32

1K 65 3
                                    

İklim'den

Yankı ve Demir'in yan yana yürüyerek kavga etmeden gelmelerine Alican'da çok şaşırmıştı, ben de çok şaşırmıştım. Demir Alican'la salona geçtikten sonra biz de Yankı'yla mutfağa geçmiştik. "Ne oldu?"diye sorduğumda "Barıştık."dedi. Beni ani bir şok darbesi vururken ağzım kulaklarıma varacak şekilde gülümsedim. "Nasıl?"diye sorduğumda ne olduysa anlatmaya başladı. Bu arada da beraber yemek hazırlıyorduk.

Ben masayı hazırladıktan sonra salata yapmaya koyuldu. Yankı bu arada 4 yumurta haşlamaya başlamıştı. "Onlar ne için?"dediğimde "Aslında bahçedeki köpeklere vereceğim ama tabii ki küçük şakamı eskik etmeyeceğim."dedi. Ben de gülüp kafamı salladıktan sonra işime döndüm.

Yaklaşık 40 dakika sonra tüm her şey hazırdı. Yemeğimizde pilav, köfte, patates kızartması vardı. Bir de salata. Salatayı alıp içeri koyduktan sonra mutfağı havalandırdık ve gidip haşlanmış yumurtaları masaya koyduk. İkisi de geldiklerinde şaşkınlıkla masaya baktılar. "Bu kadar süredir sadece bunları mı hazırladınız?"dedi Alican. Yankı "Hazırlamamıza yardım edebilirdiniz." dedi ve içeri diğer yemekleri almaya gitti. Biz de hep beraber masaya oturmuş Yankı'yı bekliyorduk. Ama onlar sadece haşlanmış yumurta yemek için bekliyorlardı. Yankı elinde tabaklarla geldiğinde ikisininde gözleri iyice açıldı. "Bunu mu hazırlamışız Alican bey?"dedi ve güldü.

Hep beraber yemekleri yedik ve ortalığı toparladıktan sonra hepimiz televizyonun karşısına oturup PS4 oynamaya başladık. Erkekler bizden tecrübeli oldukları için eziyorlardı ama biz spor ile ilgili oyunlar oynadığımız için ne tür hareketler yapacağımızı biliyorduk. Basketbol oynarken elinde kumanda olan Yankı ve Demir'di. Çünkü ikisi de basketbolcu. Oyunun tam ortasında Yankı topu potaya attıktan sonra telefonu çaldı. Telefonunu açtıktan sonra "Efendim Simge?"dedi. Bir süre Simge konuştuktan sonra Yankı "Kimler?"diye sordu. Birkaç saniye sonra Yankı göz devirip "Tamam görüşürüz. Sağol haber verdiğin için."dedi ve telefonu kapattı. Bize döndükten sonra "Üç gün sonra Ece'nin okuluyla yani o takımla maçım var. Biz onları yenmekten bıkıyoruz, onlar bizimle rövanş yapmak istemekten bıkmıyorlar. Bu arada tekrar telefonu çalmasıyla telefonu kulağına götürdü. Karşı taraf biraz konuştuktan sonra Yankı bana baktı ve sonra önüne bakmaya devam etti. Konuştuktan sonra telefonu kapattı, bana döndü ve "Çok güzel haberlerim var. Beş gün sonra da yurtdışında yarışma düzenlenecekmiş. Yani dans yarışması. Dört seviyeli."dedi. "İkisi nasıl yetişecek?"dediğimde. "Basketbola çalışabilmek için iki, dans yarışmasına çalışabilmek için dört günüm var. O zaman bu iki gün basketbola çalışayım, üç gün dansa çalışırız. Üzgünüm ama şu an basketbol maçı daha önemli. Kaybetmezse Ece durmayacak."dedi ve yukarı çıktı. İki dakika sonra elinde minik basketbol potasını bahçeye inip yükseğe astı. Hepimiz bahçede dururken Yankı "Kim oynamak ister?"dedi Demir'de "Ben oynarım ama yenilgiye hazır ol."dedi ve o da ortaya ilerledi.

Bir süre oynadıktan sonra Yankı'nın kaybettiğini düşünmeye başlamıştık. Alican "Yankı kaybediyor."dediğinde "Bu bir taktik Alican. Birazdan atak yapar. "dediğimde kafasını salladı. Tam Demir topu atacakken Yankı topu hemen alıp arkaya ilerledi. Oradan attıktan sonra tekrar topu aldı ve tekrar attı. Bu sefer Demir topu almaya çalışınca topu geri kaçırdı. Demir topu alıp Yankı'nın potasına attığında Yankı onu blokladı. Bu böyle gittiğinde aralarında bir sayı fark kalmıştı. Atış Yankı'daydı ve saydığımız sürenin bitmesine 5 saniye kalmıştı. Yankı topu attığında 3 saniye vardı. Son saniyede Yankı'nın topu potadan geçmişti ve turu o almıştı. Demir yorulmuş biçimde kenara otururken Yankı'da ilerleyip duvara asılı olan hortumu alıp açtı ve Demir'in üstüne suyu tuttu. Demir olduğu yerden fırlarken Yankı suyu bize tuttu. Sonra kendisini de ıslattı ve biz hepimiz uzun süre böyle su savaşı yaptık.

Su savaşı bittiği zaman hepimiz sırayla banyoya girmeye başladık. Banyo işleri bittiğinde çok geç olmuştu. Hepimiz uyumak için odalara dağıldık. Hepimiz birbirimize iyi geceler dedikten sonra odalara gittik.

Yankı'dan

Odama gittikten sonra kapıyı kapattım. Tam kapıyı kapatmamla kapı tekrar açıldı. Demir gelmişti. Ona şaşkınca bakmamla o da bana gülümsedi. Sarıldıktan sonra "İyi ki barıştık."dediğinde gülümsedim. O da odasına gittikten sonra uykuya daldım.

3 Gün Sonra

Yankı'dan

Evet bugün basketbol maçı vardı. Hep beraber okula gittiğimizde seyirciler gelmeye başlamıştı bile. İçeri gittikten sonra üstümü değiştirdim. Herkesin düşündüğü fikirleri de ortaya koyunca baya iyi şeyler ortaya çıkmıştı. Daha önce de görüntülü konuşup fikirleri toplamıştık. Şimdi de hepsini birleştirdik ve ortaya kazanmalık bir maç çıkarttık.

Maç için sahaya çıktıktan sonra diğerlerini bekledik. Diğer takım geldikleri zaman Ece'nin bana göz devirmesine karşılık intikamımı -her şey için olan- alacaktım. Ona gülümsedim.

Maç başladığında top onlardaydı.Bizim kızlardan birisinin topu almasıyla çaprazına geçtim. Topu bana paslamasıyla topu tutup arkamı döndüm. Ece'nin bana vurmak üzere olduğunu fark etmemle geri çekildim. Dikkatinin dağılmasıyla ben de topu potaya attım.

Top yine bizdeydi. Bu sefer diğer kızlara pasladım. Bazılarının atışı yapmasıyla birkaç puanımız olmuştu. Top, Ece'deyken topu almamla burnuma dirsek attı. Kimse fark etmemişti. Ama daha önce olduğu gibi kanadığını anladım. Hep bu sahadayken burnum kanıyordu. Elimi burnuma götürdüm ve sonra elime baktım. Evet kanıyordu. Kızların fark edip yanıma gelmesiyle dikkatimi toplamaya çalıştım. Top Ece'deydi. Burnumu koluma sildikten sonra topu Ece'den hızlıca aldım ve potaya attım. Top potadan geçmişti ama ben mutlu olamıyordum. Çünkü kan yere damlıyordu. Kendimi toparlamam lazımdı. Şimdi bayılıp kendimi yere atmanın sırası hiç değildi.

Demir'den

Yankı'nın burnunun kanadığını fark etmemle İklim'e baktım. Bir şey olursa hemen koşacakmış gibi bir pozisyonda duruyordu. Tekrar sahaya baktığımda Yankı burnunu tekrar koluna sildi ve koluna hiç bakmayarak maça odaklandı.

İlk yarı bittiğinde takımla birlikte soyunma odasına gittiler. Koçta onlarla beraber oraya gittikten sonra çıkmalarını bekledim.

Odadan çıktıklarında Yankı yanımıza geldiğinde kanın durmuş olduğunu ve Yankı'nın yıkamış olduğunu fark ettim. "Bilin bakalım ne oldu? Maç, yine kuralsız oynanacak. Bu beni o kadar mutlu etti ki. Şimdi gidiyorum ve Ece'yi biraz hırpalıyorum. Sonra istediğimiz kadar konuşuruz." dediğinde "Kendine dikkat et." diyerek onu uyardım. O da kafasını sallayarak takımının yanına geri döndü.

Yankı'dan

Sahaya çıktığımızda tekrar alkışlar ve tezahüratlar geldi. Hakem topu havaya attığında topa smaç bastım ve sektirmeye başladım. Ece'nin yanından geçerken ona omuz atmamla sarsıldı. Peşimden gelirken onu şaşırttım ve topu onun üstünden geçirdim. Dikkati çok dağınıktı. Topu potadan attıktan sonra bir ara ayağına çelme taktım. Ben onun kadar acımasız olup yüzüne dirsek atamazdım ama yine de onu başımdan savacak birkaç şey yapmıştım.

Maçın son saniyelerinde topu son kez potaya attım ve ona da dönüp "Bir daha ki sefere kendine denk birini bul."dedim ve hakemin gelip bizim kazandığımızı söylemesiyle içeri gittim. Üstümü değiştirdikten sonra tam dışarı çıkmıştım ki içeriden "Yankı!"diye bir bağırış geldi.


YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin