26. bölüm

1.6K 91 30
                                    

Şu anki durumdan bahsetmem gerekirse bir yemek masası etrafında sırasıyla ben, Kerim, Can, Ayşe Teyze -Can'ın annesi-, babası, babam ve annem oturup yemek yiyorduk. Masada oluşan ciddi sessizliği annem bozdu.

"Mert oğlum bak Can gelmiş. Hadi odanıza gidip konuşun biraz." dedi. Ne yapabilirdim bilmiyordum. Kafamı aşağı yukarı sallayıp sandalyeden kalktım.

"Hadi Kerim gel ödevi yapmaya devam edelim." dedim ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan gelen ayak seslerini duyuyordum. Odama girip yatağa bıraktım kendimi.

"Ne yapacaksın şimdi?" dedi Kerim. Cidden ne yapacaktım?

"Bilmiyorum Kerim of bilmiyorum."

Tam o sırada kapı tıklatıldı ve içeri bakışları yerde bir Can girdi. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile.

"Mert biraz konuşabilir miyiz?" dedi kısık bir sesle.

"Olur." diye geveledim ağzımda. Kerim olayı anlamış olcak ki "biraz tualete gidip bakayım havası değişmiş mi diye" diyerek odadan çıktı. Salak işte.

"Geç otur Can." dedim. İsmi ağzımdan döküldüğünde içimde oluşan o his anlatılamayacak kadar güzeldi. Biraz da acı verici...

"Cidden nereden başlayacağım bilmiyorum. Lütfen bir yorum yapmadan, yargılamadan dinle beni. Yalvarırım. " dedi. Ağlamaya başlamıştı. Göğsüme düşen taş yüzünden nefes dahi alamıyordum. Yavaşça kafamı salladım.

"Mert gitmek zorundaydım. Aklımca hastalığımı öğrenince benden uzaklaşırsın diye düşündüm. O yüzden bir şey söylemeden çekip gittim. İyileşip sapasağlam çıkmak istiyordum karşına. Lütfen anla beni."

Ona inanmayacağımı düşündüğü için paniklemişti. Sürekli kekeliyor ve gözlerini kaçırıyordu. Bilmediği bir şey vardı ki; bana bir açıklama yapmasa bile bugün o kapıdan girdiği anda affetmiştim onu.

Yanına yaklaşıp aşağı düşmüş ellerini ellerim arasına aldım. Dudaklarıma götürüp avuç içlerinden öptüm. Gözlerim gözlerine tırmandı ve gözlerindeki o ışığı gördüm. Böyle bir tepki beklemediği belliydi.

"Seni seviyorum Mert."

"O küçük çocuğu seviyorum Can." dedim. Burukça gülümsedi. Gülüşündeki kırıklar kalbime bir ok gibi saplanmıştı.

"Ne oldu?"

"Şimdi ne olacak Mert. Nasıl hareket edeceğiz?"

Korkuyordu. Fazlasıyla...

Bu ülkede sırf yönelimimiz farklı diye huzur bulamayacağımızı biliyordu. Doğruydu aslında. Bu kadar düşüncesi, fikirleri ve davranışları yobaz insanların arasında biz saf aşkımızı asla açık bir şekilde yaşayamayacaktık.

Bu kadar nefreti hak edecek ne yaptık? Biz sadece sevdik. Ayıp değildi. Günah değildi. Saf ve temiz bir duyguydu. Onu pis düşüncelerinizle kirletenler onlardı. Oysaki tek amacımız siyah dünyanıza gökkuşağı kondurmaktı... Öldürülmek değil, dışlanmak değil, dayak yemek değil, tecavüz edilmek değil...

"Yaptığımız kötü, ayıp ya da günah değil Can. Kendini onlardan soyutlama. Biz hâlâ insanız. Hâlâ aynı Mertim sen de aynı Cansın. Biz sadece aşık olduk. Neden bunları düşünmek yerine mutlu olmuyoruz?"

"Sikeyim onları." dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Fazla güzeldi. Tanrım.

Kalp atışlarımı duymaması için bildiğim 3-4 duanın hepsini okudum içimden.

Elleri boynuma ulaştı ve kendine biraz daha çekti beni. Ellerimi ensesine yerleştirip oradaki saçlarını okşadım. Öpüşü iyice derinleşti. Odada sadece dudaklarımızın dansının sesi vardı.

Tanrım bu oda çok sıcak.

Kendimden geçeceğim sırada odanın kapısı açıldı ve içeri gözleri dolmuş, kırık gülümsemesiyle Kerim girdi.

"Kanka tualetin havası değişmemiş. Ödevi de siktir et. Her türlü kalıcaz zaten. Ben gidiyorum." dedi ve kapıyı kapatıp gitti. 'Kanka' derken çok zorlanmıştı. Belli ki bu konuşma için çok çalışmıştı.

Kalbimde oluşan sızıyla bir an kendimi onun yerine koydum. Can başkasına aşık olsaydı ve ben onları öpüşürken yakalasam Kerim gibi karşılayamazdım. Mahvolurdum. Toparlanamazdım herhalde.

"Ne oldu Mert? Yüzün düştü."

"Bir şey olmadı Can." dedim gözlerimi kaçırarak.

Tam ağzını açacağı sırada annesi aşağıdan bize seslendi.

"Çocuklar aşağı inin. Hadi Can eve gidiyoruz oğlum. Geç oldu."

Ayağa kalkıp kapıya doğru yönelmiştim fakat arkamdaki bedenin kolumu tutmasıyla vücudumu ona doğru çevirdim. Görüş alanıma giren dudaklarla neye uğradığımı şaşırmıştım. Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup kolumu bıraktı.

"İyi geceler öpücüğümü almadan gidemezdim." deyip muzip bir şekilde gülümsedi.

Başımı utangaçca yere eğdim. Odamın kapısını açıp merdivenlerden indim. Arkamdan gelen bedenden yayılan o baştan çıkarıcı koku... mükemmeldi. Dudağımı ısırıp kenara geçtim. Dış kapının önünde ayakkabılarını giyen Can ve eğildiğinde göz önüne çıkan biçimli kalçası aklımı başımdan alıyordu. Gözlerimi tavana dikip derin bir nefes aldım. Aksi takdirde ufaklık rahat durmayacaktı. Kısa bir vedalaşmadan sonra Canlar gitmişlerdi. Annemlere iyi geceler deyip gülümseyerek odama çıktım.

Tanrım aklımı kaçıracağım. Resmen biz şimdi sevgiliydik.

~~~~~~

Öncelikle bölüm geç geldi. Kusura bakmayın.

VE AŞKLARIM 3K OLMUŞUZ AWWW VALLA EVDE GÖRDÜĞÜM AN DELİRDİM. ÇOK SAOLUN SİZİ YERİM❣❣

çocukluğum {askıda}Where stories live. Discover now