28- İki Kefen Yakmak

5.9K 363 101
                                    

-Medya, Nico-

/ / / Miranda / / /

   Gece bütün soğukluğunu üzerimize salarken ben Nico'ya sığınmıştım, çünkü üşüyordum. Evet, ben çabuk etkileniyorum soğuktan, ne yapabilirim... Nico'nun ise şu anda üzerinde sadece siyah bir tişört olduğu için bana herhangi bir şey veremiyordu. Onun yerine beni kollarıyla sıkıca sardı ve burnumun kızarmasına engel olmaya çalıştı. Ama bu mümkün değildi, çünkü hala üşüyordum.

   Nico'dan fiziksel olarak daha küçük olduğum için kollarım onu herhangi bir hava dalgasından koruyacak kadar sarmaya yetmiyordu. Hem bedenen benden iriydi, hemde yaş olarak benden bir yaş büyüktü. Sırtımı onun göğsüne yaslamamı söyledi ve beni kucağına aldı. İtiraz etmedim ve dediğini yaptım. Sonra saniyeler içinde toprak zeminde oturuyordum ve onun bacakları benim bacaklarımın etrafında, bedeni de sırtımın arkasında kalmışı. İşte bu çarpıcı rüzgardan korunmamı sağlamıştı ve bir çadır gibi, gerçekten sıcak hissettirmişti.

''Bana ne olduğunu anlatır mısın?'' diye mırıldandım, bu saçma sessizliği bozmak için bir bahaneydi.

''Bilmiyorum'' dedi Nico ve bunun üzerine kafamı göğsünden kaldırıp ona baktım.

   Yalan söylemiyordu, ne olduğunu bilmiyordu. Ve böylesi benim için daha iyi olacaktı, yani şimdilik, Nico'nun ettiğim yemini bilmesini istemiyordum. Eminim kızacaktı.

''O zaman ben anlatayım, Thanatos beni metal bir ağa hapsedince senin sesin birden kesildi ve Thanatos seni bu toprak zeminde sürüklemeye başladı. Yani ben sürüklediğini düşündüm. Sonra metal ağlardan Mary ve Roby sayesinde kurtuldum ve izleri takip ederek buraya ulaştım. Sonra uyandın, hmm, evet böyle oldu...''

   Nico simsiyah gözlerinde daha önce kimsede görmediğim bir duyguyla bana bakıyordu. Çok derin bakışları vardı, ama bu bakışlar bana garip hissettiriyordu.

''Seni seviyorum'' diye fısıldadı Nico.

''Bende'' dedim ve uzanıp boynunu öptüm.

Iyy, kusasım geldi! dedi Mary.

Ya bir kes sesini! diye kızdı Roby.

    Nico bunları duyunca güldü ve bana baktı.

''Nico ben...''

   Derken yanı başımızda bir hışırtı duydum. Kafamı direkt o yöne doğru çevirince Travis ve Connor'u gördüm. İkisi de uykulu uykulu yürüyorlar ve gözlerini ovuşturup esniyorlardı. Sonunda Nico da onları fark etti ve çocuklar yanı başımıza kadar geldiler.

''Hani başımızda nöbet tutacaktınız!'' diye çıkıştı Connor.

''Şu anda seni boğazlayabilirim Connor, şimdi mi uyanasın tuttu, ha?'' dedim sinirle.

"Heey, ne oldu ya size?" dedi Connor geri geri çekilip ellerini teslim olur gibi kaldırırken.

    Onlara yemin kısmını atlayarak Thanatos'un ziyaretini anlattım ve çocuklar da yanımıza oturup bizi dinlediler. Sonra da sırt çantalarımızla silahlarımızı verdiler. Evet, silahlarımızı...

''Bunları yanınıza almadan gitmeyin bence bir yere...'' dedi Travis, Nico'nun siyah kılıcını ve benim gümüş hançerimi bize doğru uzatırken.

''Bir dakika, onları nerede buldunuz siz?'' diye sordum şaşkınlıkla.

''Yolculuk çantalarınızın yanındaydılar, hmm, garip değil mi?'' dedi Connor ve ayağa kalktı.

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin