Bölüm 2

11.1K 478 461
                                    

Merhabalar:)... 2. bölümle geldim bugün:) İlk bölümde Bahar'ı tanımıştık biraz bu bölümde de Çağan'ı tanıyacağız:) Sizi bölümle baş başa bırakıyorum... İyi Okumalar:)

Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin olur mu?:D

Bölüm 2

Sabah her zamankinden daha erken bir saatte şirkete gidip toplantı için son hazırlıkları yapmaya başladım. Çetin Holding'le bir toplantı yapılacaktı. Bizim için kârlı bir anlaşma olacaktı tamam ama babamın bu işi neden bu kadar takıntı haline getirdiğini anlayamıyordum. Neredeyse bir aydır bu işi takıntı haline getirmişti ve bu durum beni şüphelendiriyordu. Ceketimi ve arabamın anahtarını alarak odamdan çıktım.

''Ben çıkıyorum Selin. Bugünkü diğer işlerimi ertele, öğleden sonra gelmeyeceğim.''

''Peki, Çağan Bey.'' Selin'e gülümseyip asansöre doğru yürüdüm ve daha sonra aşağıya inmeye başladım. Arabama bindim ve yola çıktım.

Babamla aramız hiçbir zaman iyi olmadı. Aslında kötü de olmadı çünkü çoğu zaman birbirimizi görmezden gelmeyi seçtik. Evin içinde günlerce birbirimizi görmediğimiz zamanlar oldu. Üniversiteyi bitirdikten sonra kendi evimde yaşamaya başladım  çünkü artık görmezden gelmek yetmemeye başlamıştı. Hem abimin hayatını hem de benim hayatımı yönlendirmek hayattaki en önemli uğraşıydı sanki. Herkes onun kontrolünde olsun herkes onun seçtiği hayatı yaşasın... Annemin mutlu olmadığını hissediyordum, onunla konuşmaya çalıştım ama benden saklıyordu. Gözlerindeki mutluluğun gün geçtikte ışığını yitirmeye başladığını görüyordum. Ama en kötü yarayı abim gittiğinde aldım. Abimi kaybettiğimiz günden beri, hep yarım kalmış hissettim kendimi. Hep yanımdaydı o benim, çocukken beni koruyup kollayan da oydu; büyüdüğümde sırdaşım da...

O kaza haberini aldığımızda dünya bir an bütün yüküyle birlikte başıma yıkıldı. Hastanede o... O haberi verdiklerinde bütün çocukluğum, gençliğim, her şey abimle birlikte o toprağın altına girdi. Günlerce evimden çıkmadım, kimseyle konuşmadım. Annemin gözlerindeki o yakıcı acıdan kaçmak istedim köşe bucak. Babam... O kadar soğuk bir kalbi ben hiç kimsede tanımadım. Sanki o toprağın altına giren kendi oğlu değil, sokaktan geçen biriydi. O gün... Bir kez daha öldürdüm kalbimde babamı. O günden sonra onunla tek bağım şirket oldu. O şirkette durmamın tek nedeni abimin verdiği emekler, o adama katlanmamın tek nedeni annem oldu.

Düşüncelerimden sıyrılmayı başardığımda holdingin önüne geldiğimi fark ettim ve arabayı park edip indim. Toplantı odasına çıktığımda toplantıya katılacak olan diğer kişilerin çoktan geldiğini gördüm. Masanın en ucundaki sandalyeye oturdum ve arkama yaslandım. Gelen ayak seslerini duyduğumda başımı kaldırıp gelene baktım.

İlk dikkatimi çeken yemyeşil gözler oldu. Baharın güzelliğini, doğallığını ruhunda taşıyan yeşil gözler. Çok uzun boylu değildi, minyon bir yapısı vardı ama yüzü... Şimdiye kadar gördüğüm en duru güzelliği barındırıyordu. Upuzun kumral saçlarının ipek gibi olduğundan adım kadar emindim. Üzerine giydiği gözlerinin yeşilindeki elbise o kadar güzel yakışmıştı ki ona. Ne kadar süre baktım ona bilmiyordum ama gülüşünü gördüğüm an ömrüm boyunca ona bakmak, o gülüşe dalıp gitmek istedim.

Onun da bana baktığını fark ettiğimde dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Ayağa kalkıp yanına doğru yürümeye başladım yavaş adımlarla. Yaklaştıkça heyecanlandığını, nefesinin hızlandığını görebiliyordum ve bu içimde karşı koyamadığım bir mutluluğun filizlenmesine neden oluyordu. İşin ilginç tarafı, ona yaklaştıkça ben de heyecanlanıyordum. Elimi uzattım.

''Sanırım daha önce tanışmamıştık. Ben Çağan Özoğlu ve siz de?'' dedim gözlerine bakarak. Kaçırdığı bakışlarını gözlerime çevirdi ve gözlerinin güzelliği bir kez daha mest etti beni ve saçlarının kokusu... Hiçbir kokuya benzemiyordu. Titreyen sesiyle cevapladı beni.

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Kde žijí příběhy. Začni objevovat