BÖLÜM 18 -Rothadt Kanyonu-

438 23 53
                                    

Ben geldim!

Sonunda geldim.

Sınav haftamdı. Bittiğine göre rahat bir nefes alabilirim.

Buraları fazla uzatmak istemiyorum bu yüzden okuyun sksjsow

Bölüm sonu görüşürüz. İyi okumalar:)

Bölüm 18 Rothadt Kanyonu;

Gregor önünde duran kanyonun girişine bakarken yüzünden hiçbir duygu okunmuyordu. Çürük yumurta kokusu nefesini kesmek üzereydi, sırtındaki çanta ağırlık yapıyordu ve kemerine sıkıştırmış olduğu kılıcı sürekli ayaklarına dolanıyordu. Fena halde rahatsız olmuştu.

Kanyonun girişinde pek bir şey yoktu. Sadece birkaç ot ve taş. İçlere doğru gidince incelen yosun ve sarmaşık topluluğu, birkaç metre ileride başlayan tuhaf, anlamlandıramadığı, çürük yumurta kokusunun nedeni olan, çok yapışkan görünen bir çeşit sıvı. Ne olduğunu cidden bilmiyordu.

"İzler kanyonun içine gidiyor. Kanyona girmiş olmalılar." dedi Carissa, gözleri cılız yosun tabakasındaydı. Gregor baktığında cidden izlerin olduğunu fark etti. Penelope'nin pençeleri gerçekten çok büyüktü. Carissa'nın yosunlarda bıraktığı izle karşılaştırılınca. 

"Sizce de tuhaf değil mi? Sessiz. Fazla sessiz..." dedi Hazzard kanyona bakarken. Gregor'un bakışları Hazzard'ı buldu. Dikkat kesildiğinde çocuğun haklı olduğunu fark etti.

"Sonuçta burası ölü toprakların çıkışı. Kimse Tenebrislerin eline düşmek istemez." dedi Carissa Hazzard'ı cevaplayarak.  Gregor'un kafası karışmıştı.

"Burası bilinmeyen toprakların çıkışı mı?" diye sordu. Tenebrislerin elinden kaçarken geldikleri yön burası değildi. Emindi. O zaman sıçan neden böyle diyordu?

"Evet. Aslında çıkışlardan biri diyelim." dedi büyük, naif pençeli sıçan. "Burası bir daire gibi. Tam ortada saray ve insanların kısmı var, çemberin tam ortası gibi düşün. Ortada olmasının sebebi yerüstünden gelen ışığa sahip olması. Etrafında ise diğer türlerin bölgeleri var. Hepsi kırmızı bir perdeye diğerlerinden ayrılır. Toplamda sekiz bölüm var. Yarasaların, kelebeklerin, örümceklerin bir de farelerin bulunduğu kısım bilinmeyen toprakların, ölü tıpraklarının kesiştiği yere denk geliyor. Kısacası o kısımlardan herhangi bir yere denk gelmiş olabilirsin. " dedi Carissa. Gregor anlayarak başını salladı. Acaba hangi kısmından gelmişti? Eh pek merak ettiği söylenemezdi.

"Peki diğer kalan bölmeler? " diye sordu Gregor. İşte bu merak ettiği bir konuydu. Sıçan cevapladı.

"Diğer kısımda sıçanlar, köstebekler, ateş ve hamam böcekleri yer alıyor. Bilinmeyen topraklar hala tam keşfedilmedi. İç kısımlara daha güçlü, büyük ve sayısı daha fazla olan türler yerleştirildi. Bilinmeyen topraklardan gelen tehlikeler için, bizi korusunlar diye."

Bilinmeyen topraklar hala tam keşfedilememişti demek. İyi de bu çok tehlikeli diye düşündü Gregor. Sonuçta iki tarafta da düşmanları vardı. Köşeye sıkışmış görünüyorlardı. Sonsuza kadar böyle dayanamazlardı.

"Bu kötü bir şey değil mi? "diye sordu Gregor tedirgince. Sıçan güldü.

"Eh aslında bilinmeyen topraklardaki canlıların bizi pek taktığını sanmıyorum. Hatta sadece bir iki tür varlığımızdan haberdardır. Burası büyük bir yer Gregor. Çok büyük. Bilinmeyen topraklarda sınır kavgaları yok. Buradaki yeraltlılar ilkel yaşıyorlar, yanlarına yaklaşmadığın sürece güvendesin. Asıl tehlike tenebrisler. Bizi yeraltından atmak, silmek istiyorlar ve şuana kadar hiçte fena değillerdi. " dedi Carissa o büyük kara gözleri donuklaşmıştı, derin bir nefes aldı. "Korkarak söylüyorum eğer bizi buradan da atarlarsa hiçbirimiz sağ kalamayız. "

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Where stories live. Discover now