13. Bölüm

666 50 0
                                    

Sessizdiler. Bu yakınlığın Kerem'i nasıl etkilediğini kestiremiyordu ama Meri tüm vücudunun uyuşmuş olduğunu hissedebiliyordu. Kızdığı, sinirli olduğu için miydi, yoksa bu adamdan etkilendiği için mi bu haldeydi bilemiyordu. Tek bildiği Kerem'in nefesinin bu kadar yakın olduğu anların garip şekilde bitmesini istemediğiydi. Dakikalar sonra, hala kollarında sessizce dans ederken, cesaretini toplayıp aklına gelen ilk şeyi hafifçe kulağına uzanarak sordu.

"Kerem Bey neden böyle bir şey yaptınız?" Sesini yumuşak bir tonda tutmaya çalışsa da yine biraz sert çıkmıştı. Cevabının ne olacağını da kestiremiyordu ama bu hareketinin onu içinden çıkamayacağı bir duruma sokmasını istemiyordu.

"Bir sebebi yok, öyle istedim..."

Kan beynine sıçramıştı, hemen oracıkta dans etmeyi bıraktı, kollarından zarif hareketlerle kurtuldu. Zor da olsa sakinliğini korumaya çalışarak pistin ortasında, gözlerini gözlerine dikerek konuşmaya devam etti.

"Bakın, ilk tanıştığımız günden beri sürekli yanlış anlaşılmalar oldu. Ben sizin eğlenceniz olacak biri değilim. Sadece işimi yapmak istiyorum, buna ihtiyacım var. Öyle her istediğinizde bana yaklaşamazsınız. Lütfen benden uzak durun!"

Nefes almadan, bir çırpıda yapmıştı bu konuşmayı Meri sonra cevap bile vermesine de fırsat vermeden zoraki bir gülümseme ile arkasını dönüp, yine aynı kuytu köşesine geçmişti. Çalan müziğin sesi olmasa kalp atışlarının sesi kesinlikle duyulabilirdi. Sakinleşmeye çalışıyordu, salonu arkasına almış derin derin nefes almaktan başka yapabileceği bir şey yoktu zaten. Gitmek istiyordu ama Kerem ile değil, bir yolunu bulup gidecekti. Biraz sakinleştikten sonra kalabalığın içinde Selda'yı buldu. Eğlencenin doruğundaydı genç kadın, çok mutlu görünüyordu. Meri'de hafifçe gülümseyerek kulağına eğildi.

"Selda'cığım her şey çok güzel ama ben çıkıyorum yarın erken kalkmam gerekecek. Her şey için çok teşekkür ederim..."

Selda gülüşmelerin, onu çekiştiren arkadaşlarının arasından zar zor konuşsa da en sonunda tamam anlamında kafasını sallayarak ve ona kocaman bir öpücük yollayarak devam etti eğlencesine. Rahatlamıştı Meri, ısrar edebileceği, kal diyebileceği bir durumda karşı çıkamamak daha sıkıcı olurdu. İzlendiğinin farkında bile değildi, el sallayarak çıktı aralarından, kapıya yöneldi.

Geldikleri dakikalara nazaran bir iki gazeteciden başka kimse yoktu kapıda, derin bir nefes aldı. Kulakları içerideki yoğun müzik yüzünden hafif hafif uğulduyordu, yorgundu, güvenlik olduğunu tahmin ettiği iri adamlardan kibarca taksi rica etti. Akıl edip yanına para alması iyi olmuştu, gecenin bu saatinde bu halde çok zor durumda kalabilirdi. Hareketlerinden sonra Kerem ile dönme fikri de zaten isteyeceği son şeydi. Hafif serinlemiş havada kendi kendine sakin dakikalar geçirirken Zahide'nin sözleri geldi aklına. Kız haklıydı, üzer demişti, çapkın demişti ki kesinlikle doğruydu bundan sonra daha dikkatli olacaktı. Bu düşüncelerle dalmış gitmişti, bayağı beklemişti ama taksi gelmiyordu bir türlü, tekrar adamlara rica etti ama bu seferde adamlar tepki vermiyordu. Sinirlenmeye başlamıştı, tam kocaman adamlara diklenecekken arkalarında O'nu gördü.

Kulübün girişinde kollarını göğsünde dolamış, sırıtarak Meri'ye bakıyordu. Meri'nin kendisini görmesiyle de yanına geldi.

"Yine kaçıyoruz!" Sanki onca lafı boşuna söylemişti Meri, hiç umurunda değilmiş gibi oyun oynamıştı ona. Acayip keyifli görünüyordu ve bu çok sinir bozucu bir durumdu.

"Kaçmıyorum, ben gidiyorum, geç oldu Kerem Bey."  Sakin kalmaya çalışsa da, hafif hafif sinirle titremeye başlamıştı bile Meri, orada yokmuş gibi konuşmaya devam etti.

MeriWhere stories live. Discover now