Bölüm 58

5.4K 336 16
                                    

Alev hayranlıkla parlayan gözlerini önündeki çizimden alamıyordu. "Bu muhteşem bir şey..." diye mırıldandı tekrar. Sıradan görünen telli defterin içinde saklanan hazineye bakarken kıvrılmaya başlayan köşeyi özenle düzeltti. Sonra da pişmanlıkla Senem'e baktı. "Bunu düğününden önce görmüş olsaydık keşke..." Genç kadının düzgün hatlarında gezinen deneyimli gözlerindeki ifadeden gelinliği üzerinde hayal ettiği bariz bir şekilde anlaşılıyordu.

Senem tek kaşı havada muzip bir gülüşle Neva'ya baktı. "Ee..? Buna ne diyeceksin bakalım?"

"Şey..." diye kekeledi Neva. Sinan'ın koluna adeta tünemiş olan Emir dahil bütün başlar ona döndüğü için nedense tedirgin olmuştu. "Ben onu tamamen unutmuşum..."

"Unuttun..." dedi Alev. Duyduğu şeye inanamıyormuş gibi hayretle bakıyordu. "Böyle bir şeyi..." Hemen ayağının dibinde duran küçük karton kutuya eğilip yeni bir defteri alırken "Ama bu resmen suç..." diye söylendi huysuz bir sesle. "Kimbilir burada daha ne cevherler var. İyi ki eski çizimlerini de görmek için ısrar etmişim. Yoksa belki de sonsuza kadar öylece kalacaklardı."

Neva beklemediği bu tepki karşısında sessizce yutkunurken Senem kıkır kıkır gülmeye başlamıştı. Alev'in peşi sıra geldiği andan beri nedense gergin görünen Sinan ise öfkeyle iç çekerek atıldı. "Ne demek suç..? Unuttum dediyse unutmuştur. Başında bu kadar bela varken her şeyi hatırlamasını bekleyemezsin ki..."

Alev irkilerek döndü. Huysuz suratı biraz daha asılırken "Sana ne oluyor şimdi?" diye sordu genç adama. Kölesiyle konuşmaya zorlanan ve bundan hiç de hoşlanmayan bir kraliçenin kibirli edasıyla bakıyordu.

Sinan'ın yüzü hırsla soldu. "Asıl sana ne oluyor?" dedi sıkılı dişlerinin arasından. "Kadıncağız yorgunluktan bayılmak üzere... Hastanede yaralı vaziyette yatan kocasını söylemiyorum bile... Saldırıya uğramalarının üzerinden daha bir gün bile geçmedi. Sen de hiçbir şey olmamış, her şey güllük gülistanlıkmış gibi saçındaki o garip şeyle kapıda belirdin. Bu da yetmezmiş gibi önüne gelene çatıp duruyorsun..."

Senem "Hey..." derken "Sorun yok Sinan." diye araya girdi Neva hemen. "Onu davet eden benim. Üstelik söylediğin kadar da yorgun değilim..."

Sinan huzursuzca kıpırdanmaya başlayan Emir'in sırtını sıvazlamaya başlarken "Ya tabi..." dedi yavaşça. "Hastaneden ayrılırken ben de hemen yanındaydım hatırlarsan... O kadar kurnazca davrandı ki ne olup bittiğini bile anlayamadan gel dedin."

Alev "Ha..?" derken "Öyle mi?" diye hayretle sordu Neva. Alev dün geceki kadar hevesli görünmek dışında pek farklı görünmemişti gözüne. Sinan'ın nasıl olup da bu kadar farklı bir izlenime kapıldığını anlayamamıştı.

Konuşmayı sessizce dinleyen Senem kısacık öksürmekle yetinmişti. Sinan'ın asık suratını eğlenerek izliyordu.

"Öyle..." dedi genç adam hararetle. Sesini normal tonda tutabilmek için aşırı bir çaba içindeydi. "Hiç aynaya bakmadın herhalde... Yüzünde renk namına bir şey kalmamış." Karşısında komik bir şaşkınlıkla bakakalan üç kadını süzerken kaşları hafifçe çatılmıştı. "Demir Abi o hastane köşelerinde sürünürken sırf sen dinlenebilesin diye bağrına taş basıp eve dönmeni istedi. Uyuyor olman gerekirdi... Zaten çok gerekliymiş gibi başında bir de..." Tam Melike diyecekken son dakikada sır olduğunu hatırlayıp dilini ısırmıştı. "Kaçak akraba meselesi var..."

Üç kadından ikisi Sinan'ın konuyu ustaca değiştirmesiyle rahat bir nefes alırken "Hastane köşesi mi?" diye ciyakladı Alev. Anlık duraklamanın farkında bile değildi. Yaşça kendisinden küçük birinin haksız suçlamalarına hedef olduğundan dolayı tepesi iyice atmıştı. "Son gördüğümde kaldığı yer bir köşeden ziyade adeta kral dairesi gibiydi. Herkes etrafında pervane... Hem şu bağrına taş basma olayı da ne..? Semanur Teyze'ye oğlunun resimlerini gösterirken mutluluktan havalara uçuyordu nerdeyse..." Neva'ya dönüp kendinden emin bir tavırla devam etti. "Hatta o kadar neşeliydi ki başta benim odaya girdiğimi bile fark etmedi..."

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Where stories live. Discover now