zaman kazanmaya çabalıyor gibiydi.

Onu bozmak istemediğimden sessizce beklemekle yetindim. Eğer anlatmak istiyorsa, öncelikle sözcüklerini zihninde toparlayıp sonrasında benimle paylaşması daha hoş olurdu. Birkaç dakikanın ardından dudaklarını araladı.

"Ben..."
Çok kısık sesle konuştuğundan ötürü ne dediğini anlayamıyordum. Biraz eğilerek gözlerimi kıstım. Eğilmemden korkmuş olacak ki irkildi.

Amacım kesinlikle onu korkutmak değildi, sadece duyamıyordum çünkü kendine güvenerek konuşmuyordu.

"Üzgünüm korkutmak istememiştim. Sadece... Sesini duyamıyorum da."

Cümlemle birlikte ses tonunu biraz daha yükselterek konuşmaya başladı. İşte bu ses tonunu kullan ve kendine güvendiğini hisset, hissettir.

Böyle yaparak bir yandan da beni büyük bir yükten kurtardığını itiraf etmem gerekiyor.

"Ben..."
"Anladım sen. Devamı ne?"

Elleriyle oynamaya başladığında omuzlarımı düşürdüm. Söylemeyecek miydi yoksa söyleyecek bir şeyi mi yoktu?

Beni mi oyalıyordu? Beni oyaladığı düşüncesi zihnime akın eder etmez dayanamayarak ayağa kalktım mırıldandım.

"Söyleyeceğin bir şey yoktu değil mi? Beni oyalamaya mı çalışıyorsun?"

Sorduğum soruyla birlikte o da ayağa kalkarak hızla konuştu.
"Hayır! Sadece nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

Hafifçe güldüm.
"Neyi? Beni nasıl dolandıracağını mı?"

Yine yanıt vermediğinden ben konuşmaya devam etmiştim. Şimdi amacını daha net bir şekilde anlayabiliyordum. Bazen iyi davrandığımda pişman olmam uzun sürmüyor.

"Bak ben iyi bir insanım. Yardıma ihtiyacı olana yardım ederim ancak yardımların da bir sınır olmalı değil mi? Sana kıyafet verdim evet. Üzgünüm ama kalacak bir yer veremem."

"Senden kalacak yer istemedim ki ben."
Cümlesiyle birlikte onu onayladım.

"O halde ne istiyorsun artık söyler misin? Çünkü oyun oynayacak yaşı geçtik. En azından ben geçtim."

Kutup Yıldızı #Wattys2019Where stories live. Discover now