1.1

2.9K 351 442
                                    


⚪⚫⚪

“Ben.” Karşımda kekelemek üzere olan Mark'a baktım, biraz önceki özgüveninden gram eser kalmamıştı “Ben sana bi-.”

Onun bu kadar endişeli durmasını istemediğim için sözünü kestim “Sorun değil.” dediğimde yüzüm gülüyordu bir şeyi daha deneyimlemiştim “Hayır Donghyuck,ben söylemek istiyorum.”

Kafamı olumsuz anlamda salladım “Öpüşmek için illa aramızda bir duygusal ilişki olması gerekmiyor Mark.” derken omzuna elimi koydum “Özellikle de bu yaşlarda, bu yüzden sorun değil.”

Gözleri bana doğru kalkarken kaşları çatılmıştı “Sana karşı bir şey hissetmiyorum sen de bana karşı hissetmiyorsun.”

“Ne yani?” dedi Mark irileşmiş gözleriyle bana bakarken “Az önce olanları başkasıyla da yapar mıydın?”

“Bilmem.” dedim omzumu silerken “Güvenmem gerekirdi herhalde.”

“Ha güvenirsem olur diyorsun?” Ona gözlerimi devirirken koşarak sandalyeden ceketimi daha doğrusu Mark'ın bana verdiği ceketi aldım “Bilmiyorum dedim ya Mark niye konuşuyoruz.”

“Gerçekten sana inanamıyorum.” derken oturduğu merdivenlerden indiğinde ikimiz de aynı anda bize sırtı dönük Sicheng'i görmüştük.

“Yukhei ile birlikte bana Donghyuck'ın ne kadar saf olduğunu anlatmaktan bıkmadınız.” derken bize doğru döndü “Saf dediğimiz çocuk bu muydu?”

“Bugün güncelleme gelmiş Donghyuck'a.” dedi saçlarımı karıştırırken “Normalde böyle değildi.”

Aklıma gelen şeyle koşarcasına yukarı çıktıktan sonra defterime yazmam gerkenleri yazıp defteri ve kalemi cebime attım.

Mark ile dışarı çıkıyorduk elbette bir şeyler öğrenecektim.

“Gelecek misin artık Donghyuck?” Dağılmış saçlarımı elimle düzeltmeye çalışıp aynaya baktım.

Kısaca yıkık görünüyordum, sabah tüplerce kan vermiştim ve yüzüm solgun duruyordu.

“Donghyuck okula gidiyoruz pavyona değil.” Mark iyice bağırmaya başladığında koşarak aşağı indim.

“Ben gelmesem mi ya?” Kaşları anında çatıldığında gözlerini bana dikti “Nedenmiş o?”

“Baksana halime.” derken yüzümü ellerimin arasına aldım “Yakından bakamam kendime resmen.”

Sonra aklıma gelmesiyle duraksadım “Gerçekten sen nasıl bana o kadar yakından bakabildin ya?” Gözlerini kapattığını hatırlayınca ağzımdan çıkan “Hii!” nidasından sonra ona şaşkınca baktım “Sen ondan gözlerini kapattın beni öperken.”

Mark ve Sicheng birbirine bakarken, Sicheng'in anlamsız bakışlarına Mark'ın gözlerini devirmesi eklenmişti.

“Hadi,gidiyoruz.” Elimden çektiğinde hemen ayakkabılarıma uzanıp giydim “Beni arkadaşlarının arasına sokmak istediğine emin misin?”

“Evet dedim ya sus artık.”

Omzumu silkerek onun bindiği bisiklette arkasına bindim.

“Şimdi sen hayatında ilk defa bisiklete biniyorsundur.” Kafamı hevesle salladığımda pedalları çevirmeye başladı.

Bisiklet hareket ederken hızlanınca yüzüme uçuşan saçlarımı geriye itip etrafa bakmaya devam ettim “Mark bu gerçekten bu mükemmel.”

how to train your donghyuck | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin