9- ELBİSE

116K 4.4K 1.1K
                                    

Instagram: aylemgungordu

9. BÖLÜM- "ELBİSE"

Hiçbir insan kaderinden kaçamaz.

Ben kaderin önüme serdiği dikenli yolda ilerlerken, kaderimden değil kendimden kaçıyordum aslında. Bugüne kadar kendinden başka kimseye muhtaç olmamış ben; kendi iç savaşımda kaybediyordum. Kendi kendime yeniliyordum. Düşmanımın gözlerinin içine bakarken, asıl düşmanımı nasıl yeneceğimi düşünüyordum. Daha bir gün öncesine kadar beni öldürmek isteyen adamla işbirliği yapmak ruhumun en karanlık notalarından acı dolu sesler çıkarırken; ruhumdan kopan parçaların, gözlerindeki o kara deliklerden düşüşünün yansımasını görebiliyordum.

Onunda benim gibi hiç uyumadığı belliydi. Sabaha kadar oturmuş, önündeki viski şişesini içmişti. Yine de tek bir sarhoşluk emaresi yoktu gözlerinde. Saçları darmadağındı, yüzünde çökmüş bir ifade vardı. Aklından neler geçiriyordu bilmiyordum. Düşüncelerinin ardındaki perdelerin arasına gizlenmiş tehlikeli bir canlı vardı sanki. Ben o perdeyi araladığım anda üzerime atlayacak ve paramparça olacakmışım gibi hissediyordum. Susmayı tercih ettim ve kapının pervazına yaslandım.

Gözlerimiz buluştuğunda, ağır ağır bardağın sonunda kalan yudumu bitirdi ve bardağı yere attı. Bardak kırılmadan, yüksek sesle yerde yuvarlanırken ifadesiz yüzünü izledim.

"Kalıyor musun?" diye sordu bir anda.

"Başka çarem var mı?"

Ayağa kalkarken, "Sen bilirsin," diye mırıldandı ve kenara fırlattığı ceketini aldı.

Yanımdan geçip üst kata doğru çıkarken, "Bu kadar mı?" diye sordum.

Arkası bana dönüktü ama cümleyi duymasıyla birlikte olduğu yerde durdu. "Bu kadar mı derken?"

"Tüm olanlardan sonra kalmayı seçiyorum ve tüm söyleyeceğin 'sen bilirsin' mi? Buraya zorla getirildiğimde ben değil sen biliyordun ama?"

Önce sol ayağını hareket ettirirken ağır adımlarla bana döndü. Gözlerini direkt üzerime dikmişken, bakışlarımı kaçırdım. Söylediklerime pişman olmuştum bile ama artık çok geçti. Kendimi tekrar o simsiyah gözlere bakmaktan kendimi alamadım. Gözleri apayrı bir dünyaydı. Daha önce kimsede görmediğim kadar farklı ve derindi. Göz bebeklerini çevreleyen mavi hareler koyulaşmaya başladı.

Tam dibimde durdu. Nefesi yüzüme vururken, korkusuzca bakmayı sürdürdüm.

"Ne bekliyordun?" Sesi sakin olmaktan çok uzaktı. Neredeyse bağırıyordu. Şaşırmama fırsat bile kalmadan kolumdan sertçe kavradı ve beni duvara çarptı. "Ne bekliyordun? Yanımda kaldığım için teşekkür etmemi mi bekliyordun? Seni kaçırdım çünkü seni önce yem olarak kullanıp sonra öldürecektim. Şimdi diri olarak daha çok işime yarayacağına karar verdiğim için buradasın ama sen olmadan da istediğim her şeyi eninde sonunda elde edebilirim ben. O yüzden kendine dikkat etsen iyi olur ufaklık. Bu kadar cesur olma."

AV & AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin