Final

2K 154 121
                                    

Birbirlerine yaklaşırlar, şekil alırlar,
Sarmalanırlar,
Düğümlenirler,
Çözülüp koparlar...

Yarın sabah gidiyorlardı.

Atkımı ensemin arkasından atıp, iki ucunu bağlamadan serbest bıraktım. Atkımın kumaşıyla ensemin arasında sıkışan saçlarımı omzumun arkasından geriye doğru atarken yanan gözlerimdeki acıyı unutmaya çalıştım. Odamın köşesinde duran boy aynamdaki aksime baktığımda zaten gözlerimin içi kızarıktı ve gözaltı torbalarım koyu halkalar halinde oluşmuştu. Yanaklarımda hiç renk yokmuş gibiydi. Dudaklarıma sürdüğüm parlatıcı bile beyaz tenime bir renk katmıyordu.

Yansımamı izlemeye devam ettim. Kendimi ilk defa görüyormuşum gibi büyük bir dikkatle henüz kuruyan kirpiklerimi, dudaklarımı, yanaklarımı, gözlerimin altını dolduran halkaları ve burnumu inceliyordum. Derin bir nefes alıp verirken göğsüm zayıfça havalanıp tekrar normale döndü.

Ellerimde tuttuğum montun sarsılıp durduğunu yansımadan görene kadar, ellerimin titrediğinin farkında bile değildim.

Arabada yaşadığımız o özel anın devamına takılan, birlikte geçirmeye çalıştığımız bu birkaç gün hızla geçip bitmişti. Sanki gitmesini istemedikçe, zamanın olağan halinden biraz daha yavaş akmasına ihtiyacım olduğu belli oldukça tam tersi gerçekleşmişti. Birlikte geçirdiğimiz son günler parmaklarımın arasından su gibi süzülüp gitmişti.

Hiçbirine yetişemedim, hiçbirini tutamadım.

Onunla vakit geçirebilmek için okula gitmedim. Geldiklerinin ertesi gününden beri hiçbir dersin notunu, ödevini ve sınav öncesi çalışma kağıtlarına ulaşmadım. Nasıl olsa hafta sonu yakındı ve onlar gittiklerinde, sadece Pazar günü evde oturacaktım. Pazartesi günü yaşamım kaldığı yerden devam edecekti. Eski rutinime geri dönecektim fakat o zamana kadar, sadece Luke'la ve çocuklarla olan, birkaç ay öncesine kadar sahip olabileceğimi düşünmediğim bu hayatımı yaşamaya odaklanmıştım.

Ailemin bu durumum karşısındaki tutumları sessizlik kapsamındaydı. Hiç kimse ağzını açıp da tek kelime etmiyordu. Eski yaşantımızı sürdürüyorlarmış gibilerdi ve bir açıdan baktığım zaman, bunun böyle olmasına ihtiyacım vardı. Chloe'nin başına gelenlerden sonra evi hakimiyeti altına almış sessizliği hatırladıkça tüylerim ürperiyordu. Matem evine benziyordu. Ve bunun olmasını istemiyordum.

Pazartesi olduğunda istemsizce sıyrıldığım hayatımın içine yeniden adımlamaya çalışacaktım.

Bu süreçte Melanie ile birbirimizi neredeyse hiç görmedik diyebilirdim. Çünkü benim Luke'la ilişkimize gösterdiğim hassasiyeti o da Calum'a göstermişti. İkisi de toplu olarak buluşmadığımız vakitlerde kesinlikle ortalarda yoklardı ve telefonlarına da bakmıyorlardı. Dolu dolu vakit geçirmeye çalışıyorlardı ki, onların haksız olduğunu söyleyemezdim.

Luke'la yaptığımız bundan farksızdı.

Sabahın ilk saatlerinde uyanır uyanmaz Ithaca'nın büyük parkında buluşup, onun evine gittik. Odasına kapandık ve saatlerce hiç çıkmadan, birbirimize sarılarak, el ele tutuşarak uzandık. Bir şeylerden konuşmaya çalışıp dikkatimizi dağıtmak, gözyaşlarımızı kovalamaya uğraşmak anlamsızdı. Bu yüzden sadece dokunuşlarımız, düşündüklerimize ve hissettiklerimize egemen oluyordu.

Yalnızca bir ara, albümleri için hangi şarkıları seçebilecekleri hakkında konuşmuştuk. Bazılarını gitarıyla bana çalıp, birkaç saniyeliğine söyleyerek göstermişti. İçlerinden bir tanesini benim seçmemi istedi, hangisini seçersem seçeyim onun için fark etmeyecekti. "İstersen benim daha az sevdiğim bir tanesini seç, sorun değil," dedi. "Senin için ne istersen yaparım."

Terrible Love || hemmingsNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