❄9.BÖLÜM~GİRDAP🔥

29.8K 1.5K 503
                                    

#Lp- Lost on you

#Simge- Prens ve prenses

"İhanet acıdır, aynı zamanda da intikam."

9.BÖLÜM: GİRDAP


Bazı insanlar doğarken ölürler. Bu illa somut olmak zorunda da değildir. Zira, farketmediğimiz binlerce ölü dolaşır aramızda.

Onlardan biri de benim.

Hayatım bana, toprakları dikenli olan bir ormanı andırır hep. Yürümek zorundasındır ama attığın her adım ayaklarını daha çok kanatır. Ve peşinde bıraktığın kanlı emareler geçmişin oluverir. Gelecekten umut yoktur çünkü bilirsin, attığın her adım geçmişle eşdeğerdir.

Bunu anladığım anda yürümeyi bırakmıştım. Geçmişle geleceğin ortasına çökmüş ve beklemeye başlamıştım. Arafta kalmanın her ne kadar berbat olduğunu bilsem de ilerleyecek gücüm de yoktu. Birde mezar kazmıştım, kafamı karıştıran ruhumuda içinde gömmüştüm, canlı canlı.

Bir süre sonra da kar yağmaya başlamıştı zaten, ve çok geçmeden orman kar altında kalmıştı.

Ve ben o karın altında öylece kalakaldım.

En kötüsü de neyi beklediğimi bile bilmiyordum.

Motor durunca iç düynamdan sıyırılıp şöyle bir etrafıma bakındım. Büyük ve gösterişli olan kadın mağazasını daha öncelerden bir iki kere görmüştüm. Çok uzaklara gitmediğimiz için sevinen tarafımı bastırdım ve Ateş'in vücuduna sardığım kollarımı çözüp aşağı indim. Kontağı kapatıp o da indi ve anahtarı cebine koyarken bana bir bakış attı. "Yanımdan ayrılma."

Düz ifademi korusam da içten içe göz devirmiştim. Emir vermeye bayılıyordu. Mağazaya doğru ilerlemeye başladığında onu takip etmeye başladım. İçeri girdiğimizde onun gibi içeri bakındım bir süre ama ben onun aksine yüzümü buruşturdum. Burdaki hiçbir kıyafet daha önce giymediğim türdendi.

Ateş reyonlara doğru ilerlediğinde peşinden gidip baktığı kıyafetlere göz attım. Eline aldığı bordo mini elbiseyi "Bu nasıl?" diyerek gösterdiğinde ona 'Ciddi misin?' der gibi baktım. O şeyi giyeceğimi düşünüyor olamazdı değil mi?

Yüz ifademe karşılık elbiseyi göz devirerek yerine koydu. "Sana saatlerce burda kıyafet seçecek değiliz," dedi. "Bu yüzden gösterdiklerimi beğenmeye bak."

Tam ona cevap vermek için ağzımı açmıştım ki yanımızda beliren satış elemanı kelimeleri ağzıma tıktı. "Nasıl yardımcı olabilirim beyefendi?"

Ah! En nefret ettiğim şeyin, şu mağazalardaki cırtlak sesli kızlar olduğunu söylemiş miydim?

Ateş "Şık bir şeyler arıyoruz," dediğinde kız bana bakıp "Tabii," dedi yapmacık bir sesle. "kız kardeşiniz için uygun kıyafetlerimiz var." Kız kardeş mi?! Bunu, bilerek söylediğine kalıbımı basabilirdim. Ateş benden çok büyük görünmüyordu, ki bende minyon tipli bir kız değildim.

Ansızın gelen öfkeyi bastıramadım. "İstersen bir gözlük takıp öyle gel," dedim. "Ya da bence önce işinin farkına var, gelen müşterilere asılmaksa işin biz mağza yerine kerhaneye geldik galiba."

Kız şok içinde kaşlarını çatarken "Ne diyorsun sen ya?" diye sinirle soludu ama ben onun aksine sakince adımladım ve kıza yaklaştım.

"Diyorum ki ha gayret, az daha zorlasan inandırıcı olacak." Yanından geçip giderken Ateş'i de arkamda bırakmıştım. Zaten üstümde olan bir gerginlik vardı, bir de kızın söylemleri iyice sinir etmişti beni.

Y A N G I NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin