Gerçekler..Bölüm 32

31.2K 1.1K 42
                                    

Medyada; Demir & Yüsra <3

'
Huzur, tüm bedenim de mutluluğu tetikliyordu. Hayat ilk kez tüm saflığıyla gülmüştü bana. İlk kez bu kadar mutlu olduğum adamın yanında, sanki hiç acı çekmemişim gibi umursamaz halim baş gösteriyordu.

Defalarca kırılmıştım. Kalbim sayısız kırıklıklara yer vermişti. Ama bu yaptığı, tüm hataları unutturmuştu bana. Belki aptallıktı bu. Belki gözüm kör olmuştu ama mutluydum işte.
Yine de korkuyordum bir şey olacak ve yine eskisi gibi acı çekeceğim diye. Buruk bir mutluluk yaşıyordum bu yüzden.

Huzursuzca yerimde kıpırdanıp Demir'e baktım. Yüzü yüzümün tam yanımda, soluğu yüzüme vuruyordu saçları dağılmış, yüzün de anlayamadığım bir şekilde huzur vardı.

Oda mutlu muydu sahi? Üzerimde ki kolunu yavaşça kaldırdım. Bir şeyler mırıldandı ama gözünü açmadı. Yavaşça yatakta doğruldum. Kusursuz yüzüne bir kez daha bakıp gülümsedim. Üstüme erkeksi kokusu sinmişti. Ufak adımlarla banyoya yönelip, ayna da kendime baktım.

Yüzümde ki aptal gülümseme bir an olsun kaybolmuyordu. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. Bu kez Demir'e ben kahvaltı hazırlayacaktım. Bunun heyecanıyla buzdolabından yumurtaları çıkardım. Her şeyi çok sessiz yapmaya çalışıyordum. İlk defa böyle huzurlu uyuyordu ve bunu bölmek istemiyordum.

Peynirli omlet yapmak için kollarımı sıvadığım zaman da, titremeye benzer sesler duydum. Bir yerde bir şeyler titriyordu, sanırım telefondu. Salona doğru ilerledim ve telefonun ışığının yandığını gördüm. Hızlı adımlarla telefonu elime aldığım da, ekranda ki yabancı numaraya baktım. Beni bu saatte kim arardı ki? Üstelik kimseye numaramı verdiğimi de hatırlamıyordum. Yavaşla cevapladım.

"Alo?" Dedim şaşkın ve kısık sesimle. Gerçekten Demir'in uyanmasını istemiyordum.

"Yüsra?" Ağlamaklı ve benim gibi kısık çıkan bu ses bir kız sesiydi. Konuşmasına izin vermek için sesimi çıkarmadım. "Ben Duru." Duyduğum isimle kaşlarımı kaldırdım. Duru beni neden arasın ki? Üstelik yurt dışında değil miydi bu? Ah, o gece aklıma gelince içimin acıdığını hissettim. Bana bakıp zaferle gülümsemesini asla unutmayacaktım. "Yalnız mısın? Benimle konuştuğunu lütfen çaktırma!" Sesi endişeli geliyordu. Bir şeyler olduğu ortadaydı.

"Evet, benden ne istiyorsun? Ve bir sorun mu var?" Soğuk çıkan sesime engel olamıyordum.

"Yardımına ihtiyacım var!" Dedi çaresizlikle.

"Sana neden yardım edecekmişim?" Diye sordum çaresizce. Gözlerimi de devirmeden edemedim.

"Senden başka kimse yardım etmez bana. Akşam üstü buluşabilir miyiz? Lütfen Demir'e bir şey söyleme, lütfen. Başım gerçekten belada!" Sesi sahiden kötü geliyordu. Dudaklarımı dişledim.

"Nerede?" Diye sordum kimseyi zor durumda bırakamayan yanıma lanetler ederek. Ona gerçekten yardım mı edecektim?

"Adresi sana mesaj atacağım. Yüsra bu çok önemli lütfen Demir'e bir şey söyleme. Bekliyor olacağım."

Konuşmama fırsat vermeden telefonu kapattığın da, düşüncelere boğuldum. Bu kadar acil neyi olabilirdi ki? Demir'den de gizlediğine göre acaba gerçekten başını belaya sokmuş olabilir miydi? Ah, ben peki ona nasıl yardım edecektim ki!

Telefon elimde bir kez daha titreyince irkildim. Adresi mesaj olarak atmıştı. Oflayarak telefonu masanın üzerine bırakıp mutfağa yöneldim. Şuan düşünmem gereken bir kahvaltı vardı.

Özenle her şeyi hazırladığım da, masaya bakıp gülümsedim. Bardakları almak için dolaba yükseldiğim de, arkamdan sarılan sıkı kola karşılık yerimde sıçradım.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin