Ep 2

228 42 3
                                    

Sabah olduğunda aynadaki görüntümü süzdüm. Tam bir asistan öğretmen gibi görünüyordum. Gerçi öyle bir görüntü nasıl olur onu da bilmiyorum ya neyse...

Kahvaltı bile yapmamıştım ancak sonradan bir şeyler atıştıracağımdan emindim. Bu nedenle guruldayan karnımı es geçerek ayakkabılığa yöneldim.

Aynada siyah saçlarımı düzelttikten sonra ayakkabılarımı giyerek kapıyı açtım ancak kapıda yatan bir beden görmeyi beklemiyordum.

Kaşlarımı çatarak bedene doğru baktığımda ceketimi giydiğini fark ettim.

Bunun dün gece gördüğüm kadın olduğunu anlayınca ağzımı şaşkınca açarak yerde yatan bedenin omzuna dokundum.
"Hanımefendi?"

Kadın gözlerini açarak bana bakar bakmaz istemsizce elimi geri çektim. Hafifçe doğruldu ve bana bakmayı sürdürdü. Evsiz biri olabilir miydi?

Dün geceden bu yana kapımda uyuyacak hali yoktu ya? Şuan bulunduğum duruma göre büyük ihtimalle öyle olmuştu.

Kapımı arkamdan kapatıp aklıma gelen son ve en mantıklı düşünceyle konuşmaya başladım.

"Burada ne yapıyorsunuz bilmiyorum ancak dolandırıcıları sevmem. Lütfen evimin etrafında dolanmayın. Aksi takdirde polise haber vermek zorunda kalacağım."

Dediğimde kadın bakışlarını çıplak ayaklarına indirdi. Duygu sömürüsü mü yapmaya çalışıyordu? Bunlara kanmayacaktım.
"Şimdi izninizle."

Yanından sıyrıldım ve ezberlediğim sokakta ilerlemeye başladım. Çalıştığım üniversiteye vardığımda ise güvenlik eğilerek selamladı.

Ona gülümsesem de bana koşturan öğrencileri görmemle gülümsemem solmuştu. Neden diye sormayın.

Sadece kendi fakültemde değil, bütün bölümlerdeki öğrenciler için büyük bir ilgi odağı olmuştum.

"Günaydın Bay Min!"
"Bugün de çok yakışıklı görünüyorsunuz!"

"Dersimize sizin girmeniz bizim için büyük bir lütuf!"
"Bugün saçlarınız daha bir parlak gözüküyor Bay Min!"

İçlerinden sıyrılarak okula doğru ilerledim. İşimde bile bu yoğun ilgiden dolayı rahat edemediğim bir gerçekti.

Beni seviyor, saygı duyuyor ve önemsiyor olmaları her ne kadar hoş olsa da, fazla ilgi her zaman insanı sıkar değil mi?

~

"Herkes önündeki kağıtlara Büyük Patlama Teorisi ve Hubble Teorisi hakkında bildiklerini yazsın. Süreniz bir saattir. Bu yazdıklarınız ders notu olarak değerlendirilecektir. Süreniz başladı."

Diyerek masanın köşesine oturdum. Bıkkınca önlerindeki kağıdı inceleyen öğrenciler sonunda bir şeyler yazmaya başladığında bende ayağa kalkarak büyük sınıfta dolanıyordum.

Öğrenci olduğum zamanlar aklıma geldikçe içimden üzgünlük hissediyordum. Onlar da şuan benim gibi zorlanıyorlardı ancak sıkı çalışmalarının karşılığını mutlaka güzel bir gelecekle alacaklardı.

Bunu bildikten sonra her ne kadar yorgun olsalar da, istekle çalışmaya devam ediyorlardı.

Sınav bittikten sonra kağıtları toparlayarak sınıftan çıktım. Kendi odamın bulunduğu kata ilerliyordum ki bakışlarım camdan dışarıya takıldı.

Normalde hayatımda tesadüflere yer yoktur. Hiçbir zaman tesadüflere de inanmamıştım ancak gördüğüm beden beni biraz şaşırtmıştı. Yalan söyleyemeyeceğim.

Ceketimle birlikte üniversitenin dışında dikilen kadına bakmayı sürdürdüm. Etrafındaki insanlar ona tuhaf bir şekilde bakıyordu.

