28- İki Kefen Yakmak

Start from the beginning
                                    

''Evet, ne dersiniz artık Melez Kampı'na doğru yola çıkalım mı? Sabah görünmek üzere...'' dedi Travis gökyüzüne bakarken.

''Pekala, tamam...''

/ / /

-Yaklaşık dört saat sonra...

''Acıktım!''

   Bir telekine toz oldu.

''Yoruldum!''

   Bir empusa toz oldu.

''Çişim geldi!''

   Bir harpya toz oldu.

''Ve bir adım daha atarsam öleceğim!'' dedim ve olduğum yere çöktüm.

''Hadi kız kardeş, Melez Kampı'na çok az kaldı, bak neredeyse çam ağacını görebiliyorum'' dedi Connor koluma girip.

''O zaman taşıyın beni, üç erkeksiniz sonuçta değil mi! Sonuçta bende zayıf bir kızım" dedim ve kendimi yine çimenlere bıraktım.

''Ahh, kes sesini!'' dedi Connor ve kolumu bırkatı.

   Yaklaşık on beş dakika boyunca çimenlerde ayı gibi yattım ve çocuklar da benim kalkmamı beklediler. En sonunda kaslarımın sızlamaları biraz azalınca ayağa kalktım ve tekrar etrafımızı kollayarak Melez Kampı'nın bulunduğu tepeyi tırmanmaya başladık. Melez Kampı'nın kapısından içeri girdiğimiz anda Piper, Annabeth ve Cloe bize doğru koşturdular. Ve tuhaf olan bir şey ise üçününde aynı şeyi söylüyor olmasıydı.

''KARDEŞİM NEREDE?'' diye bağırdı Annabeth.

    O burada yok.

''TERESA NEREDE?'' diye haykırdı Cloe.

    Seninki öldü Cloe.

''SKYLAR'A NE OLDU?'' diye cırladı Piper.

   Seninki de Piper.

''Hah, beni önemseyen bir kardeşimin olmaması ne güzel. Roma Kampı'nda çürüsün anca" dedi Nico alınmış bir sesle.

''Ben önemsiyorum ya, yetmez mi?'' dedim ve sırıttım.

   Bu sırada etrafımızı meraklı kampçılar sarmaya başlamıştı. Aralarından daha önce yüzünü bile görmediklerim vardı, vay canına demek bir görevden üç kayıp ile dönüldüğünde bile millet sizi seviyor ve ünlü oluyorsunuz ha, harika(!)

''Duyduklarım doğru mu? Jwell'in dedikleri doğru mu!'' diye sızlandı Piper sanki her an ağlayacakmış gibi.

    Travis'e baktım. Çoktan sinirli adımlarla Hermes kulübesine gitmeye başlamıştı bile. Ah, Hermes kulübesi, artık Nico'yla birlikte kalmayacaktım, doğru ya.

''Piper, sonra konuşalım, olur mu?'' dedi Connor ve benim elimden tuttu.

    Nico, Piper ve Cloe, Connor'a tip tip baktı ama Connor omuz silkti ve beni peşinden Hermes kulübesine doğru sürüklemeye başladı. Kapının önüne geldiğimizde, kura çekiminde Hades kulübesinin önüne geldiği gibi esrarengiz bir şekilde küçük valizimin şimdi de Hermes kulübesinin önünde olduğunu gördüm. Melez Kampı ve akıl erdiremediğim büyülü numaralar...

   Valizimi alıp içeriye doğru adımladım ve Connor'u takip ettim. Connor bana kulübenin en arkasında, kendisi ve Travis'in ranzasının yanındaki boş ranzayı gösterdi. Ranzanın alt yatağı dağınıktı.

''Ranzanın alt katından biri kalıyor galiba, hmm, bize göreve giderken bu yoktu ama'' dedi Connor kafasını kaşıyarak.

''Hey Dean! Dostum, burada yatan kim?'' dedi köşede başka ranzaların yastıklarının altını karıştıran çocuğa.

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Where stories live. Discover now