Büyük Karşılaşma

37 2 0
                                    

''Biz gidip hazırlanalım.'' Diyen Beren ayağa kalktı bile. Ece'de ayağa kaltı ve ''Hadi yarım saate geliriz sende hazırlan Ada.'' Başımı sallayıp onlar kapıya ilerlerken bende evin kapısına doğru ilerlemeye başladım. ''Ada, birşey yemeden mi gidiceksiniz?'' Dedi dayım. ''Aç olduğumuzu sanmıyorum dayı.'' diye karşılık verdim ve yukarı çıkmaya başladım. Hava bu akşam çok güzeldi. Ne rüzgarı vardı ne de bunaltıcı bir sıcağı. Kalın askılı uçuş uçuş sarı elbisemi giyeyim en iyisi. Kahverengi bağcıklı ayakkabımı da giyerim tamam. Elbisemde de cep yok telefonumu ve cüzdanımı nereye koyacağım şimdi? Çanta taşımakta hiç bana göre değil. Beren kesin çanta alır onun çantasına koyarım bunlarıda. Evet saçımı nasıl yapsam ki? Saçlarım öyle çok kıvırcık yada düz değildi. Hafif dalgası vardır. Sarı gölgeleri var. Ama hiç boyatmamıştım. Yazları hep böyle olur kışın bi ton daha koyulaşır ama çok değil. Annem sarışın zaten. Saçlarımı öne sarkıtıp ellerimle biraz hacim verdim. Bu iyidi. Kirpiklerime biraz rimel sürüp dudaklarımı da pembe bir parlatıcıyla renklendirdim. Bence hazırdım. Evet fazla önemli bir yere gitmesek de iyi hazırlanmak bence her yere giderken olmalı. Hem Rüzgar ne kadar ayrı olsa da İzmir'de birçok taş çocuk var bence. Kimle ne zaman karşılaşacağımı nerden bilebilirdim ki? ''Ada! Arkadaşların geldi.'' Diye aşağıdan dayım bana seslendi. Hiç birşey demeden odadan çıktım ve merdivenlere doğru yürüdüm. Aşağı indiğimde Ece ve dayım şakalaşıyorlardı. Zaten iyi anlaşırlar ya. Gülerek yanlarına gittim. ''Beren şunları çantana koyabilir misin?''  ''Tabii.'' diye karşılık verdi Beren. ''Woww Ada, sen başka yere gideceksin galiba.'' Dedi Ece gülerek. ''Abartma Ece, Ada hep böyle hoş giyinir. Sonuçta İstanbul kızı.'' derken Beren'de gülüyordu. ''Ne alakası var ya. Hadi orasının dondurmasını özledim gidelim çabuk.'' Dedim kapıyı daha fazla aralarken. ''Gidin eğlenin.'' Diye bağırdı arkamızdan dayım. Arkamızı dönüp el salladık. Dayım da karşılık verdi.

Dondurmacıda bir masa hariç hepsi boştu. O masada da bir kadın ve iki çocuğu dondurmalarını bitirmek üzereydiler. Bizde istediğimiz bir masaya geçtik. Kapının sağından ikinci masada duvar tarafındaydık. Dikdörtgen masanın iki tarafındada 3 kişilik deri koltuklar vardı. Ben tek, Ece ve Beren karşımda yanyana oturdular. Ece hiç kalkma zahmetinde bulunmadan dondurmacı Nurgül Ablaya seslendi ''Bize üç dondurma Nurgül Abla. Hep yediğimizden.'' Nurgül Abla bizi küçüklüğümüzden bilirdi. Hep de aynı dondurmaları yerdik. Hepimiz vişneli ve limonlu dondurma. ''Burası değişmemiş hiç. Hep aynı.'' Dedim memnuniyetle. Beren tebessümle onayladı. Nurgül Abla dondurmaları getirirken ''Oo kimler varmış burada. Nasılsınız Ada hanım?'' ''Saol iyiyim Nurgül Abla.'' deyince Ece lafa girdi  ''Artık Ada burada okuyacak. '' ''Ne güze.. '' 'Pardon bakar mısınız?' diye çocuklu kadın seslenince Nurgül Abla eliyle 'bir dakika' işareti yaparak gitti. Bende sorun değil der gibi gözlerimi kırptım. Kapıdan kim girdi dersiniz? Rüzgar, Mete ve Cenk! Karşı taraftan arkalara doğru bizim masamıza benzer ama daha büyük bir masaya geçtiler. O an Mete beni farketmiş olacak ki bana bakarak çocuklara bişey dedi. Hepsi bize doğru baktı. Ben bunu farketmemiş gibi dondurma kasemle  oynadım. Kesin rezil oluyordum kahretsin. Boğulmak ne zamandan beri rezillik olsun ki. Boğulmak rezillik değil salak, güzel yüzemeden iskeleden atlamak rezillik. ''Hayırdır? Yüzün düştü.'' Diye sordu Ece. Aşağı bakarak kısık sesle ''Arkaya bakın.'' dedim kızlara. Beren çaktırmadan bakmaya çalışsada Ece paldır küldür arkasına döndü. İnsanı pişman etti gerçekten. Neyseki Cenk'den başkası onlara baktığını anlamadı oda birşey demedi çocuklara. Ece gülerek ''Sen Rüzgarla tanışmak istemiyor musun?'' Kekeleyerek ''evet'' dedim. Ece'de ''Al sana fırsat. '' Dedi. Ben ve Beren'in şaşkın bakışlarından anlamadığımızı anlamış olacak ki konuşmasını sürdürdü. ''Cenk ve Mete'ye teşekkür etme amaçlı masalarına gidiceksin. İstersen bizde yanında geliriz.'' Beren onayladı. ''Ece bak bu fikrini sevdim.'' Dedi. Ben hala kafamda tartıyordum. Ece ısrar etmeye başladı. İçime doğmuş sanırım. Özenle hazırlanmıştım ya. Dondurmaları alarak ayağa kalktık. Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Umarım heyecandan kalp krizi falan geçirmem. Ece ilerlerken sessizce kulağıma fısıldadı ''Rahat oll.'' Demesi kolaydı tabi. Masaya vardığımızda çocuklar bize döndü. Ne diceğimi bilemedim. Ece diğerlerine belli etmeden sırtıma vurdu. Biraz sarsılınca artık konuşmam gerektiğini farkettim. Çocuklar bize deliymişiz gibi bakmaya başladılar.

O BENİMOù les histoires vivent. Découvrez maintenant