Bölüm 70

4.1K 274 18
                                    


                           -05396826495m'ye ithaf edilmiştir-


Kemal göğsünü sıkıştıran eski bir sancı ile boğuşuyordu. Ancak engel olamadığı bir dürtü ile gülesi geldi birden. Geçmişin azimle kabuk bağlamaya çalışan yaralarını kanatalı daha bir saat bile olmamıştı. Anlaşılan bu gece hayatının son saniyesine kadar kafasında tekrar tekrar oynayacak o karanlık gecelerden biri olacaktı... Hikmet Hanım'ın içten dileğini yerine getirme konusunda en ufak bir şansı da olmayacaktı. Bu gece o olasılığı da sonsuza kadar gömüyordu. Kafasında kader, sayılar, anlamları bir bir belirip sessiz bir parlayışla gözden kaybolurken çaresiz kabullendi yaşlı adam.

Gülperi'nin kısılmış bakışları 'sıkıyorsa söyle' diye adeta bağırıyordu. Bunu yapacak kadar cesur muydu? Herkes nefesini tutmuş ağzından çıkacak en ufak bir ses için dikkat kesilmişti. İlk tanıştıklarında uzak, şüpheli gözlerle bakan insanlar... Yavaş yavaş güvenlerini kazandığı ve sıradan sohbetlerine davete gerek olmadan katılabildiği insanlar... Ya Neva? Gözünü bile kırpmadan hayatını emanet edecek kadar ona inanan bu genç kadın...

Ağzını açar açmaz bu güvenin yıkılacağını, bir dost ya da arkadaş olarak kazandığını düşündüğü saygınlığını kaybedeceğini biliyordu. Bir an, güvenen ve saygılı bakışların acımayla dolduğu ya da yakıcı bir alaycılığa dönüştüğü görüntüler geldi gözünün önüne ve canı sıkıldı. Ama sırf bunun için Neva'yı yarı yolda bırakmaya hazır mıydı? Gerektiğinde çamura bulanmayı göze alamayacaksa kendini değerli bir arkadaş olarak adlandırmanın ne anlamı olacaktı ki?

'Üzgünüm Hikmet Hanım...' dedi içinden. 'Anlaşılan aşk adamı dediğin ben, umutlarını boşa çıkarmak üzereyim.'

Derin bir nefes alıp hala bekleyen sabırlı kalabalığa baktı. "Yıllar önce..." dedi bir nefeste. Ağzından bir şey kaçırmaya asla cesaret edemeyeceğini düşündüğü için olsa gerek gayet rahat görünen Gülperi bir anda irkilince nedense neşelendi. Çamura bulanmak artık eskisi kadar kötü görünmüyordu gözüne. "Hanımefendiye evlenme teklif etmiştim."

Sessizlik yakıcı bir hayret nidasıyla yırtılırken sırtını dikleştirip meydan okurcasına baktı yaşlı adam. Hem kendisi hem de gururu boğulmaya hazırdı. "Ve tahmin edeceğiniz üzere anında reddedildim."

Oval masanın sakinleri bir süre yaşadığı şoktan kurtulamadı. Nihayet Semanur sesini kazanabildiğinde sadece "Hiç bilmiyordum..." diyebildi. Yıllardır içtikleri su dahi ayrı olmayan dostuna bakan gözlerinde binlerce soru sesini duyurmak için hazırola geçmiş gibiydi.

Gülperi hırsla açılan gözlerini kadim dostundan ayırıp Kemal'e baktı. Sonra da hızını alamayıp acımasızca saldırdı. "Tanışmamızın üzerinden daha beş dakika bile geçmemişti. Ay ne güzel deyip boynuna sarılmamı falan mı bekliyordun?"

"Beş dakika..?"diye sayıklayan Arif'in sesi duyuldu. Boğuk ses bir an için geniş salonda yankılandı ancak ne yazık ki güçlenmek için gereken karşılığı alamadığından soldu gitti.

Suya atlamıştı Kemal. Bu saatten sonra da dibe doğru kulaç atmasından daha doğal bir şey olamazdı. Etrafında dolanan şaşkın mırıltıları duymazdan gelerek bakışlarını bembeyaz kesilen Gülperi'ye dikti ve "Hayatımı..."dedi sakince. "..Paylaşmak istediğim kişiyi bulduğumda dakikaların bir önemi olduğunu düşünmemiştim hanımefendi."

Gülüşme sesleri bekliyordu. Ya da gururunu iyice kıracak herhangi bir alaycı yorum... Ama bunların yerine "Helal olsun..."diyen hayran bir sesi duymaya hiç de hazır değildi. Şaşırarak döndü. Demir büyülenmiş gibi bakıyordu. Gözleri diğerlerini dolaştı sonra. Hayranlık, saygı, saygı...

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Where stories live. Discover now