14

1.8K 113 8
                                    

İklim'den

Arkamızdan gelen kadın sesiyle oraya döndük. Bir tane kadın vardı, yanında ise iki tane erkek vardı. Kadın yanımıza yaklaşıp "Merhaba."dedi. Yankı ile bakıştıktan sonra ona dönüp aynı anda "Merhaba."dedik. Kadın gülümseyerek "Ben Olga. Babanız bahsetmiştir. Annenizim."dediğinde ona daha dikkatli baktım. Gerçekten annemiz miydi yani? Biz yine Yankı ile bakışınca Olga -bir diğer adıyla annemiz- kıkırdayarak "İsterseniz başka bir yerde konuşalım."dediğinde kafamı iki yana salladım. Şu an üşengeçliğim üzerimde açıkçası. Yankı'da benim gibi bir tepki verdiğinde tam Olga yine bir şey söyleyecekken Yankı ayağa kalkıp bir yere ilerlemeye başladı. Oraya kafamı dondürdüğümde bizimkilerin hepsinin bahçeye gelmiş olduklarını gördüm. Yankı onlara birkaç şey söyledikten sonra kafa salladılar. Hepsi buraya geldiklerinde tanıştılar. Bizim erkekler o iki erkekten hoşlanmamışlardı. Biz de öyle. Olga'ya "Yanındakiler kim acaba? Tanıştırmadın ya."dediğimde gülerek "Uzay ve Evren. Sizinle tanıştırmak istediğim için getirdim."dedi. "Neden? Onlar da mı kardeşimiz? Pek sanmıyorum. Benzemiyoruz çünkü."dedim. Olga "Kardeş değilsiniz ama ben tanışmak isteyeceğinizi düşündüm. Aile yakınımızın çocukları."dediğinde ben niyeti anlamıştım. Aynı şekilde Yankı'da anlamıştı. Yankı sinsi bir bakış atıp gıcık bir gülümseme ile "Eğer doğru anladıysam boşuna uğraşmayın, benim sevdiğim var. Kara sevdalıyız resmen."dedi ve saçıyla oynamaya başladı. Tam havaya giriyordu. Rolünü iyi oynuyordu tabii. Bunu yalandan söylediğini çok iyi anlayabiliyordum ama. Sevdiği olsa ilk bana söyler çünkü. Fakat diğerleri hiç bir şey anlamamışlardı. Hatta şaşkın şaşkın bakmakla yetiniyorlardı. Olga'ya baktığımda yüzü düşmüştü. Ben de Alican'ı biraz olsun mutlu etmek için bir şeyler söyledim. Evet evet onun için, ne yani belki bir hoşlantı olabilir. OLAMAZ MI ARKADAŞIM? Neyse. Olga'ya "Benim de sevdiğim birisi var hatta aramızda."dediğimde Yankı tıksırmaya başladı. Şu an gülmemek için çabaladığını anlayabiliyordum. Olga "O kişiyle tanışmak isterim."dedi. Ben de "Memnuniyetle. Alican."dedim. Alican'ın gözleri sonuna kadar açılmıştı ve ensesini kaşımıştı. Alican hafiften güldüğünde ben de güldüm. Olga sahte bir gülüş yaptığında ona garip bakışlar atmaya başladım. Olga, Yankı'ya "Yankı senin sevdiğin kişi aramızda mı?"diye sorduğunda Yankı'nın ne yapacağını tahmin ettiğim için sırıta sırıta oturuyordum. Demir diyecekti. Ben bilirim. Ay siz sevgili olsanız. Yankı "Sevdiğim biri var."dediğinde Demir'in tipini görseydiniz. Demir, Yankı'ya meraklı bakışlar atarken Yankı konuşmaya başladı. "Evet aramızda. Size takdim edeyim, Demir."dedi. Demir gözlerini kaçırmış sonra gözlerini büyüterek geri çevirmişti. Anlamadı muhtemelen. Yankı, Olga'ya sinsice gülerek bakarken Olga gözlerini devirerek önüne döndü. Arkasındaki iki oğlana yani Evren ve Uzay'a dönüp tekrar bize baktı ve "Bu arada kızlar, bir süre Türkiye'de olacağız sizin yanınızda yani. Ayrıca Evren ve Uzay sizinle aynı okula gelecekler. Sadece bir ay."dediği anda istemsizce Yankı ile aynı anda ayağa kalktık. Yankı "Bakın anladık bizi öldü sanıyordunuz ama biz alıştık artık. Hayatımıza girip bir süre sonra çekip gitmeyeceğinizi nereden bilebilirsin? Ayrıca bilerek bize yakın tutmak için mi bu ikisini bizim okula sokuyorsunuz bilmiyorum ama ben kimse tarafından gözlenmek istemiyorum. İklim'in de istediğini sanmıyorum."dediğinde daha Olga'nın konuşmasına zaman vermeden biraz sesimi yükselterek "Doğru. Bir zaman sonra gidip gitmeyeceğinizi bilmiyoruz ve size bu kadar kolay güvenmemizi beklemeyin."dedim. Bu arada telefon konuşmasını bitiren Canset yanımıza gelip "Gitmemiz gerekiyor."dedi. Anlamamıştım ama bu ortamdan kurtulmak için zaman arıyordum zaten. Hepimiz son kez suratlarına baktıktan sonra arkamıza dönüp yürümeye başladık. Almira yerdeki bir şeye takılıp düşecekti ama düşmedi. Almira senden beklemezdim. Mercan düşer sanmıştım ama ilk kez doğru düzgün yürümüş ve Sarp'a (!) çarpmamıştı. Dün hep birlikte onları shiplemeye başlamıştık.

