Beşinci Bölüm

2.5K 203 23
                                    

Medya: VERA- SAKLANIR NİSAN

 Eve geldiğimde hala sinirden titriyordum. Bu adamın derdi neydi? Bilmiyorum ama ondan uzak durmam gerekti. Amına koyduğumun yerinde bir huzur bulamayacaktım ben. Durduk yere başıma sarmıştım adamı. Psikopat olduğunun farkındaydım. Hem cehennem direği hem de psikopat. Allahım sen bana sabır ver! 

 Sinirle kendimi yatağıma attım. Şimdi hiç meyve yemek için salona gidemezdim. Adam sürekli etrafımdaydı. Bundan tedirgin oluyordum. Üstelik nedenini de bilmiyordum. Üstelik çok komik bir şey var mış gibi sırıtması neydi? Tuhaf psikopat cehennem direği. Telefonumun mesaj bildirim sesi geldiğinde cebimden çıkardım. 

Telefon numarasını kaydetmemi söylemişti. Geri cevap attım. Haddini bildirmem gerekiyordu. 

'Buna neden gerek duyayım?'

'Çünkü ben senin iş vereninim.'

'Siz değil, Melih bey iş verenim.'

'Ah canım senin haberin yok değil mi?'

'Neyden?'

'Çok soru soruyorsun çocuk. Haydi uyu. Yarın işte senden üstün performans bekliyorum.'

 Cevap vermedim. Yine kendi kendine saçmalamıştı. Ama kafam karışmıştı. Melih Bey ile alakalı bir konu olduğu belliydi. Ama kurcalamaya niyetim yoktu. Beni ilgilendirmezdi. Sadece kendim için iyi şeyler olmayacağına dair bir his vardı içimde. Ve evet numarasını kaydetmemiştim. Ne bekliyordunuz ki benim kötü çocuğun her şeyi nazlana nazlana yapan saf kız olduğumu mu? 

 Ben artık gerçekten emekli olmak istiyordum. Önümde kırk yılımın daha olduğunu baz alırsak güzel hayallerdi işte. 

 Sabahları kalkıp servise binmek çok acı vericiydi. Güzel tarafı yok değildi. Cam kenarına oturduğumda uyuyabiliyordum. Dünden sonra içimin huzursuzlukla dolduğu gerçeğini göz ardı edersek ellbette. 

 Yine de yanıma kimse oturmadı ve bende huzurla gözlerimi kapattım. Kafam cama çarpanken çok rahat bir uyku çekemesemde buna da şükretmeliydim. 

 Fabrikanın bahçesinde servis durunca herkes teker teker inmeye başladı. Kimse acele etmiyordu. Eh haklılardı. Bende çalışacağım için son derece uyuzlanıp iniyordum. 

 Bir kaç gündür işe gelmek gerçekten eziyet gibi olmaya başlamıştı. 

Patronun oğlunun benimle derdi neydi ya? 

 Ben kendi halinde çalışan bir fakir amale o ise fabrikatör kızı... Ne diyorum ben ya? Kafam iyice çorba olmuştu. 

 Acaba istifa mı etsem? 

Sikeyim işim çok rahattı ve boş boşuna bırakmayı hiç istemiyordum. Ama Sarp ile de muhattap olmak istemiyordum. 

 Uykumu alamamıştım. Bu yüzden tökezledim. Tam düşecektim ki biri beni yakaladı. 

Hoş parfümlü biriydi. Anormal derece de kokulara karşı hassastım. Ama bu parfüm kokusu rahatsız edici değildi. 

 "Her zaman bu kadar sakar mısın?" Alaylı ses kulaklarıma dolduğunda hemen toparlanıp geri çekildim. 

 Bana gülümseyen alaylı çenesine yumruğu çakmak istiyordum. Aniden neden bu kadar nefret dolduğum konusunda ise hiç bir fikrim yoktu. 

"Teşekkürler." Dedikten sonra dönüp yürümeye başladım. Beni ne güzel düşmekten kurtardınız öyle diye muhabbet edecek değildim. Kurtarmak kendi seçimiydi. Ona bana yardım etmesi için herhangibir şey söylememiştim sonuçta. Cehennem direği. 

"Bugün birlikte bi ecza dolaplarını gezelim. Eksikler var." 

"Ne eksiği? Ben daha iki gün önce kontrol etmiş ve tamamlamıştım her şeyi." Diye karşılık verdim ona. 

 Resmen bana iş çıkarmak için fırsat kolluyordu bu adam. 

 "Ben var diyorsam vardır. Bizim bölümdekine baktım bu sabah dolap bomboştu ne bir ilaç ne de başka bir şey vardı." 

"Yönetmeliğe göre ecza dolaplarına ilaç koymak yasak zaten." Küfür etmemek için kendimi zor tutuyordum. 

 Bana mal mal bakmaya devam ederken "Her neyse bir kontrol edelim. Liste yapalım. Ne alınması gerekiyorsa aldıralım." dedi. 

Ay götüm. Bozuldun mu yoksa? Salak. 

 Sabahları çok huysuz olabiliyordum. Farkındayım ama sabah insanı olmamam benim suçum değildi. Üstelik bu adamdan zerre hazetmiyordum. Ona karşı zorunlu bir saygı duymak zorundaydım ama sevmek zorunda değildim.

 "Tamam siz haber verdiğiniz zaman bakalım." Dedim. Onunla tartışmaya girmiyecektim. Fabrika onundu zaten.

 Revire girdiğimde telefon çaldı. Cevap verdiğimde gözlerimi devirdim. Bir rahat ver artık! 

 Bari çay içip simitimi yeseydim. Aç aç nasıl fabrikada gezecektim ben. Sikeyim fabrika öyle küçük bir işletme değildi ki! 

  Sinirle not defterimi alıp yönetimin olduğu binaya doğru yürüdüm. 

  Odasının önüne geldiğimde insan kaynakları müdürüyle konuşuyorlardı. Fazla yakın konuşuyorlardı. 

 İnsan kaynakları müdürü olan Ceren hanım onun koluna dokunara ağzına sinek kaçacakmış gibi gülürek bir şeyler anlatıyordu. Bunun bir flört olduğunu anlamayacak kadar saf değildim. 

 Aman bananeyse. Ben onları bölmemek için duvara yaslanıp uyuklamaya başladım. 

 Yemin ederim sabahları uyanmak için enerji harcamasam yüz yaşıma kadar yaşardım. Resmen ömrün yüzde otuzunu uyanma çabası için harcıyordum. 

 Gerçekten dalmak üzereydim. Bunlar hala konuşuyor muydu? 

 İkisini de hiç göresim yoktu. Ceren'e önceden gıcığımdır zaten. Ben daha bir aylık çalışanken beni işten attırıp kuzenini almak istemişti işe. Kadınlara küfür etmeyi sevmezdim ama bu kadından ciddi anlamda nefret ediyordum. Çıkarcı pislik. 

 Gözlerimi açtığımda öylece donup kaldım. 

 Burnumun dibine girmiş cehennem direği bana alayla gülümsüyordu. "Selam tanışabilir miyiz?" 

 Umarım burada kamera yoktur. Yoksa şu an benim nasıl utandığımı herkes görecekti. 

****

Karakter önerileriniz varsa bir dal alırım. Önerilerinizi bekleyeceğim. Gecikme için üzgünüm bu arada. Bundan sonra daha dikkatli davranacağım.

KALP TUTULMASIМесто, где живут истории. Откройте их для себя