8- KAN

109K 4.6K 685
                                    

Herkese selam!! Yeni bölümle karşınızdayım efendim. Yeni bölüm gününü CUMA olarak belirlediniz, Cuma geceleri buluşmak üzere diyorum o zaman ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum 🙏🏻

Bu bölüm, MrsLeza, Ahmed1ova, Sadece_Safir, Haveaquestions, mevanimet adlı okuyucularıma ithafen yazılmıştır ❤️

(İthaf isteyenler buraya lütfen) ☝🏻

Keyifli okumalar 🌸

🦋

O sırada birinin koşarak merdivenlerden indiğini işittim. Ayak sesleri gittikçe yaklaşırken Mete birden odaya daldı. Yüzü kireç gibi bembeyazdı ve kötü bir şey olduğuna adım gibi emindim. Bunu anlamak için kahin olmak gerekmiyordu.

"Kuzey, sanırım bunu duymak isteyeceksin!"

🦋

8. BÖLÜM "KAN"

O sırada kulaklarımı sağır edecek kadar yüksek bir ses duyuldu.

Bir şeyler ayak ucumdan beynime doğru hızla tırmanırken, hissettiğim bu duygunun adını panik olarak tanımladı zihnim. Daha ne olduğunu bile anlamadan, evin bütün camlarının aynı anda keskin ve dehşet bir sesle kırıldığını işittim. Dışardan ateş sesleri yükselirken, nefesim kesildi. Saldırıya uğruyorduk.

Kuzey aynı anda kendini bana siper etti ve beni kollarının arasına çekti. Beni sürüklercesine alt kata doğru götürürken, aklımdaki tek şey kaçmaktı.

"Kuzey," dedi Mete belindeki silahı eline alırken, "Tüm mekanlar baskın yedi. Şimdi de burası."

"İmge'yi al," diye emretti ve başka bir yorum yapmadı.

Mete'nin yukarı kata yöneldiğini gördüğümde hayatta kalma dürtülerim tüm bedenimi ele geçirmişti. Kendimi toparlamaya ve hareket ettirmeye çalıştım ama boşunaydı. Kuzey beni öyle sıkı tutmuştu ki, neredeyse kucağında taşıyarak götürüyordu. Merdivenleri indiğimizde beni hafifçe ittirdi ve cebindeki silahı çıkararak şarjörün içindeki mermileri kontrol etti. Bodrum katında hiç güneş ışığı yoktu ama tepedeki ampulden süzülen incecik ışık onun yüzünü biraz da olsa aydınlatıyordu. Korkusuz siyah gözleri nefretle kısılmıştı ve o mavi halkalar az sonra yaratacağı katliamın ışıltılarını saçıyordu. Gitmeden önce bana kısa bir bakış fırlattı.

"Ben gelene kadar sen burada bekliyorsun."  Hala bu kadar sakin oluşunu kesinlikle beynim reddediyordu. Hızla merdivenlere yönelirken, bir şey aklına gelmiş gibi kafasını geriye çevirdi.
"Ve sakın bir aptallık yapayım deme!"

Onaylar bir şekilde kafamı aşağı doğru eğdim. Kuzey gözden kaybolurken, içimdeki tüm panik dalgalarına rağmen bununla boğuşmak ve başa çıkmak zorundaydım. Yere oturdum ve kollarımı bacaklarıma doladım.

O sırada merdivenlerden ses geldiğinde telaşla duvara doğru sindim. Gelenin İmge olduğunu görünce bir rahatlama hissettim. Yüzünün kireç gibi bembeyaz kesildiğini görebiliyordum. Silah sesleri çok yakından geliyordu. Evin içindeler mi yoksa yanındalar mı çözmek mümkün değildi ancak bu işin arkasında Atakan'ın olduğunu anlamamak aptallık olurdu. Demek ki bir nefes gibi bizi her adımımızda takip ediyorlar ve aslanın ininin yerini biliyorlardı. Arabayla kaçıp gitsem ne olurdu diye düşünmekten kendimi alamamıştım, muhtemelen az ilerde Atakan'ın adamları tarafından kıskıvrak yakalanacaktım.

İmge nefret dolu bakışlarını üzerime dikerken bende hoşnutsuz bir ifadeyle gözlerimi devirdim ve derin bir nefes aldım. Bugünkü olaydan sonra benden nefret ettiğini biliyordum ama ikimizde bu bok çukurunda ne olacağını bilmeden sessizce ecelimize doğru koşuyorduk. Daha önce böyle durumlarla karşılaş mıydı, ne kadardır bu adamlarla aynı işi yapıyordu merak ettim. Daha fazla kayıtsız kalamamıştım. Aklımı kaybetmeden önce sadece bilmek istiyordum.
"Şimdi ne olacak?"

AV & AVCIWhere stories live. Discover now