Yolda ilerlerken Alican yanıma gelip "Sen beni mi seviyorsun?"diye sordu. Sesi çocuk gibiydi. Ona dönüp "Hayır."dediğim anda pişmiş kelle gibi sırıtan yüzü düşmüştü. Bana "Emin misin? Tek bir tutam bile mi yok? Üzüyorsun beni. Şaka yaparsan seni gıdıklarım."dediğinde ona kötü bakışlar atarak konuştum. "Sakın yapma. Bak sakın. Tamam söyleyeceğim."dedim ve ekledim. "Belki minik bir tutam."dediğim anda "Allaaahh."diyerek ileri doğru koşmaya başladı ve sonra kendini denize attı. Kıştayız, hava soğuk ve o kendini denize atmıştı. Tamam belki İzmir'de yaşıyor olabiliriz ama burası da soğuk oluyor. Alican "Yardım edin. Yardım edin lan. Dondum. Valla dondum."dedi. Şu an olduğumuz duruma gülerken Demir "Sen kenara doğru gel biz seni çıkartırız."dedi. Alican kenara yüzdüğünde Demir ona yaklaşıp kolunu uzattı. Ama bilin bakalım ne oldu?! Alican çıkayım derken Demir'i de denize düşürmüştü.

Yankı'dan

Hep birlikte onları alkışlamaya başladığımızda onlarda kendi kendilerine kenara çıkmışlardı. Hasta olurlarsa kesinlikle şaşırmayacaktım. İklim gülmesini zar zor durdurarak "Alican kendini niye denize atıyorsun? Çok ayıpladım seni. Senin gidip kendini uçurumdan atman lazımdı."diyip kendini durduramayıp bağıra bağıra gülmeye başladı. Sonrasında ise kendini yere atıp, karnımı tuta tuta gülmeye başladı. Ben de zaman kaybetmeden onu tutup denize doğru sürüklemeye başladım. İklim "Karnım ağrıdı yahu. Aaa, hey hey hey. Yankı ne yapıyorsun?"dediğinde "Seni denize atıyorum.."dedim. Onu denize fırlatırken İklim cümlemi tamamlayarak "Ne güzel. Benim bundan haberim var mı acaba? "dedi ve denizi boyladı. İklim yüzeye çıktığında sadece bana saydırmakla meşguldü. Kenara doğru yaklaştığında beni de denize çeker korkusuyla geri geri gittim. O da bunu anladığında sinsi sinsi sırıtıp yılan gibi sürünerek deniz kenarından çıkmıştı ve bana geliyordu. Dibime geldiğinde ayağa kalktı. Sonra tam karşımda durup omuzlarımdan tutarak konuşmaya başladı. "Yankı sen de bu sıcak yaz havasında serinlemek ister misin?"dediğinde yutkunarak "Yok ben almayayım. Ama yine de teşekkürler İklim."dedim. İklim "Canım benim istemene çok sevindim, gel."diyerek beni denize doğru çekmeye çalıştı. Ben de bu arada ters yöne kaçmaya çalışıyordum. Bizimkilere ise beni kurtarmaları için yalvarıyordum. Fakat hepsi koro şeklinde geri geri giderek "İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikayet etmeden. Hiçbir şey yapmadan, bir şey-"dediklerinde daha cümlelerini tamamlayamadan yere düşmüşlerdi. 1- Eğer geri geri gidiyorsanız düşersiniz. 2- Eğer Yankı size beddua ettiyse, o beddua tutar. Ben de onlara gülmeye başladığımda asıl kendime gülmem gerektiğini fark ettim. Çünkü şu anda denizin dibinde bağdaş kurmuş oturuyordum. Nasıl Deniz'in dibinde otururken onlara gülebilirim ki? İyice salaklaşmadan konuşmayı kesmelisin Yankı. Neyse, devam edelim. Kimin hoşuna gitmezdi ki böyle oturmak. Su beni kaldırmaya başlayınca ben de yüzeye doğru çıkmaya başladım. Küçüklüğümden beri denize girdiğimde kendimi hep denizkızı gibi hissetmiştim. Her kız çocuk bence bunu yaşar. Yüzeye Samara gibi çıktığımda yavaş yavaş karaya ayak bastım. Hepsi bana baktıktan sonra Mercan düşüncelerini dile getirip "Sarı veya kumral saçlı, türü belirlenemeyen mutant olan Samara bize doğru geliyor."dedi. Ben de "Vay be. Ben neymişim?"dedim sonrasında cümlemin bitişiyle 4 kere peşpeşe hapşırdım. Hoşgeldin 12 ayın sultanı GRİP.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin