14. bölüm

2.8K 154 38
                                    

Bıraktığı yerde annemin omzunda ağladım gün boyu. Annemde sırtımı sıvazlayıp "ağla oğlum dök içindekileri." diyerek telkin ediyordu beni. Gözlerim kan çanağı olmuş, şişmişti. Dağılmıştım. Sonunda oturup kaldığım yerden kalkıp banyoya girdim. Suyu ayarlayıp altına girdim. Suyun başımdan aşağı kayarken hissettirdikleri o kadar güzeldi ki. Sanki üzerimdeki yorgunlukta sular gibi akıp gitmişti. Hızlıca saçlarımı sabunlayıp duştan çıktım. Odama girip yatağıma uzandım. Duvarla bakışırken kulağıma gelen bildirim sesiyle elimi telefonuma attım. Mesaj Can'dandı. Merakla bildirimin üzerine tıkladım.

Can ciğerim: Özür dilerim...

Can ciğerim: Mesaj atmayacaktım fakat dayanamadım.

Can ciğerim: Eve geldiğimden beri aklım sende. Kalbimde bi ağırlık var geldiğimden beri. Gitmek bilmiyor. Canım çok acıyor Mert. İyisin değil mi? Belki bu yaptıklarımdan sonra beni asla affetmezsin ama sana yakın olup seninle beraber olursam ben de kendimi affedemem. Cidden özür dilerim ama olması gereken bu. Kendine iyi bak.

05**: Numaramı da silmişsin.

05**: Neden peki neden seninle mutlu olamıyorum?

Can ciğerim: Çünkü...

Can ciğerim: Ben her zaman yanında olamayacağım. Bir gün gideceğim ve bir daha asla geri gelemeyeceğim. İstesem bile... Ve ben bunu göze alamam. Senin üzülmeni göze alamam.

05**: Sen beni seviyorsun ben seni seviyorum hala neden üzülüyoruz ki?

Can ciğerim: Anlamıyor musun Mert? Daha ne kadar açık konuşabilirim sana.

05**: Açık konuş amk

Can ciğerim: Ölüyorum. (01:56)
(Görüldü)

05**: Ne? (02:17)

Can ciğerim: Kalbimde bir delik var. Ameliyatı ancak yurt dışında yapılıyor. Yurt dışına gitmem tabii ki de sıkıntı değil ama ameliyatım da %100 sonuç alınacak gibi değil. Deliğin büyüklüğü tehlikeli derecedeymiş. Çok riskli ve ben korkuyorum.

05**: Nerdesin?

Can ciğerim: ?

05**: Nerdesin dedim bir kere de direkt cevap ver be.

Can ciğerim: Evdeyim.

05**: Tamam.

Can'dan

Duvarın bir köşesine sinmiş deli gibi hıçkırarak ağlıyordum. Allah belamı verseydi de yazmasaydım. Sim kartımı çıkarıp kırdım.  Telefonumu da bir köşeye fırlattım. 5-10 dakika sonra kapı sesini duymamla göz yaşlarımı silip kapıya koştum. Kapıyı açmamla yüzü gözü şişmiş Mert'in bana sarılması bir olmuştu. Sımsıkı sarıldı bana. Hiç gitmeyecekmişim gibi. Hiç bırakmayacakmış gibi. Onun hissettiklerinin ağırlığı da sanki benim kalbime yüklenmişti. Sarsılarak ağlamaya başlamamla beni kendinden ayırdı.

"Ağlama kurban olduğum lütfen ağlama." dedi peşi sıra düşen gözyaşlarımı silmeye çalışırken.  Sırf onun için göz yaşalarım arasından gülümsemeye çalıştım.

"İyileşeksin tamam mı? Seni yalnız bırakmayacağım. Beraber yeneceğiz." dedi ve ellerimi sımsıkı tuttu. Güven verircesine gülümserken yanağında oluşan çukura dokundurdum dudaklarımı. Gözleri usulca kapanırken yanağımı okşayan parmakları sanki çok değerli bir esere dokunurmuş gibi narindi. Dudaklarımı hareket ettirmeden uzun bir süre o çukurda beklettim. Ayrılıp kendime gelmek için yalandan öksürdüm.

"Gitmelisin Mert."

Bir tarafım gitme diyordu bağırarak. Gidersen biteriz Mert.

"Neden?" dedi kırılmış bir tonda.

"Uyumam lazım."

Yalan. Şu an bu halde asla uyuyamazdım.

"Sen uyu ben seni izleyeceğim Can." Kalbinden öpmek istedim o an. Masum kalbini kirli ellerime bile isteye vermişti. Ama ben çocukca bir hevesle verdiği o kalbi kalbi katran kadar siyahlaştırmıştım.

"Olmaz git hadi." dedim kendimden bulduğum son güç kırıntısıyla. Anlamıştı sanırım onu yanımda istemediğimi. Yavaşça kafa sallayıp sırtını döndü. Kapı kulpunu yavaşça aşağı indirdi. Kapıyı kapatmadan önce "İyi geceler küçük bey." dediğini duydum. Sonra da kapıyı kapatıp çıktı.

"Sana da."

Derince bir nefes çekip yatağıma bıraktım kendimi. Kafamı yastığa koyar koymaz gözlerimin önüne mükemmel gülüşü geldi. Gülümsemeden edemedim.

Ah Tanrım! Neler yaratıyorsun?

~~~~~

Son zamanlarda aşırı moralim bozuk. Bu yüzden bu hikayeye de yansıyacak gibi duruyo neyse hatırlatıyım;

Sizi seviyorum <3

çocukluğum {askıda}Where stories live. Discover now