-88-

44.6K 1.7K 373
                                    

İkinci kitabım yeniden baskıya girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İkinci kitabım yeniden baskıya girdi. Bana destek veren tüm okurlarıma çok teşekkür ederim ❤
BV serisini aranızdan kimler okudu bakalım? :)

_________________________________________

Cemre:

Yüzümü tüy hafifliğiyle okşayan parmakları gözlerimi kapatma isteği uyandırırken, diğer yanım hemen buradan uzaklaşmamız için çığlık atıyordu. "Mert," dedim kısılmış sesimle ve gözlerimi onun kan çanağına dönen gözlerine diktim.
"Bizim hemen buradan kaçmamız gerekiyor, yoksa gözlerini bile kırpmadan ikimizi burada öldürecekler."
Bunun üzerine Mert sıkıntıyla iç çekti ve başını iki yana sallayarak, elimi kalbine doğru götürdü ve, "Burası hala yanıyor Cemre, anlıyor musun? O adamı öldürmeden bir yere gidemem ben," dedi kendinden emin bir ses tonuyla. Sinirle elimi çekip, "Bencilsin sen!" dedim ve işaret parmağımı onun göğsüne bastırarak konuştum.
"Sen sadece kendini ve o adamdan alacağın intikamı düşünüyorsun Mert! Annen şu anda ne durumda, senin haberin var mı?"
O anda kaşlarını çatıp, "Annemin yanına da mı gittin?" diye sordu. Dudakları titriyordu. Onu daha önce böyle görmediğime yemin edebilirdim.
"Onların sana zarar vermesine izin verme Mert, sana yalvarırım. Ne olur annenin canını bir kez daha yakma."
Parmaklarını saçlarımın arasına daldırıp, beni kendine doğru çekti ve nefesini kulağıma doğru bırakarak fısıldadı.
"Sadece annem mi, Cemre?
Yutkunarak başımı yere doğru eğdim ve derin bir nefes alıp," Fazla vaktimiz yok. Lütfen gidelim buradan, " dedim.
"Soruma bir cevap almadan kılımı bile kıpırdatmam. Söyle, sadece annem mi benim için üzülecek?"
Başımı iki yana salladım ve utançla gözlerinin içine bakıp, "Kahrolurum Mert," dedim. Verdiğim cevap onun hoşuna gitmiş olacak ki, beni sıkıca kollarına sardı ve kendinden emin bir şekilde konuştu. "Sana söz veriyorum Cemre, bana hiçbir şey olmayacak." "Ya olursa Mert? Bu adamların gözü dönmüş!" "Bir şey olmayacak!" dedi ve pencereyi açıp, "Kaç hadi!" diye ekledi.
Başımı olumsuz bir şekilde sallayıp, yatağın üzerine oturdum ve, "Hiçbir yere gitmiyorum," dedim inat edercesine.
Söyle bakalım Mert efendi... El mi yaman yoksa bey mi?

"Cemre, korkmuyor musun?" diye sorduğunda buruk bir şekilde gülümsedim. Korkuyordum, hem de çok. Elini tutup kanlı yüzüne baktım ve, "Korkmuyorum Mert, hele sen yanımda oldukça asla korkmam ben," diye yanıt verdim. Verdiğim cevap onu mutlu ettiğinden fazlasıyla eminim. Elimi tuttu ve, "Kaçacağız buradan. Seni riske atamam Cemre. Nasıl olsa bu it bir gün oltama düşecek," dediği anda gözlerimden sevinç yaşları aktı.
"Sahi mi diyorsun Mert? Gerçekten kaçacak mıyız?"
Onay veren bakışlarını gördüğüm anda, mutluluktan kollarımı ona doladım ve, "Çok teşekkür ederim," diye mırıldandım. O acıyla inlemeye başlayınca hemen geriye çekildim ve kendisine endişe ile özür diledim.
"Dikkat çekmemeliyiz," dedi inleyerek. Şimdi kaçarsak bizi hemen yakalarlar."

"Bunun doğru zamanı yok Mert. Ya şimdi, ya da hiç. Beni götürürlerse ne yapacaksın? Bırak plan yapmayı kaçalım hemen!"

Mert ensesini kaşıyıp, pencereden aşağıya baktı ve, "Siktir," deyip gözlerini yatağın üzerindeki battaniye ve çarşaflara doğru dikti.
"Şu çarşafların uçlarını birbirine bağla Cemre, bir halat kadar uzun olması gerek. Anca öyle kaçabiliriz. "

DENIZ'IN RÜZGARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin