Dördüncü Bölüm

2.5K 234 37
                                    

Osman gelip beni öğle yemeğine götürmese düşünmeye devam edecektim. Yemek yemek istemiyordum. Sakin kalıp düşünmem gerekiyordu. Teyzem hep çok düşündüğümü söylesede ben anlık yaşayan, umursamaz biri olamamıştım malesef. 

 Kafamda milyon tane soru varken Osman ''Paketlemenin orada kaza geçirmişsin. İyisin değil mi?'' Diye sordu. 

''İyiyim. Endişelenecek bir şey yok. Sadece koliler raflara düzgün yerleşmemiş. Altında kalmadan atlatmayı başarabildim.'' 

''Ben senin için her zaman endişeleniyorum Burak.''

''Buna gerek yok. Yetişkin ve aklı selim biriyim.'' 

 Osman bana bakıp gülümsedikten sonra ''Öyle olsa bile sen, sağ duyu yönünden biraz eksiksin. Ayrıca çok dalgınsın.'' dediğinde sinirle ona baktım. Neden durduk yere beni gömme ihtiyacı içine giriyordu. 

 ''Eyvallah abi.'' Diye karşılık verdim. Benimle laf dalaşına girmesine izin vermeyecektim. Bunu her zaman yapıyordu. Beni iyice sinir ettikten sonra özür diliyordu. Lakin şu anda onunla tartışacak havamda değildim. 

 Yemek sırasına girdikten sonra pek konuşmadık. O kıvranıyordu. Bir şeyler sormak istediği belliydi ama ben üzerine düşmemeye karar verdim. 

''Lan yine mi taze fasulye?'' 

 Osman taze fasulyeden nefret ederdi. Onun aksine benim en sevdiğim yemeklerden biri taze fasulye idi. Bunun mutluluğu ile gülümsedim. Üstelik yemeğin sürekli çıktığı da yoktu. Ancak iki ayda bir çıkıyordu ve Osman abartıyordu. ''Başka bir şey ye sen de abicim. Bir sürü yemek var.'' Dedim ben de. 

  Yemekhanenin sonlarına doğru olan boş bir masaya geçtik. Buradan tüm yemekhaneyi görebiliyordum. Bir kaç kişiyle selamlaştıktan sonra makarnamın üzerine önce taze fasulyeyi ardından aldığım salatayı döktüm. Karışımları seviyordum. 

 Osman gözlerini kısıp iğrenti dolu bir ifadeyle ''Sen nasıl bir midesizsin lan? Onu nasıl yiyeceksin öyle? Bizim labaratuvar dersindeki kimyasal atıklara benzemiş.'' dedi. 

 ''Hepsi aynı anda midende durunca tuhaf değil ama aynı anda yiyince neden tuhaf oluyor ki? Üstelik yemek bu şekilde daha lezzetli oluyor.'' Diye karşılık verdim. Yüzünde hala yaptığım şeyi onaylamayan bakış olsada umursamamayı seçtim. Ben onun sulu köftesine karışmıyordum.  

 Onunla günlük şeylerden konuşmaya devam derken yemekhanenin kapısından Sarper bey ve müdür girdi. Bir kaç kişiyle selamlaştıktan sonra boş olan sıradan kolayca yemek tepsilerini alıp yemeklerini aldılar. 

 Nereye oturacaklarını düşünüyor olamalıydılar ki ikisede ellerinde ki tepsileler yemekhanenin içini gözleriyle tarıyorlardı. Tam o anda Sarper beyle gözlerimiz kesişti. Kahretsin baktığımı fark etmiş olmalıydı. Anında gözlerimi kaçırsamda hala bana baktığını hissedebiliyordum. 

 Onunla daha fazla göz teması kurmamak için bakışlarımı tepsimden çekmedim. O adamda ki tuhaflık beni rahatsız ediyordu. Dün olanlar kafamı karıştırıyordu. Bir gün öncesinde acımadan beni yumruklayan adam bir gün sonra benim için endişeleniyordu. Tüm bunları nasıl açıklamam gerek? 

 Düşünmekten başımın ağrımaya başladığında ''Afiyet olsun.'' dedi kalın ses. 

 İrkilerek kafamı kaldırdığımda gözlerimin içine bakan koyu kahverengi gözlerle karşılaştım. Cehennem direği yine karşıma dikilmiş ve Osman'ın yanına oturmuştu. 

 Bana neden bu kadar dikkatli baktığını bilmiyordum. Sadece fazlaca sesli olmayan bir biçimde ''Sizede.'' diyebildim. Başka bir şey demek istemiyordum. Bir an önce yemeğimi yiyip buradan uzaklaşmak istiyordum. Çok gerilmiştim ve cehennem direği hala bana bakarken gerilmeye devam ediyordum. Herkesin içinde bakışlarını çekmesini de söyleyemiyordum. 

KALP TUTULMASIWhere stories live. Discover now