Bir adım geriye giderken elim sol koluma gitti. Öyle sıkı kavramıştı ki, moraracağına emindim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye çıkıştım.

İşaret parmağını bana doğru sallıyordu ve sanırım buzdan kralın ilk defa ifadesi değişmişti. Dünya umrunda değilmiş gibi değildi bu sefer, şuan içinde bulunduğu ruh hali tamamen öfkeliydi.

"Sen burada duruyorsan benim için değil, Bilge'nin hayatı için duruyorsun. Sana bir daha böyle açıklama yapmayacağım. Aptal sorular sorarak beni bir daha sinirlendirme yoksa kilitli kapılar ardında yaşamaya devam edersin!"

Aynı anda İmge merdivenlerden aşağı inerken, tutmaya çalıştığım gözyaşlarım sicim gibi boşalmaya başladı. Kuzey Bozkurt, kalbi olmayan bir caniydi ve ben burada kalmayı seçerek kendime en büyük ihaneti etmiştim. Yine de kendim ile Bilge arasında bir tercih yapmam gerekmişti ve ben Bilge'yi seçmek zorundaydım. Annemle babam çok uzun zaman önce gitmişlerdi. O yüzden elimde kalan tek şey Bilge'ydi ve ne pahasına olursa olsun Bilge'yi Atakan'dan kurtaracaktım.

Kuzey bana son bir bakış atıp yukarı çıkarken, İmge'yle göz göze gelmemek için odaya girdim ve ardımdan kapıyı kapatarak gözyaşlarımı akıttım. Ta ki artık göz pınarlarımdan yaş akmayana kadar, bitkin düşüp uyuyana kadar ağladım. Bir sınavdaydım.
Hayatıma zerre kadar değer vermeyen insanlarla birlikte hayatım için savaşmak benim sınavımdı.

🦋

Biri beni uyandırdığında, korkuyla yataktan fırladım. İmge yatakta yanıma oturmuş yanındaki kahvaltı tepsisiyle bana bakıyordu. Bakışları hala sertti, yüzündeki piercinglerin hepsini çıkarmıştı ve yüzünü gizleyen o kopkoyu makyajından eser yoktu. Bu haliyle çok daha genç ve çocuksu gözüküyordu.

"Yemek tepsisine bıçak koymadım bu sefer."

"Saçmalıklara gülecek vaktim yok kusura bakma!" Ters bir bakış atarak yatağıma geri oturdum. "Yemeği de geri götür istemez, Kuzey'e söyle yemeyeceğim."

"Kuzey uyuyor. Kuzey demedi bu sefer, kendim getirdim. Dünden beri bir şey yemiyorsun."

Kızın bu düşünceli hareketi içimde bir yerlere işlerken, yine de dikkatli olmam gerektiğini biliyordum. Benden nefret etmesi daha olağanken neden bana yardımcı olmaya çalıştığını anlayamıyordum. Yine de karnımdan gelen sesler, kızın haklı olduğunu söylüyordu. Tepsiyi önüme alıp sessizce bir şeyler yemeye koyuldum. İmge yataktan kalkıp kapıya doğru yönelirken hala bana öfkeli olduğunu hissedebiliyordum.

Ben yemeğimi yerken, sırtını dolaba verdi ve kollarını önünde kovuşturarak beni izledi. Umursamamaya çalışsam da bu oldukça rahatsız ediciydi.

"Bütün gün öyle duracak mısın?" diye sordum ters bir bakış fırlatarak.

"Sakıncası mı var?"

AV & AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin