Bölüm 32

3K 177 131
                                    

Herkese merhaba:) Bu kez çok daha çabuk geldim. Bundan sonra bölümü yazınca hemen paylaşmayı düşünüyorum. Zaten en fazla 4 ya da 5 bölüm sonra finali de yapmış olacağız.

Çok fazla uzatmadan bölüme geçiyorum. Oy ve yorumları unutmazsak çok sevinirim:) İyi okumalar...

Bölüm 32

  Duyduğum ağlama sesiyle bir anda sıçrayıp uyandığımda Çağan'ı da uyandırdığımı fark ettim. Öykü'nün 'anne' diye ağlamasıyla ikimiz birden yataktan resmen fırladık ve koşar adımlarla kızların odasına gittik. Ben Öykü'nün yanına gittiğimde Çağan Rüya'nın uyanmaması için onu kucağına alıp bizim odamıza götürdü. Öykü, yatağın içinde gözleri kapalıyken hem sürekli kıpırdanıyor hem de ağlıyordu.

''Anneciğim buradayım bitanem, korkma anneciğim.'' Elimi uzatıp saçlarını okşadım sakinleşmesi için ama daha çok ağlamaya başladı. Çağan koşarak geldiğinde hemen yatağın yanına diz çöktü ve Öykü'nün minik elini tuttu. Birkaç saniye sonra kaşları çatılmaya başladığında kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Hemen uzanıp dudaklarımı alnına değdirdiğimde beni Öykü'nün, olması gerekenden çok daha sıcak olan teni karşıladı. Korkuyla Çağan'a baktığımda onun da benden bir farkı olmadığını gördüm.

''Çağan... Çok ateşi var!'' dedim titreyen sesimle. Ellerim titremeye başlamıştı, minik kızım karşımda ağladıkça kendimi daha da kötü hissediyordum. Çağan, dolan gözleriyle bana baktı ve sonra kendisini toparlamaya çalışarak Öykü'nün üzerindeki battaniyeyi çekip attı. Pijamasını da çıkararak daha ince bir şeyler giydirdi. Tüm bunlar olurken ben hiçbir şey yapmadan öylece bakıyordum. Çağan eğilip saçlarımın arasına öpücük kondurdu.

''Bahar'ım sakin ol...'' dedi titreyen sesiyle. ''Ona hiçbir şey olmayacak, iyileşecek kızımız.'' Kendimi biraz toparlayabildiğimde hemen odaya koştum ve telefonumu alıp doktoru aradım. Durumu anlattığımda yapmamız gerekenleri ve bir saat içinde geleceğini söyledi.

Çağan hemen Öykü'yü kucakladı ve alnına bir öpücük kondurarak banyoya yöneldi. Suyu ayarladığımda Öykü'yü kucağından bırakmadan duşun altına girdi. Soğuk suyu hissettiğinde Öykü'nün hafiflemeye başlayan ağlaması daha da çoğalmıştı ve o an kalbimin içine batan cam kırıkları bütün ruhumu acıtmaya başlamıştı.

''Tamam babacığım, bak geçecek şimdi tamam mı benim miniğim? Geçti babacığım. Bak buradayım ben korkma. Baban burada... ''

Bakışlarımı Çağan'a çevirdiğimde, Öykü'ye sımsıkı sarıldığını ve ağlamamak için kendisini zorladığını görmüştüm. Çenesini, dişlerini kırmak istercesine sıkıyor ve gözlerine dolan yaşların akmasına engel olmaya çalışıyordu. Ben ise onun kadar güçlü değildim. Öykü'nün o halini gördüğümde gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı. Daha önce de hasta olmuşlardı ama onu hiç böyle görmemiştim.

Daha fazla üşümemesi için hemen havlusuna sarıp odaya götürdüm ve üstünü değiştirdim. On beş dakika kadar sonra doktor geldiğinde ağır bir soğuk algınlığı olduğunu söyledi ve ateşinin düşmesi için bir iğne yaptı. Ateşini kontrol etmemizi eğer tekrar yükselirse ilaçlarını vermemizi o da işe yaramazsa hastaneye gelmemizi söyledi. Çağan doktoru dışarıya kadar geçirdikten sonra odaya, yanımıza geldi. Öykü'nün kendisi gibi minik olan yatağının yanına diz çöktüm ve iğnenin de etkisiyle daha rahat bir uykuya dalan miniğimi izlemeye başladım saçlarını okşayarak. Çağan da yanıma oturduğunda uzanıp dudaklarını Öykü'nün alnına bastırdı ve içine çektiği derin nefesle birlikte gözlerini rahatlamış bir şekilde kapattı.

''Ateşi düşmüş sonunda.'' Dedi rahatladığını belli eden sesiyle.

''Çağan?'' dedim titreyen sesimle.

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now