Bölüm-23

1.5K 89 13
                                    

*3 hafta sonra*

İrem hastaneden çıktığından beri ilaçlarını içebilmek için ağzına birkaç parça ekmek atıyor, ilaç saatinden ilaç saatine kadar ağzına lokma sokmuyordu. Üç haftada en az 4 kilo vermişti. Kemikleri sayılıyordu karnından.

Öykü durumdan en rahatsız olanlarıydı. Günlerdir annesinin yaptığından haberi olmayan İrem, sürekli acaba ben mi bir şey yaptım diye suçu kendinde arıyordu.

Ulaş kafa dinlemek adına abisinin yanına, İzmit'e gitmişti.

Öykü ise her gün Ulaş'ı arıyor, geri dönmesi için ikna etmeye çalışıyordu. Ulaş ise attığı adımdan geri dönmüyordu.

Bir gün Öykü yine aramıştı Ulaş'ı. Sitem ediyordu.

"Ay bıktım senin inadından. Kadın acısından demiş onları. Konuştuk diyorum basmıyo kafan. Kıt kafalı mısın oğlum sen? İrem ne halde haberin var mı? Bi deri bi kemik kaldı kuzum. Annesiyle de konuşmuyor. Yanına benden başkası zaten girmek için üç yüreği birden yutuyor. Gel şuraya ve dağıttığın ortalığı toparla Ulaş. Yemin ederim sana girerim aranıza kara kedi gibi, barışırsanız ayırırım." dedi Öykü kızgınlıkla. Ulaş ofladı.

"Çok mu kötü? Ne kadar bir deri bir kemik?"

"Yok, sen vallaha salaksın. Miktarı şu şekilde ablacığım; karnında dört tane, sırtında yedi tane kemik sayılıyor. Tövbe fesupanallah ya. Gel dedik gel işte. Ne dalavere ediyosun?"

Öykü Ulaş ile konuşurken, Nilüfer kızının bu haline dayanamamıştı. Mutsuzluğunun sebebinin kendisi olduğunu biliyordu. Konuşması gerekiyordu artık.

''İremcim, kızım konuşalım mı biraz?''

''Yemek ye artık çok zayıfladın diyceksen konuşmayalım anne.''

''Hayır, onu demiycektim. Ulaş'a gitmesini ben söyledim. Başına bela açılıyormuş gibi hissettim o varken. Sanki her şeyin suçlusu oymuş gibi geldi. Acım vardı, kızımı kaçırmışlardı. Ne dediğimi bilmiyordum. Affedebilecek misiniz beni?''

''Onsuz olamayacağımı bildiğin halde benden uzaklaştırdın mı onu? Beni bile bile ölüme mi attın anne? Sen ne zaman böyle bir insan oldun? Kaç yıldır gözünün önünde onu sevdim ben. Benim nefesimi sen mi kestin anne?'' dedi sesini yükselterek İrem.

Öykü duyduğu seslerle telefonu kapatıp salona geçmişti. ''Kuzum noldu, niye bağırıyorsun?''

''Ulaş'ı annem göndermiş abla. Onu benden annem ayırmış. Bende diyorum ki beni bu saçma nedenle bırakmaz Ulaş, kesin başka bir şey var.'' Öykü İrem'in öğrenmesine sevinirken, Nilüfer için üzülüyordu. İrem aşkı için her şeyi yapardı çünkü. Annesini bile ardına alırdı gerekirse.

''Bir dakika ya, sen niye şaşırmadın?..'' histerik bir gülüş attı İrem. ''Tabi ya neden olucak, sen de biliyordun. Aferin size, bravo!''

***

İrem hışımla çıktığı evden uzaklaşıp Ulaş'ı aradı. Uzun zaman sonra aradığında açıp açmayacağını bilmiyordu. Hızlı adımlarıyla sahile yürürken Ulaş telefonu açmadıkça İrem ısrarla arıyordu. 

Sahile vardığında aramayı bırakmıştı. Ayakkabılarını çıkarıp kumlarda yürümeye başladı. Batmaya başlayan güneş denizle pembeliğini paylaşıyordu. Sahil boyu yürüdü İrem. Eski hayatını özlemişti. Belki Ulaş yoktu o zaman hayatında ama fan olarak mutluydu. Tanıştı, aşık oldu, birlikte yaşadı ama hayatlarından aksiyon eksik olmadı. Belki kendi duyguları değildi o gün Ulaş'ın söyledikleri ama canını acıttı İrem'in.

Çıplak ayağında hissettiği acıyla inledi. Yerdeki cam parçası ayağını kesmişti. Kum parçaları kırmızıya boyanırken olduğu yere çöktü İrem. Bileğindeki bandanayla ayağını sararken arkasından bir ses duydu.

''Hanımefendi, yardım ister misiniz?''

herkese selam :) bayadır bölüm atamadım özür dilerim. sınav haftalarımdaydım ama geldim. bu bölümü de bu haftayı boş geçirmemek adına kısa yazmak zorunda kaldım.

şimdi şöyle bir şey var. biliyosunuz sevgili senaristimiz çiftimizi rezil etti. ben ulaş ve ireme bu çifti yazmak istemiyorum. yani yazıpta ulremi harcamaya içim el vermiyo.

bu yüzden kitapta sen anlat karadeniz olmayacak. hatta ulaşa oyunculuk yaptırmak istemiyorum artık. mevcut sorun çözüldükten sonra ünlü biri olmayacak artık ulaş. 

bu satıra yeni gelişmeyle ilgili yorumlarınızı bırakabilirsiniz ;) iyi geceler <3

Hayran Sevgili | UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin