Sessizlik.. Bölüm 9

33K 1.4K 104
                                    

'
Harabe.. Evet tam anlamıyla böyleydim. Terkedilmiş, yıkılmış, boş bırakılmış bir yıkıntı.

Demir'in harabesi.. Demir'in arkasında bıraktığı enkazı..

Bitmek bilmeyen oyunlar, arkalarından dönen dolaplar, iki yüzlü insanlar, ölüme terkedilenler..

Görmedim, duymadım, bilmiyorum.

Ben, Yüsra Uslu. Zayıf kişiliğim, güçsüzlüğüm, en çok da korkaklığım, beni ben yapan en aciz kelimeler.
Son gücümü o patlayan depoda, kolumdan akan o kırmızı sıvıyla birlikte orada akıttım.

Yanlızdım, hep yanlız kalacaktım. Çünkü ben kimsesizdim.
Ne anne sevgisi tatmış, ne baba gibi sahiplenilme görmüş, nede deli gibi bir aşk yaşamıştım.
Kızgınlığım ne aileme, ne Demir'e, nede beni terkedenlereydi.
Kızgınlığım güçsüzlüğüme,, kızgınlığım kendimeydi...

Koskoca dünyada korunmayı bekleyen, Demir'in tabiriyle küçük bir kız çocuğu.

Evet, bunlar bendim. Güçsüzlüğün beden bulmuş haliydim.

Parmak uçlarıma kadar yorgundum. Saç diplerime kadar kırgın.

&

Gözlerim, üstünde tonlarca ağırlık varmışçasına açılmaya zorlanıyor, ellerim haraket etmeye üşeniyordu.
Sesler, odanın içinde yankı yapan sesler, sanırım Demir'e aitti.
Öfkeli ses tonu beyin hücrelerimi zorluyor, içeri girmeye çalışıyordu.

-Ona dokunduğunu söyledi! Benim olana!

Kelimeler aklımın köşelerinde saklanıyor, mantığım anlamayı reddediyordu.

Benim olana..

-Yeter artık Demir. Adam öldü. Bu neyin siniri. Yüsra iyi.

İlker.. Ses tonu kendini bile yalancı çıkaran İlker...
İyi olmanın kelime anlamını merak ediyordum. Aksi takdirde şuan ki Halimin iyiyle pek de alakası yoktu.

Yavaşça gözlerimi açtım. Ağzımda metal bir tat vardı. Kaç saattir uyuyordum. Burası neresiydi? Bilmiyordum.
Odayı izlemeye başladım. Bir evin yatak odasında elimde bir serumla yatıyordum. Bir hastaneyi bile çok mu görmüşlerdi acaba.

Uyandığımı gören Demir, İlker'e kan kusmayı bırakıp hızla yanıma geldi. Elini elime götürüp konuşmaya başladı. Dokunduğu yerler düşüncelerime ihanet ediyordu.

-Yüsra, iyi misin küçüğüm?

Gözlerinde ki hiç bir ifadeye isim bulamıyordum.
Korku.? Öfke.? Vicdan azabı,?
Hiç biri yeterli değildi.
Karşımda dağılmış bir Demir duruyordu. Bu hiç alışık olmadığım bir durumdu.

Gözlerimi yumup kendime gelmeye çalıştım. Kolumda ki ince sızı baş göstermeye başlamıştı. Sargılıydı. Elimi vuracağını sanıyordum. Sanırım aceleyle kolumu isabet almıştı.

Yutkunup gözlerimi açtım. Demir'e bakmıyordum. Gözlerim boşlukta takılı kalıyordu.

-Su, dedim çıkabilecek en düZ sesimle.

Demir hızla elimi bırakıp masanın üstünde ki suya ulaştı. Kafamı biraz kaldırıp içmeme yardımcı oldu.
İlker'in gözü üzerimizdeydi.
Kafamı çevirip onunla göz göze geldim.
Acı bir şekilde yüzüme bakıyordu.
Ne düşünüyor diye gözlerinin içine baktım.

Olanlar karşısında kendimi toparlayamamış mıydım? Yoksa şuan ilker'i duyamıyor muydum?

Boş bir şekilde Demir'e baktığım da gözlerin de ki ateş tenimi yakıyordu.
Neden İlker'e baktığımı merak ediyordu sanırım.
Kendimi toparlayıp tekrar ona baktım.
Birşey düşünmüyor muydu yoksa duyma gücümü mü kaybetmiştim.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin