Onuncu Bölüm

2.1K 158 40
                                    

Medya: Yüzyüzeyken Konuşuruz- Uykusuz ve Dengesiz


  Servise binerken bu günün hemen bitmesi için çoktan dua etmeye başlamıştım. Gece eve geç gelmiştim ve uyuyamamıştım. Yürüyordum ama sanki yürümüyor gibiydim. Hem bedenen hemde ruhen çökmüş gibiydim. Bu şekilde nasıl çalışacaktım bilemiyorum. 

 Umarım revirde biraz kestirme imkanı bulabilirdim. 

 Seviste arka taraflarda bir koltuğa oturup gözlerimi kapadım. Yaklaşık kırk dakika kadar vaktim vardı. Bu biraz olsun uyumama yardımcı olurdu. 

  Sabahları insanların zihninin açık olduğunu okumuştum bir yerde. Bunu hangi insanlar üzerinde test ettiler bilmiyorum ama o insanlar normal değil. Tabi böyle düşünmemin nedeni dün gecenin berbat geçmesi de olabilir. 

  Uzun zamandır girmediğim sinir krizlerinden birine girmem beni korkutmuştu. Her insanın sorunları olurdu. Geçmişe gömmek istediği insanlar anılar olurdu. Eğer yoksa bile mutlaka olacaktı. Kimse kusursuz bir hayat yaşamıyordu. 

  Sarper denen adam dengemi bozuyordu. Bunca zamandır kurduğum kişiliğime ağır darbeler indiriyordu. Bunu fark etmeden yapıyordu üstelik. Bu korkunçtu. Beni tanımıyordu. Ben de onu tanımıyordum. Nasıl benim canımı sıkan şeyleri bu kadar rahat yapıyordu anlamıyorum. Adamın doğal havası bile beni geriyordu.  Belki ilk karşılaşmamız yüzünden böyleydim bilmiyorum. Eğer ilk karşılaştığımızda, ondan durduk yere yumruk yememiş olsaydım bu gün onun hakkında bu kadar düşünmüyor olabilirdim. 

   Revire geldiğim de dün gece yerime bakan arkadaşın gitmeden önce çay yaptığını gördüm. Normalde pek bu tarz jest yapacak bir adam değildi. Hangi dağda kurt ölmüştü acaba? 

 Sıcak çayı yudumlarken biraz daha iyi hissettim kendimi. Gözlerim sızlıyordu. Göz altlarımın şiştiğini hissediyordum. Çay içtikten sonra elimi yüzümü tekrar yıkamak bana faydalı olacaktı. 

 Kapı açıldığında içeriye giren Sarper'e baktım. Bu adam fabrikada çalışan işçi gibi niye sabahın erken saatinde geliyordu? Babası gibi öğlen gelip şöyle bir uğrayıp gitse keşke. 

 "Günaydın." Dedi kapıda  dikilirken. 

 Ne diye bu kadar dikkatli baktığını bilmiyordum ama "Günaydın." dedim bende. Umarım hemen giderdi. 

 "Çay nasıl olmuş?" 

"Çay gibi olmuş." Bir dakika çayı bu mu yapmıştı? Kaşlarımı çatıp anlamak için yüzüne baktığımda mahcup bir şekilde gülümsedi. Kapıyı kapatıp masamın önündeki koltuklardan birine oturdu. 

 Her zamanki ukala tavırları yoktu ve ben bu durum karşısında şok oluyordum. 

"Burak dün için özür dilerim. O şekilde müdahale etmemem gerekiyordu. Üzerine çok fazla geldim." 

 Gözlerimi kıstım ama uykusuzluk ve ağlamam yüzünden şişen gözlerim bu yüzden iyice kaybolunca açtım geri.  "Önemli değil." Bu adamı asla anlamayacaktım. Anlamaya çalışmayı bırakmam gerekiyordu. 

 "Sen önemli değil desen bile ben kendime çok sinirliyim." 

 Bu adamın sorunu bence buydu. Sürekli birilerine sinirliydi, kendine bile.

"Abartılacak bir durum yok ortada. Ben de biraz hassas davrandım. Kapatalım konuyu." Kısa kesmesi için konuştum. 

 "Özür mahayetinde sana yemek ısmarlasam?" 

Cidden neyin peşindeydi bu adam? 

"Gerek yok Sarper bey. Özrünüzü kabul ettim." Defol be adam! 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 25, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KALP TUTULMASIWhere stories live. Discover now