3 - HATA

141K 5.5K 2.6K
                                    

Bölüm sınırı:150 vote & 100 yorum

Instagram: aylemgungordu

Emeğe saygı duyup beğenirseniz çok sevinirim. Böylelikle hikayemi daha çok kişiye duyurabilirim 🙏🏻

Media Kuzey 😍

Şuan hikayenin başları olduğu için biraz yavaş gidiyoruz ama ileri de bölümler hız kazanacak, merak etmeyin.

Gelelim ithaflaraaaa 😍
Başta annem seherozlemmm ve biricik arkadaşım yzr_kedi 'ye ❤️
İlk hikayemden beri hiçç yalnız bırakmayan değerlim baykussehri'ne ve canım arkadaşım Aslhnyks 'a❤️
Mevsimsonbahar32, pourprevent, sakaryalj, papatyatenli, aysglylmz1, ApinlEunji134, duygubalci24, fatmasoyseven, Hulyakorhan, nimet_akdemr, gamzelibela5 Connorora ve cadinineskisupurgesi 'ne ithafen❤️❤️❤️

Bir sonraki ithaflar tabii ki gelen en detaylı yorumlar arasından seçilecek...

Hikayeden beklentilerinizi veya neler düşündüğünüzü yazın lütfen.

Seviliyorsunuz, keyifli okumalar 😻

3. BÖLÜM "HATA"

Karanlık ve soğuk bir ormanın tam ortasında dikiliyordum.

Titriyordum.

Dişlerim birbirine çarparken kendimi bir nebze ısıtmak için kollarımı bedenime doladım. Tepede yapayalnız, gecenin bekçisi uğursuz ay beni gözlerken, kafamı yukarı kaldırıp kaçamak bir bakış fırlattım. Yüzüne düşen gri bulutlar arasından dikkatle beni izliyordu.

Etrafta yüzlerce ağaç vardı. Belki de binlerce... Hepsi bir mızrak gibi toprağa saplanmış, öylece dikiliyorlardı. Yapraklarını döküp, serdikleri yerlerden ayak izlerimi silmişlerdi.

Sisler ardındaki ağaçların arkasına saklanan gölgelerin bana bakan gözlerini görebiliyordum. İçime ruhumun her bir zerresine çığlık attıracak bir korku doldu. Yön duygum kayboldu. Nerede olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Kim olduğumu bile bilmiyordum. Hissedebildiğim tek şey korkuydu.

Toprağı ezen cılız, çıplak ayaklarıma baktım. Üzerimde beyaz bir elbise vardı. Alnımda bir ıslaklık hissederek elimi alnıma götürdüm. Kanıyordu. Bir anda kanın metalik kokusu burnumu doldurdu. Kapkaranlık, ıssız ormanda, belli belirsiz bir çıtırtı işittim. Etrafı dinledim. Ansızın, nereden geldiğini bilmediğim bir ses kulaklarımı doldurdu.

Bir şarkı, bir çığlık, bir acı, bir şefkat gibiydi.

Ardından ağaçların arasındaki sisler dağıldı ve karanlık büyük bir el hızla bana uzandı...


Gözlerimi açtığımda tam başucumda durmuş kafasını aşağı vermiş bir şekilde beni inceliyordu.

Her ne kadar artık uyanmış olsam da kâbus kaldığı yerden devam ediyormuş gibiydi. Ama o an yaşadığım kabustan da uyanabileceğimi düşünecek kadar aptal değildim. Az önceki rüyamın etkisinden daha zerre kurtulamamışken bu adi herifi baş ucumda görmek tüylerimi ürpertmişti. Gece kadar siyah gözlerini gözlerime kenetlemişti. Gözlerindeki nefreti berrak bir suyun ardındaki çakıl taşları kadar net bir şekilde görebiliyordum. Ürperdim ve sırtımdan belime doğru süzülen ufak bir ter damlacığını tenimde hissettim.

AV & AVCIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt