65.Bölüm-En Güzel Yaz-

Start from the beginning
                                    

Odama girip üzerimdeki eşofman altını ve t-shortü çıkarttım ve yerine siyah kargo pantolonumu ve üzerine beyaz t-shortümü giydim. Ardından banyoya girdim ve dağınık saçlarıma güzel bir şekil verdim. Son olarak da parfümümü sıkıp güneş gözlüklerimi taktım ve odadan çıktım. Aşağıya indiğimde babam yine sırıtarak bana bakıyordu. Eğilip annemin kulağına bir şey söylediğinde o da sırıtmaya başladı. Nesi vardı bunların? Babam "Çok şık olmuşsun oğlum." dediğinde neden sırıttıklarını şimdi anlamıştım. Ben utançla kızarırken Albus, Lily ve Peter sırıtmaya başlamışlardı. Onlara ölümcül bakışlarımdan birini attım ve "Görüşürüz." deyip evden çıktım. Boş bir alana geldiğimde ise asamı çıkartıp cisimlendim. 

Hastanenin arka sokağından çıktığımda gözüme ilk çarpan şey karşı kaldırımdaki hediyelik eşya dükkanı ve çiçekçiydi. Arabalara dikkat ederek karşıya geçtim ve ilk önce çiçekçiye girip güzel aranjman aldım. Kırmızı ve beyaz güllerden oluşuyordu ve şahane kokuyordu. Parasını ödedikten sonra yandaki hediyelik eşya dükkanına girdim ve biraz etrafa bakındım. Uzun bir arayıştan sonra küçük bir atlı karınca şeklinde olan kırmızı bir müzik kutusunda karar kıldım. Kasada ki kadın onu paketlerken bende parasını ödedim ve paketi alıp dükkandan çıktım. Tekrar karşı kaldırıma geçtiğimde mugglerın anlamaması için virane hala getirilmiş hastane kapısından içeriye girdim. 

Oda numarasını bilmediğim için koridorun ortasındaki danışman hemşirenin yanına gidip gülümsedim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oda numarasını bilmediğim için koridorun ortasındaki danışman hemşirenin yanına gidip gülümsedim. "Merhaba. Ben Clarke Wood'un oda numarasını soracaktım." dediğimde hemşirede bana gülümsedi ve önündeki kağıtları biraz karıştırıp bana döndü. "Beşinci kat 657. oda." "Teşekkürler." dedim ve hemen asansörlere ilerledim. Çiçeği çevremdeki ve asansördeki kalabalıktan korumaya özen göstererek ilerledim. Sonunda beşinci kata varan asansörden ilerlediğimde takım arkadaşlarımın bir odadan çıktıklarını gördüm. Yanıma ilk gelen John oldu. Gözleri çiçek ve pakete kaydığında nedense utanmıştım. "Geç kaldın James. Onu şimdi gördük." dediğinde kolumdaki saatime baktım. Saat üç olmuştu. "Sorun değil. Bende tek başıma ziyaret ederim." dediğimde yamuk bir şekilde güldü ve el sallayıp diğerleriyle birlikte asansöre binip gitti. 

657. odanın önüne geldiğimde yavaşça kapıyı tıklattım. Kalın bir erkek sesi "Gel." dediğinde ise kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. Bay ve Bayan Wood yatağın ayak ucundaki çift kişilik koltukta oturuyorlardı. Beni görünce ayağa kalkıp gülümsediler. Gözlüklerimi çıkartıp cebime koydum ve bende onlara gülümsedim. "Hoş geldin en iyi oyuncum." Arkamdan gelen yorgun sesle yatağa döndüm ve onu gördüm. Clarke yorgun gözlerini bana çevirmiş burukça gülümsüyordu ama eski neşesi hala yerindeydi. "Geçmiş olsun en iyi takım kaptanı." dediğimde ikimizde gülüyorduk. Bayan Wood Bay Wood'un koluna girip "Biz çıkalım da çocuklar konuşsun." dediğinde yine kızardığımı hissediyordum. Bugün bana ne oluyor böyle?

Onlar odadan çıktıktan sonra hemen yatağa yaklaştım ve Clarke'ın yanına oturdum. Çiçekleri  ve hediyeyi ona uzattığıma yüzündeki solgunluk gitmiş, yerini her zamanki muhteşem gülümseme almıştı. Yatakta doğrulmaya çalıştığında ona yardım ettim. Yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken bana parıldayan gözlerle bakıyordu. Ortamı eski haline çevirmek amaçlı hediyeyi tekrar ona uzattım. "Aç hadi." dediğimde gülümsedi ve hemen alıp açtı. Küçük müzik kutusunu gördüğünde kocaman gülümsemeye başladı. "James bu muhteşem." deyip boynuma atladığında bir an donup kaldım. Ardından bende sıkıca ona sarıldım. Benden ayrıldığında yanakları al aldı.

Hogwarts Aşıkları (Dramione Ransy Hinny Nuna)Where stories live. Discover now