l

552 60 74
                                    

6 gün sonra.

Mikasa tepsiye dikkatle yerleştirdiği latteyi düşürmemeye çalışarak, zarifçe masaların arasından süzüldü ve siparişi veren adamın oturduğu cam kenarına yöneldi. Göz ucuyla Armin e bakınca uzun sarı saçları olan bir kadının siparişini almakta olduğunu gördü. Kadın ellerini çenesinin altında birleştirmiş Armin e bir şeyler soruyordu. Armin ise sabırlı ve kibar bir gülümseme ile cevaplıyordu kendisine yöneltilen soruları. Mikasa çocuğun omuzlarının hafif kalkık olduğunu fark etti. Gergin gözüküyordu.

"Buyrun, siparişiniz." bilgisayarına bir şeyler yazmakla meşgul olan adam bir saniyeliğine kafasını kaldırıp Mikasa ya gülümsedi ve teşekkür etti. Daha sonra tekrar parmaklarını klavyede gezdirmeye başladı.

Mikasa Armin ve sarı saçlı kadına yöneltti adımlarını. Ağırlığını dağıtarak yürüyor ve hiçbir yere çarpmıyordu. Sessiz adımlarla kadının sandalyesinin arkasına kadar yürüdü ve durdu.

"Merhaba, efendim." dedi kadife sesi ile. "Siparişinize karar verdiniz mi?"

Kadın Mikasa nın varlığını hissetmemiş olacak ki, hafifçe sıçradı ve boğuk bir nefes verdi korkuyla. Masa sallanınca Mikasa ayağını masanın yayvan demirine bastırdı ve durmasını sağladı. Armin in yanına geçti ve hafifçe öne eğilip kadına gülümsedi. "Henüz emin değilseniz ben yardımcı olabilirim."

Kadın başını hızla geriye atıp omuzlarına dökülen sarı buklelerini düzeltti. Sonra elini saçlarından geçirdi ve lapis mavisi gözlerinde donuk bakışlarla Mikasa yı süzdü.

"Aslında," dedi sırıtarak. "Armin bana gayet de yardım ediyordu--" gözlerini kısıp kızın yakakartını okudu. "--Mikasa."

Kadının, Armin in ismini söyleme şekli Mikasa nın hoşuna gitmemişti.

Hem de hiç.

Armin e dönüp hafifçe eğildi ve çocuğun kulağına fısıldadı. "Hanji seni çağırıyordu. İstersen gidip bir bak." Armin gözlerinde belli belirsiz bir şüpheyle Mikasa ya baktı. Kız gülümseyince, hafifçe kızaran yanaklarını gizlemek için başını öne eğdi ve Hanji Zoe nun olabileceği tek yere, mutfağa yöneldi.

Mikasa kadına "Soğuk bir şeyler mi tercih ederdiniz?" diye sordu. Sesindeki sevecenliğin ardında can yakacak kadar soğuk bir tını vardı. Siyah gözlerini kadına sinir bozacak kadar uzun bir süre sabitledi ve bir cevap alana kadar da başka yöne bakmadı.

En sonunda kadın büyük gözlerini kırpıştırdı ve dişlerini göstererek, alaycı bir gülümsemeyle baktı Mikasa ya. "İstediğimiz garsonu seçme şansımız olmalı sanırım, Mi-ka-sa."

Mikasa istifini bozmadı. "Maalesef. Öyle bir seçeneğiniz yok."

Defterini ve kalemini önlüğünün cebinden çıkardı ve arkasına bir kere bastı. "Siparişinizi alayım?"

***

Armin Hanji nin kek süslemesinin ortasında, mutfağa girdi ve kadının dikkatini çekmek için el salladı.

"B-Bayan Zoe? Beni mi çağırdınız?"

Hanji elindeki çileği kekin kenarına yerleştirdi ve yeni bir tane aldı.

"Eeh, hayır?" elini yıkayıp havluyla kurularken gözlerini Armin e dikti. "Neden ki?"

Armin kaşlarını birbirine yaklaştırdı. Parmağıyla dışarıyı işaret edip "Mikasa söylemiş--" Hanji elini havada sabırsızca sallayıp Armin in sözünü kesti. "Uzun sarı saçları ve muhtemelen koca dudakları olan bir kadın siparişini istemek dışında milyon şey söylemiş olabilir mi?" Armin şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Kadın tarife uyuyordu. "Bunu nasıl--"

thalassophile Where stories live. Discover now