YOLCULUK... Ö.E

11 1 0
                                    

Nasıl  başlar  insan cümlenin  başına ? Merhaba. Selam... Hoş geldiniz ?
Ben size nasil başlamak istediğimi anlatamam. Buna bi kelime telâffuz olmaz. Olamaz. Ben bir başlangıç  değilim ki bir yerden başlamam gerektiğini  bileyim. Ben de hayatın ortasına  atılmış aciz bir kulum. Herkes gibi. Bir oyunun gözükmeyen bir parçasıyım...
.
.
Sanırım bi yerden başlamam gerekiyor değil mi ?  Uzunca bir yol olabilir mi bu. Yada yolun derdini çeken bir dost...
.
Şuraya bir anı bırakayım  o vakit. Gerçek olsun. Yaşanmış olsun. Yaşanmakta bulunsun...
.
Gecenin bir yarısında ıssız bir yol kenarındaydım. Hava sıcak  mı yoksa soğuk mu ? Düşüncelerim o kadar yoğundu ki üşüyüp  üşümediğim hakkında  bir hissim dâhi  yok. Içimde  olan tek şey hasret ve özlem duygusu varolmuş. Tek umudum sabah gözlerimi açtığımda yüreğimdeki susuzluğun serin bir suyla giderilme  hissi  olmuştu. Hani için  yanar ya soğuk bir şey içtiğinde tüm bedenin uyuşur bi rahatlama hissi  gelir. Benim de  olan özlemim  bu şekilde bi susuzluk misali...
.
.
.

Olayların artık farkına varmalıydım. Otobüse  binip  biraz daha susayıp, içimdeki yangını biraz daha alevlendirmeliydim. Çünkü sonunda huzura ve suya kavuşacaktım. Yaşam kaynağım olan şeyi  bulup  tadacakdım...
.
.
Huzur belki de minik minik şeylerde saklıdır değil mi ? Mesela bir dala tutunup  yaşamın belirtilerini onunla hissetmek gibi... Mesela bir balkonun ortasında serin havada etrafı boş boş izlemek gibi...
Mesela bir denize, bir suya tutunmak gibi.
Aaaa saçmalama sende canım  hiç suya tutunur mu insan ?
.
.
Tutunur tabi azizim. Tutunur...
Suyun yüreğine tutunur hemde. Derinliğine tutunur. Hissiyatına tutunur... suya tutunmamak olur mu hiç... sen deniz sevmezmisin  ? Denizi hiç görüp  düşüncelere, derinlere, acına, huzura dalmaz mısın  ?
Senin derinliğin  belki denizin derinliğinden daha fazladır hatta. Yüreğinin yükü  denize bile sığmaz hatta.  Içini döksen deniz bile  kaldırmaz hatta...
Hiç denize tutunmamak olur mu ?
Hiç suya  bağlanmadan yaşanılır mı?
.
.
.
Aslında olan şu  ki burada pek bi tutunuşum  yok. Belki 2 3 dost dışında...
Özleme  tutuşuyorum daha çok. Gideceğim güne bağlı kalıyorum hep. O otobüsün durduğu  saatin hayaliyle yaşıyorum hep. Gurbet  ne zormuş be.
Sebebi ne olursa olsun. İş, eş, eğitim, sağlık, ekmek parası...
Ne olursa olsun. Gurbetin bi acısı varmış. Onu yaşayanın bi hissiyatı varmış. Bi özlemi varmış. Ayrıca bitmeyen tükenmeyen bi umudu varmış...
.
.
.
Şimdi,
Yolun bitişini izliyorum kafamı  cama yaslayıp, sanki yol beni içine çekiyor. Benliğimden alıyor beni. Götürüyor uzaklara. Bi ara kafamı kaldırdığımda bir kahve kokusu ile karşılaşmış oluyorum. Tamam işte şimdi biraz ayılırım. Zaten 3, 5 saate  biter yol. Varırken ki hissin bir tarifi olmadığı için yazamıyorum. Bu kavuşmanın hasretini anlatamıyorum. Özlemenin ne denli zor olduğunu  söyleyemiyorum....
.
.
Gözlerimi kapattım  bir ara. Kulaklık kulağımdan çıkmış. Şarkının sesi biraz derinden buğultulu  ve uzak geliyor.  Sanki kulaklık çıkınca gerçek hayata dönmüş hissi uyandırıyor aklım.  Hemen bana bir sinyal veriyor. Bir kendine gel...
Kulaklığı elime alıp, doğrulup  tekrar takıyorum. Evet şuan çok rahatım. Kendi iç dünyama  ve saçma  sapan  düşüncelerime  dönebilirim... En büyük huzurlardan biri degilmi aklında abuk subuk şeyler kurmak,  hayaliyle yaşamış gibi hissetmek...
Ben seviyorum bu oyunu oynamayı.
Beni ben yapıyor çoğu zaman.
Kalemime lisan oluyor...
.
.
.
Bir takım karışıklıklar yaşansa da sabahın  gün ışıkları minik minik sıcaklığını  üzerime değdiriyor . Tabi gözlerim bu durumdan en çok  madur olan taraf...
.
.
Bu benim için pek de sorun teşkil etmiyor. Keza aksine mutlu edici. Hayallerime yaklaşmış  olmanın bir garip heyacanı sarıyor yüreğimi. Özlemimin artık dili damağı kurumuş.. sabret  az kaldı bitmesine diye avutuyorum kendimi...
.
.
.
Bir ses duydum.
Geldik, geçmiş olsun sayın yolcularımız..
.
.
Ahhh...
Ayaklarımı  sanki hissetmiyorum. Tüm bedenim uyumuş mu acaba ?
Uyandırılmaya ihtiyacım var gibi...
.
Şükür ki kendimde olan son dirhem gücü  kullanarak kavuşma vaktine doğru ilerliyorum... hasretimin, susuzluğumun  giderilmesine adımlar kalmış. Dermanım  tükenmiş olsada umudum tükenmedi..  son damlalarını yaşam mücadelem için tüketiyor....
.
.
Geldim...
Artik tükenmiş bedenimi kendi haline bırakma vakti. Senelerdir uyuduğum yatağımi o kadar özlemişim ki... kafamı koyduğum an tüm herşey yok olup  yeniden doğacakmış gibi hissediyorum...
.
Gözlerimi açtığımda hasretini çektiğim balkonuma koştum...
Nasıl anlatsam bilemiyorum ki demirleri mı tek tek öpsem ? Balkonun pervazina tutunup boğazım acıyana dek bağırsam mı karşı manzaraya...
Bu nasıl bi heyacan yüreğimdeki...
Balon alınmış çocuk gibi..
.
.
.
Tüm özlemimi buraya bırakıyorum artık...
Yaşanan  onca şey şurda dursun istiyorum..

.
.
Ben bir kaç gün ben olup geliyorum..
.
.
Sağlıcakla...
.
F.Karaaslan...

KALBİN HARFLERİNDENWhere stories live. Discover now