BÖLÜM 24 -Fırtına Öncesi-

392 26 74
                                    

Ben geldiğiğim

Nasılsınız?

Ben iyi değilim. Üniversite sınavı gözümü şimdiden korkutmaya başladı ama olsun ben hala kıçımı kaldırıp ders çalışmaya gidemiyorum:D

Neyseeğğ bu bölüm geç geldi farkındayım, yine kusura kalmayın:D

İyi okumalar:F

"Tamam tamam sormadım varsay!" diye haykırdı Gregor kollarıyla kafasını korumaya çalışarak. Ama bu hareketi yaralı kolunun kasılmasına neden olduğu için yine de canı yanmıştı. Karınca cidden sağlam geçiriyordu!

"Çok mızıkçısın ama. Senden sadece tek bir isteğim var! "dedi Gregor sızlanarak. Karınca homurdandı. Gregor karıncanın ona vurmamasından cesaret alıp sorusunu sordu.

"Adın ne? "

Penelope ile konuşup sakinleşmesinden sonra - evet kesinlikle bir aptaldı- karıncanın yanına tekrardan gelmişti. Kabul ediyordu; sinirlerini kontrol edemeyeceğini anladığında, karıncadan uzaklaşması gerekiyordu ama maalesef yapamamıştı. Burada bulunan herkes - ki Gregor bu genellemeyi sadece kendi grubuna yapıyordu malum kraliçe ve yandakçıları karıncayı ellerine geçirse öldürürlerdi- sevdiklerini tenebrisler yüzünden kaybetmişlerdi. Bir örnek Hazzard. Babasını karıncalara şehit vermişti, Zap zaten arkadaşını karıncaların o kanlı kıskaçlarından kurtarmaya çalışıyordu. Bu durumda onların bu karıncayla ilgilenmelerini bekleyemezdi. Bu zalimlik olurdu!

Ayrıca bu durum Gregor'u düşünmeye de sevk etmişti. Tamam bütün herkes sevdiği kişileri tenebrisler yüzünden kaybetmişti ama Hazzard ve Zap dışında kimsenin tenebrisler tarafından kimleri kaybettiğini bilmiyordu. Sormamıştı da zaten. Böyle bir şey nasıl sorabilirdi? Ancak merak etmeden de edemiyordu.

Sonradan daha önemli bir şey fark etti, kendi grubundaki üyelerden nerdeyse hiçbirisinin neden bu göreve katılmak istediğini bilmiyordu. Tamam tenebrisler onları yurtlarından etmiş, sevdiklerini katletmişti ve intikam almak için her şeyi yaparlardı ama sadece küçük bir grupla tenebrislerin ana yerine girmek bir nevi intihar olurdu. Neden ölümü göze almış ve buralara kadar gelmişlerdi? Beklemek ve planlıca davranmak daha mantıklı olurdu.  En aptalları bile böyle bir işe kalkışmazdı.

Hazzard ve Pusilli'nin kendisine yardım için katıldığını biliyordu, başından beri. Carissa ise bu konuyla kendi başını yeterince belaya sokmuş, zindana hapsedilmişti. Kısaca, kraliçenin inadına, Gregor'a yardım etmeye dünden razıydı. Lapblood'u ve yavrularını es geçiyordu. Onlara gözü kapalı güvenirdi. Zap'in nedeni de belliydi. O ateş böceği ne kadar Foto ile kavga etse de ona kökten bir bağ ile bağlıydı. Peki ya Pupa? Gregor birkaç dakikasını ciddi ciddi buna ayırdı. Pupa neden onlarla gelmişti? Bu görevin tehlikeli olduğunu biliyordu ama sorgusuz süalsiz, birazda emrivaki girmişti aralarına. Gregor derin bir nefes aldı.

Neden bunlara kafa yoruyordu ki? Herkesin kendine göre sebepleri olabilirdi.

"Sen laftan anlamaz mısın be sıcakkanlı! Son kez söylüyorum, defol!" dedi sinirle haykıran karınca. İstemiyordu, bu yerüstlüyle konuşmak istemiyordu. Ah kraliçesi... Kraliçesi şimdi ki durumunu bilse ne derdi!

"Neden işleri zorlaştırıyorsun?" diye sordu Gregor. Karınca sinirle soludu.

"Benim mertebemde değilsin." dedi, "Karıncalar onlardan aşağı olan sıcakkanlılarla konuşmaz." diye ekledi.

Gregor şaşkınlıkla güldü. Onlardan aşağı olan sıcakkanlı ha? Bunlar kendilerini ne sanıyorlardı?

Ölü topraklarda, Luxa da ona kanıbozuk demiş, kendisinin asil kan olduğunu ve ondan üstün olduğunu savunmuştu. Şimdi bu karınca kendisinin ondan üstün olduğunu söylüyordu. Sıcakkanlı olduğu için. Bu ne kadar saçma bir düşünceydi böyle? Kanın altı üstü yoktu ki! Kan kandı. Kanı, soyu, ırkı yüzünden kendisini üstün sanan varlıklar gerçekten çok acınasıydı! Herkes eşitti. Neden gerkesiz bir egoya bürünüp her şeyi mahvediyorlardı?

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Where stories live. Discover now