Hiçbir şey giymeden sadece, üzerinde bir ceketle dışarıda dikilen bir kadın görseniz sizde meraklanmaz mısınız?

Derin bir nefes verdim ve kafamı hafifçe yana eğdim. Ona bakmayı sürdürüyorken, o ellerini önünde birleştirmiş, sanki buraya yabancıymış gibi kendisine bakan gözlere masumca geri dönüt veriyordu. Hemen sonra dün gece söylediği şeyi hatırladım.

"Min Yoongi."

Sinirle yanaklarımı şişirdikten sonra gözlüğümü çıkartarak elimdeki kağıtlara baktım. Eğer sabah düşündüğüm gibi bir dolandırıcı olsa adımı nereden biliyordu?

Gerçi günümüzde insanlar her şeyi çok iyi bulabiliyor.
"Kimsin sen..."

Mırıldanmayı keserek merdivenlere yönelip fakültenin çıkışına yöneldim. Bugünkü dersim bittiğinden dolayı zaten eve gidecektim.

Bir grup erkeğin kıza yaklaştığını ve bir şeyler söylediği görünce beklemeden ilerlemeye devam ettim. Ne yazık ki, günümüzde insanlar zeki oldukları kadar bir o kadar da acımasızlar.

"Neler oluyor burada?"
Sorduğum soruyla birlikte bakışlarını bana çeviren çocuklar mırıldanarak kızın yanından ayrıldılar.

Edebiyat fakültesinden olmadıklarına emindim, tahminen başka bölümde okuyorlardı. Onları umursamadan elimdeki kağıtları bir şekilde çantamın içerisine koydum.

"Burada ne işin var? Neden beni takip ediyorsun?"
Kadın cevap vermek yerine yeniden kafasını öne eğince aklımdaki bir ihtimali sordum.

"Acaba beni tanıyor musun? Dün akşam adımı söyledin de."

"Tanımıyorum. Ama adın bu değil mi? Yani Min Yoongi."

İlk defa uzun bir cümle kurması tuhaf hissetmeme neden olmuştu. Bakışlarımı ona tuhaf bir şekilde bakan insanlara çevirdim. Ardından iyilik yapacağım tuttu. Her zamanki duyarlı Yoongi işte...

"Evin yok mu?"
Kafasını hayır anlamında salladı. Yeniden sordum.

"Adın ne?"
"Bir adım yok."

Kaşlarım çatılmıştı.
"Ne demek bir adın yok? Herkesin adı vardır."
"Ama benim adım yok."

Benimle inatlaşması hoşuma gitmemişti. Oyun oynamıyorduk sonuçta değil mi? Ben oldukça ciddiydim üstelik. Elimi havaya kaldırarak üzerindeki ceketimi işaret ettim.

"Yanlış anlaşılmak istemem ancak eve geçecektim. Benimle gelmek ister misin? Üzerine kıyafet verebilirim hiç olmazsa."

İtiraz etmeden kafasıyla onayladı ve burnunu çekerek saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.
"İyi olur. Benim seninle konuşmam
gereken bir şey var."

"Benimle mi? Beni tanımadığını söylemiştin?"
Bakışlarını yere indirdi.

Onda bir tuhaflık olduğunun farkındaydım ancak bu tuhaflığı mutlaka çözeceğim triplerine girmeyecektim hiç.
"Ben seni tanıyorum... Sen beni tanımıyorsun."

Kafamı belli belirsiz salladım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Nedense içimden bir ses bu kadının kafasının gidip geldiğini söylüyordu.

Yüzüne bakarak istemsizce akıl sağlığının hangi derecede sağlıklı olduğunu kontrol etmeye çalışıyordum. İlerideki taksi durağını işaret ettim.

"Bugün arabamı getirmedim. Eve taksiyle geçeceğim."

Gözlerini kısarak tepkisiz kaldı. Anlamadığından emin olduğum için sesimi bir ton yükselterek sormuştum.

"Taksi diyorum. Taksiyle gideceğiz."

"Pekala."

Sessizce yanıtlamıştı. Acaba kulaklarında bir problem olabilir mi? Nedense dünkü tanışmamızdan bu yana kadar geçen süreç boyunca, bu kadının normal olmadığı yönde hislerim vardı.

Adımlarımı az önce işaret ettiğim taksi durağına yönlendirince, kendisi de sessiz bir şekilde adımlarını benim peşime taktı.

Kutup Yıldızı #Wattys2019Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz