60.Bölüm-Soğuk Gece-

Comenzar desde el principio
                                    

"Tabii ki bakarım Sev. Hemde gözüm gibi bakarım, sen hiç merak etme." dediğinde saksıyı ona uzattım. Uzanıp saksıyı elimden aldı ve çiçeğin yapraklarını okşadı. "Benim gitmem gerek, sonra görüşürüz." dedim ve hızlı adımlarla bahçeye çıktım. Gözlerimin yanmaya başladığını hissedince adımlarımı hızlandırdım ve kalabalık bahçenin en ücra köşesi olan orman tarafına ilerledim. Geniş bir ağacın önüne geçerek daha fazla dayanamadım ve göz yaşlarıma akmaları için izin verdim.

Ben o çiçeği onun için büyütmüş, onun için kazanmıştım. Odamdan çıkarken ne hayaller kurmuştum. Şimdiyse bir sevgilisi olduğunu öğrenmiştim ve ona armağan edeceğim çiçeği sadece arkadaşça emanet edebilmiştim. Göz yaşlarım daha hızlı akarken kafamı dizlerimin arasına aldım ve kollarımı dizlerime sardım. Beni reddedeceğini bile düşünmüştüm ama bir sevgilisi olduğunu düşünmemiştim. İşte bu beni fena yaralamıştı.

Lily'nin Ağızından

Yatağımda oturmuş elimdeki cekete bakıyordum. Peter'ın üşümeyeyim diye omuzlarıma bıraktığı cekete. Aklıma kızlarla olan konuşmam geldi. Ondan hoşlandığımı söylemiştim ve hoşlanıyordumda, bu doğru. Ama kalbimim tekrar kırılmasından da korkuyordum. Sonra aklıma Rose'un sözleri geldi. 'Korkunu yenmen lazım yoksa seni seven birini kaybedeceksin ve bunun pişmanlığı ile yaşayacaksın.' İşte bu sözleri hatırlamak beni yatağımdan kaldırdı. Ceketi üzerime giydim ve yatakhanemden çıktım. Boş ortak salondan da çıktım ve adımlarımı büyük salona çevirdim.

Akşam yemeği vakti olduğu için koridorlar neredeyse boştu ve bu benim hızlı ilerlememi daha da kolaylaştırıyordu. Sonunda kalabalık salonun kapısına vardığımda gözlerim Ravenclaw masasını taradı. Peter burada değildi. Tekrar boş koridora döndüm ve bu sefer kütüphaneye ilerlemeye başladım. Kütüphanenin kalın kapılarını açıp içeriye girdim ve sessizce her tarafı aramaya başladım. Burada da değildi. Son çare bahçeye çıktım ama burada da yoktu. Bakacak yerlerim tükenmişti ama hala onu bulamamıştım.

Aklıma gelen fikirle pantolonumun cebindeki asama uzandım ve güzel bir anımı düşünüp salladım. "Expecto Patronum!" Babamın bize öğrettiği ilk büyüydü ve tabii ki ilk öğrenen de bendim. Asamdan çıkan mavi balığım etrafımda dolanırken ona dönüp mesajımı söyledim. "Yılbaşından önce buluştuğumuz yerde seni bekliyorum." Balığım karanlığa karışıp gözden kaybolduğunda sırtımı ağaca yaslayıp beklemeye başladım. Bir dakika sonra önümde mavi bir ayı belirince küçük bir çığlık attım. Peter'ın sesi "Hemen geliyorum." dediğinde gülümsedim ve patronusun yavaşça kayboluşunu izledim.

Peter dediği gibi hemen gelmişti. Altında siyah bir jean, üzerinde beyaz bir t-shirt ve onunda üzerinde lacivert bir kot ceket vardı. Elleri ceketinin cebinde bana doğru gelirken kalbim bir an teklemişti. Gözlerinde meraklı ve çekingen bir bakış vardı. "Lily Potter." dediğinde gülümsedim. "Bana sadece Lily demeyi denesen." dediğimde kafasını olumsuzca salladı. "Olmaz. O zaman diğer insanlardan bir farkım kalmaz." dediğinde bir adım ona yaklaştım.

"Yılbaşından önceki konuşmamızı hatırlıyorsun, değil mi?" diye sorduğumda beni başıyla onayladı. Bir adım daha yaklaştığımda merakla beni izliyordu. "Bana beni sevdiğini söylemiştin." dediğimde yine kafasını sallayarak onayladı. "Seni rahatsız ettim, değil mi? Tamam, bir daha söylemem." dediğinde sesindeki ümitsizlik beni üzmüştü.

"Ben öyle söylemeyecektim." dediğimde mavi gözlerini gözlerime kenetledi. Gözleri şimdi umutla bakıyordu. Daha fazla uzatmak istemediğimden konuşmaya devam ettim. "Ben tatilde çok düşündüm Peter ve senden hoşlandığımı anladım." dediğimde kocaman gülümseyerek bana bakıyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan hızla kollarını bana sarmıştı. Şaşkınlığımı üzerimden attığımda bende ona sarıldım.

Hogwarts Aşıkları (Dramione Ransy Hinny Nuna)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora