❄28.BÖLÜM~LAVİNİA🔥

22.1K 1.1K 210
                                    

#Mor ve ötesi- Bir derdim var

#Ersay Üner- İki âşık

"İçime ektiğin ölüm çiçeklerini, göz yaşlarımla sulayacağım."

28. BÖLÜM: LAVİNİA

Kırmızı elbisesinin etekleriyle oynayarak dizinde oturduğu adama bakıyordu.

"Sen benim babam mısın şimdi?" diye soruyordu gözlerini iri iri açarak. Küçük olmasına rağmen kelimeleri gayet iyi telefuz ediyordu.

"Evet," diye kısık sesle konuşuyordu adam. "Ben senin babanım."

Küçük kız kaşlarını hafifçe çatarak karşılarında oturan annesine bakıyordu. Genç kadın her ne kadar gizlemeye çalışsada harelerinde endişe saklıydı.

"Bana inanmıyor musun?" diye soruyordu adam. Küçük kız ona dönerek "Hayır inanıyorum." diyordu çabucak. Ardından gülümsüyordu. "Baksana bana ne çok benziyorsun." küçük elleri adamın yüzüne gidiyor ve göz kapağının üzerine dokunuyordu. "Gözlerimiz bile aynı."

Adam da gülümsüyordu. Ve "Evet," diyerek onaylıyordu küçük kızı. "Biz çok benziyoruz."

Babalar kızlarının ilk âşkıydı benim dinlediğim tüm hikâyelerde. Her kızın kahranamıydı babası, kurtarıcısıydı.

Benim için hiçbir zaman bu böyle olmamıştı.

Küçücük bir kız çocuğuyken bir kaç kere görmüştüm babamı. Anneme bunun nedenini sorduğum cevap vermez, 'umarım hiçbir zaman öğrenmek zorunda kalmazsın' derdi. Ama ben öğrenmiştim. Sekiz yaşındayken, annemin saklambaç oynama bahanesiyle beni neden bıraktığını ve neden onsuz büyümek zorunda kaldığımı biliyordum.

Teyzemle büyümüştüm. İstemsizce ona çok değer vermiştim çünkü ailemden geriye kalan tek kişiydi o. Yaptığı her şeye katlanmış ve ona hep minnet duymuştum. Taki lisenin son yılında tesadüf eseri bana, daha doğrusu anneme yaptığı ihaneti öğrenene kadar.

Annemin bir şekilde ölümüne neden olan babamla görüşüyordu teyzem. Ne zamandır öyleydi bilmiyordum lâkin öğrenir öğrenmez ortalığı yakıp yıkmıştım. Babam karşıma asla çıkmamıştı ben büyüyene kadar ve zaten bende ondan kaçmam gerektiğini uzun yıllar önce anlamıştım. Tüm bu olaylar Mersin'de yaşanırken daha fazla orda duramamış ve İstanbul'a gelmek istemiştim. Teyzem gitmemem için çok yalvarmış ve ağlamış olsada onu dinlemeyeceğimi anladığında en azından kalacak bir yerimin olması için bana o gecekondunun anahtarını vermişti. Ertesi gün çıkmıştım evden ve bir daha teyzemden haber alamamıştım. Üç yıl olmuştu herkesten ve her şeyden uzak yaşayalı, varlığımın nedenlerini bile unutmuştum.

Ama şimdi... O karşımdaydı.

Hatırladığımdan çokta farklı değildi. Koyu renk saçlarının kenarlarına aklar düşmüş ve alnı hafif kırışmış olsada hâlâ ilk gördüğümdeki duruşunu koruyordu. Ve şimdi daha iyi anlıyordum ki... Ben babama gerçekten çok benziyordum.

Kulaklarım uğuldamaya devam ederken bir yerden tutunmam gerektiğine karar verip yanımda ki Ateş'in koluna elimi koydum, aksi halde bayılmaktan korkuyordum. Neler oluyordu?

"Sen." dedim bir kez daha, bu sefer sesim daha güçlü çıkmıştı. Ama yinede zar zor konuşuyordum. "Senin burda ne işin var?"

Babamın yüzünde bir gülümseme oluşurken korktuğumu hissettim. "Ersin Uras," dedi Peder onun adını dile getirerek. "Girdap'ın Lideri."

Y A N G I NWhere stories live. Discover now