27. Bölüm

397 32 0
                                    

İkisinin de duyguları karmakarışık ve maskeli bir haldeydi. Konuşulanları konuşmamış, aralarında hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak hatta rol yapmak ruhen ikisini de ağırlaştırmıştı. Kerem evlilik için kendini hiç olmadığı kadar ve hatta ilk defa her anlamda hazır hissediyordu ama evlerindeki ilk gerçek sabahlarında tüm kalbiyle ettiği teklifin tam olarak cevabını alamamanın kırgınlığını vardı hala içinde. Üzerinden geçen iki hafta içinde adı konulmamış bir dinginlik oluşmuştu aralarında. Herkes, her şey normal seyrinde çok doğal ilerliyor gibi görünüyordu ama Kerem içten içe aklını kurcalayan o konuşulmamış, konuşulamamış geçmişi şiddetle merak ediyordu. Sevdiği kadınla aralarına bir güven problemi oluşturmamak içinde sabırla bekliyordu. Yanında iken, ona dokunur, gözleri ile severken sakinleştiği, huzur bulduğu Meri ile düşüncelerini sorgulamayı kesiyordu ama sevdiği, bağlandığı kadından kısa bir süre dahi ayrı kaldığında, ekseninden çıktığında, kafasındaki düşüncelerle sürekli bir savaş halinde idi. Biraz araştırma yapsa Meri için verdiği sözü çiğneyeceğini biliyordu ama bu karşı koyamadığı merakının önüne geçemiyordu. Hem öğreneceklerinden korkuyordu hemde aklına gelen türlü türlü senaryolarla kafası bulanıyordu. Gerçeği öğrenmek istiyordu.

Tam iki hafta adı konulmamış bir oyunu oynamışlardı, Meri her an tetikte çok konuşan ama hiçbir şey konuşmayan bir kadına dönüşmüş Kerem ise neredeyse tüm işlerini aksatmıştı. Huzursuzdular... Geniş çalışma masasının başında, güya elinde incelediği ama kesinlikle göz ucuyla dahi henüz bakmadığı yeni ihale dosyası ile oyalanıyordu Kerem. Odaklanamadığı önemli bir toplantı öncesiydi, tek gerçek dostu ve iş yerindeki sağ kolu Hakan onu daldığı düşüncelerden çıkarmaya çalışıyordu. Ailesinden sonra hatta bazı zamanlarda onlardan bile önce dertleştiği, koşulsuz güvendiği tek insandı Hakan. O da zaten ruh halindeki değişimi, çok mutlu çok aşık görünen ama içinde bir savaş verdiği alenen belli olan Kerem'i günler öncesinden herkesten önce çözmüştü. Liseden sonra yurt dışında da üniversiteyi beraber okumuş ardından iş hayatında birlikte yol almışlardı. Sakin, kargaşadan uzak bir hayatı tercih eden Hakan iş hayatına atılır atılmaz Kerem ile ortak arkadaşları, lise aşkı Sare ile evlenmiş, kendince güzel tam da hayal ettiği gibi bir yuva kurmuştu ama Sare onun dingin karakterinin aksine farklı beklentileri olan doyumsuz bir kadındı. Kısa süren mutlu evlilik hayatları beklentilerin, amaçların ve zevklerin taban tabana zıt olması ile ciddi anlamda yıpranmış ve başladığı hızla sona ermişti. Hakan bu yaşanmışlıklardan aşk ile birlikte gelen tüm duyguları iyiyi, kötüyü, imkansızı, zoru, tutkuyu hatta ihaneti çok iyi tanırdı ve hangisi olduğunu henüz anlamasa da arkadaşını bu duygulardan birinin fena halde yorduğunun çok farkındaydı.

Ufak ufak adımlar atarken aslında ruhen orada olmayan Kerem'e en sonunda patlamıştı.

"Kerem! Abicim yine burada değilsin! Bak bu anlaşma çok önemli defalarca üstünden geçtik ama senin dik duruşun bize son golü attıracak!"

"Biliyorum biliyorum merak etme!"

"Nasıl merak etmeyim Kerem, sana bir şeyler oldu. Tam aşık oldun artık sakinleştin hayatını bir düzene sokacaksın derken, iki haftadır ruh gibisin. Ne var ne oldu? Artık anlat bana kardeşim!"

"Yok bir şey dersem inanmayacaksın değil mi?"

"Sence?" Hakan keskin dik bakışlarını dikmişti tam karşısında oturan dostuna. Bir birilerini o kadar iyi tanıyorlardı ki kelimeleri bazen boş yere sarf etmek gereksiz kalırdı.

"Canım sıkılıyor Hakan, bilmediklerim canımı sıkıyor..."

Kısa bir sessizlik hakimdi odada... Yine dalmıştı sessizce Kerem, kardeşim dediği adama bile anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdı.

MeriWhere stories live. Discover now