0.8

2.8K 369 390
                                    


⚪⚫⚪

Elimi yattığım yerde oynatmamla sert bir şeyin elime gelmesi bir olmuştu.

“Günaydın.” Gözlerim Mark'ın dibimdeki gözleriyle ve kürek kemiğindeki elime takıldığında hızlıca geri çekildim.

Yatağın sonunda olduğumu unutup kendimi geriye çektiğim için yere düşerken sadece Mark'ın yüzüne odaklandım “Daha iyi misin?”

Kafam karışık bir şekilde ona bakarken yatakta oturur hâle geldi “Yani hatırlamıyor olabilirsin.” Kaymış mavi bluzunu aşağı çekiştirirken yüzünü bir türlü bana tam olarak çevirmiyordu “Gece sen anlayınca ben d-.”

Konuşma çabasına karşı düştüğüm yerden ayağa kalkıp esnedim “Hatırlıyorum.” dediğimde derin bir nefes almıştı “Yanımda kaldığın için teşekkür ederim.”

Gözleri bana doğru yavaşça kalkarken “Önemli değil.” dediğinde duş almak için odadan çıkacaktım ki bana seslenmesi beni durdurmuştu “Donghyuck konuşabilir miyiz?”

Duvarda olan saate baktıktan sonra ona döndüm “Yarım saat sonra dersin var.” Omzunu silkerek ayağa kalktı “Bugün gitmeyeceğim.”

Yanına doğru seri adımlarla ilerlediğimde yüzü tedirgin gibiydi “Dün sana ne olmuştu?”

Bunu soracağını bildiğim için gözlerimi ona diktim “Bilmiyorum.” dedim “Bir anda uyandım ve korktuğum kesindi.”

“Neyden?” Yatağa oturduğumda benimle ciddi bir konu konuşmak istiyor olmalı ki ayağa kalkıp sırtını kitaplığı dayadı “Bilmediğimi söylemiştim.”

Derin bir nefes verdi bunu bu aralar çok fazla yapıyordu, gözlerimi yere diktiğimde benim de bu aralar bu hareketi çok yaptığımı fark ettim.

Mahcup oluyordum çünkü o bana yardım ediyordu ve ben bana yardım edilmesine böylesine dikkat edilmesine alışık değildim.

Yüzü benimle konuşurken her kelimesini büyük bir titizlikle seçtiğini anlatır gibiydi, gözlerime bile çoğunlukla bakmaktan çekiniyordu.

“Donghyuck.” dedi hem ciddi hem de karmaşık bir yüz ifadesiyle “Seni zorlamak istemiyorum ama sanırım artık bana bir şeyler anlatman lazım.”

Yutkundum, çünkü yapabilecek başka bir şeyim yoktu. Haklıydı, benden ona anlatmamı tabii ki isteyebilirdi ki bu zaten bana güvenmediğini ortaya çıkarıyordu.

Ne yaparak onun güvenini kırmıştım bilmiyordum ama bana ne olduğunu öğrenmek istemesi artık detayları umursamaya başlamıştı.

“Özür dilerim,Mark.”derken bir yandan da neden bana güvenmediğini düşündüm “Dün ağladığım için yemin ederim bir daha sessiz ağlayacağım.”

“Ne diyorsun Donghyuck?” Ne yani, bunun için değil miydi aklıma daha mantıklı bir sebep geldiğinde gözlerim büyümüştü “Bir daha seni gece yanımda kalmaya da zorlamayacağım, affedebilir misin?”

“O benim için bir sorun teşkil etmiyordu.” derken gözlerini bir kaç kez sertçe ovuşturuyordu “Donghyuck sana bir hata yaptığından sormuyorum sorunlarımı.”

Şimdi dikkatle gözlerime bakıyordu “Dün nefesin kesilen kadar korkudan ağladın,farkında mısın?” O anlar aklıma gelince yüzümü yere eğdim eğer Mark olmasaydı ne hale geleceğimi düşünemiyordum bile “Ben seni neyin bu kadar korkuttuğunu merak ediyorum?”

how to train your donghyuck | markhyuckWhere stories live. Discover now