Bölüm 15

4.1K 225 123
                                    

İyi okumalar:)

Bölüm 15

Hastanede geçen bir hafta hepimiz için de çok zordu. Geçen her dakika, hepimizin yüreğine endişeyi ve korkuyu aşılıyordu. Gelmeyen her haber umutlarımızın üzerine kara bulutları çekiyor, bizi biraz daha umutsuzluğa sürüklüyordu.

Buğra abi için o kadar korkmuştum ki, sanki ruhu bedeninden çekilmiş ve geriye sadece boş bir beden kalmıştı. Hiçbir şey yemiyor, konuşmuyor, sırtını yasladığı duvardan bir adım bile ileriye gitmiyordu. Hiçbirimizi duymuyor, sanki orada olduğumuzdan haberi bile olmuyordu.

Çağan, bize destek olmaya çalışıyordu ama biliyordum ki abisinin acısını tam içinde hissediyordu. Gözlerinden akıtamadığı her damla, ruhunda yeni bir yük oluyordu. Hiçbirimiz onu suçlamasak da o adamı daha önceden bulamadığı için kendisini suçluyordu, hissediyordum.

Korkuyla beklediğimiz saatlerden sonra gelen iyi haber, hepimiz için umudun yeniden doğmasını sağlamıştı. Kayra iyiydi ve bizi çok şükür ki bırakmamıştı.

Hastanede geçen bir haftadan sonra dün eve getirmiştik Kayra'yı. Yüzünde o kazadan izler olsa da en büyük iz yüreğindeydi biliyorduk. Buğra abi ona her şeyi anlattığında yaşadığı şok hala gözlerimin önündeydi.

En büyük acıları hep ailemizden, en yakınlarımızdan görmüştük şimdiye kadar. Hepimizin içinde iyileştiremediği yaralar vardı. Ne olursa olsun söküp atamadığımız, üstünü tamamen kapatamadığımız izler vardı ruhumuzda.

Elimdeki kahveden bir yudum daha aldığımda boğazımdan geçen soğuk tatla birlikte yüzümü buruşturdum. Kupayı sehpanın üzerine bırakıp bakışlarımı tekrar denize doğru çevirdim. Geçen bir haftanın yorgunluğu vardı hala üzerimde. Kayra benim için bir arkadaştan öteydi, o benim için hep sahip olamadığım bir ablaydı.

Çalan telefonun sesiyle bakışlarımı pencereden çevirdim ve uzanıp telefonu elime aldım. Ekranda gördüğüm numara kaydedilmemiş olsa da çok iyi bildiğim o numaraydı. Uzun zamandır sesleri çıkmamıştı ama demek ki sessizlik buraya kadardı. Telefon çalmayı bıraktığında telefonu tam koltuğun üzerine bırakacaktım ki tekrar çaldı. Ekranda yine aynı numara vardı. Derin bir nefes alıp telefonu açtım.

''Alo?'' Kısa bir sessizlik oldu bir an için.

''Bahar, kızım?'' Gözlerimi sımsıkı kapattım ve sakin olmaya çalıştım.

''Bana kızım dememenizi söylemiştim!'' dedim kısık ama öfkeli bir sesle.

''Bahar-'' Oturduğum koltukta biraz dikleştim.

''Beni neden aradınız?'' Artık bir an önce söyleyeceğini söyleyip telefonu kapatmasını istiyordum. Kısa bir süre sustu ve sonra titrek bir sesle konuştu.

''Kı- Bahar, seninle konuşmak istediğim bir konu var. Önemli bir konu. Bugün görüşebilir miyiz?'' Kaşlarımı çattım ve umursamazca yanıtladım.

''Sizinle konuşabileceğimiz her şeyi daha önce konuştuk zaten!''

''Bahar lütfen kırma beni!'' Duyduğum cümleyle dudaklarım yukarıya kıvrılırken hiçbir duygu barındırmayan bir gülümseme yerleşti dudaklarıma.

''Kırmayayım öyle mi?'' dedim kısık bir sesle. Duyduğum titrek nefes sesiyle başımı iki yana salladım.

''Bahar ben-''

''Siz, istediğiniz kişiyi istediğiniz gibi kırın, yıkın, hayatını mahvedin ama siz kırılmayın öyle mi?'' dedim az öncekinden daha yüksek bir sesle. Kısa bir an durdum. ''Peki, sizinle son bir kez görüşeceğim ama!'' dedim sert bir sesle. ''Bugünden sonra sizi bir daha görmek istemiyorum!''

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu